If you don't mind me asking перевод на турецкий
241 параллельный перевод
Look,... if you don't mind me... if you don't mind me asking you,... what happened?
Eğer sormamda sakınca yoksa ne oldu?
If you don't mind asking me in the dining room, I'm just finishing dinner.
Sorularınızı yemek odasında sorsanız, tam da akşam yemeğini bitirmek üzereydim. Tamam.
What were you discussing, if you don't mind me asking?
Mahzuru yoksa neyi tartıştığınızı sorabilir miyim?
If you don't mind me asking, is the rent very high?
Sormamda bir sakınca yoksa, kirası yüksek mi acaba?
But if you don't mind me asking, why don't you like the British very much?
Kusura bakma ama neden İngilizlerden pek hoşlanmıyorsun?
If you don't mind me asking, how much it set you back?
Eğer sorması ayıp olmazsa, fiyatı ne kadardı?
If you don't mind me asking, - how long have you been temping?
Sakıncası yoksa ben de ne zamandır bu işi yaptığını sorabilir miyim?
Sir, if you don't mind me asking...
Efendim. Sormamın sakıncası yoksa...
If you don't mind me asking, what are you doing off the highway?
- Otoban dışında ne işiniz vardı?
If you don't mind me asking, what kind of cabaret do you do?
Sormamda sakınca yoksa, ne tür bir Kabare yapıyorsunuz?
If you don't mind me asking, where are you going?
Sormamın bir sakıncası yoksa, sen nerede başlıyorsun?
How old was last night's subject, if you don't mind me asking?
Eğer sormamda sakınca yoksa, dün geceki denek kaç yaşındaydı?
If you don't mind me asking how did she die?
Sakıncası yoksa söyler misiniz? Nasıl öldü?
If you don't mind my asking, could you tell me where you got your glasses?
Acaba gözlüğünüzü nereden aldığınızı söyleyebilir misiniz?
IF YOU DON'T MIND ME ASKING- -
Eğer sormamda bir sakınca yoksa...
If you don't mind me asking, how did you know he'd react like that?
Eğer sormamda bir sakınca yoksa böyle davranacağını nereden biliyordunuz?
I mean, if you don't mind me asking?
Yani sormamın bir mahsuru yoksa?
And how long have you been a smoker, if you don't mind me asking?
Ne kadar zamandır tiryakisiniz? Sormamın sakıncası yoksa tabii...
What's your name, if you don't mind me asking?
Adın ne, sormamın sakıncası yoksa?
If you don't mind me asking I'd like you there when the time comes.
Eğer senin için sakıncası yoksa zaman geldiğinde orada olmanı isterim.
If you don't mind me asking.
Sormamın sakıncası yoksa tabi.
If you don't mind me asking have you and Mark ever been intimate?
Sormamın bir sakıncası yoksa eğer... ... Mark ile hiç yakınlaştın mı?
If you don't mind me asking, where's your mom?
Onu etrafda hiç görmedim.
Why, if you don't mind me asking?
Öyle mi? Neden diye sormamın bir sakıncası var mı?
If you don't mind me asking.
Sormamdan rahatsız olmuyorsan.
If you don't mind me asking... what is the reason you are in this place?
Eğer sormamda sakınca yoksa burada olmanın nedeni ne?
If you don't mind me asking.
Sormamın mahsuru yoksa tabii.
- if you don't mind me asking?
- Sorabilir miyim? - Karidesçiyim.
You know, if you don't mind me asking, Agent Doggett, what's your interest?
Hayır, teşekkürler. Bir şey sorabilir miyim Ajan Doggett konuyla neden ilgileniyorsunuz?
If you don't mind me asking...
Eğer sormamda sakınca yoksa...
What's her employment, if you don't mind me asking?
Sormamın sakıncası yoksa işi nedir?
NOT IF YOU DON'T MIND ME ASKING YOU ONE FIRST.
Önce benim sana sormamda sakınca yoksa...
Sir, if you don't mind me asking, what exactly did we give the Russians?
Efendim bir sakıncası yoksa Ruslar'a ne verdiğimizi sorabilir miyim?
If you don't mind me asking, what's with all the little competitions?
Sormamda sakınca yoksa : bu küçük rekabetiniz de nedir?
Kima, if you don't mind me asking... when was it that you first figured you liked women better than men?
Kima, eğer sormamın sakıncası yoksa ilk ne zaman kadın olmanın erkek olmaktan iyi olduğunu hissettin?
If you don't mind me asking, whose glorified personal assistant are you?
Eğer sormamda sakınca yoksa, kimin asistanısınız?
If you don't mind me asking, when's your divorce finalized?
Eğer Eğer boşanma kesinleşmiş ne zaman bana, soran sakıncası yoksa?
If you don't mind me asking, what do you have in mind?
Sormam da sakınca yoksa, aklınızda ne var?
If you don't mind me asking... How's your sex life?
Sormamda bir sakınca yoksa, seks yaşamınız nasıl?
Any word on what caused the crash, if you don't mind me asking?
Sakıncası yoksa nasıl olmuş acaba?
Anyway, if you don't mind me asking, where's the money coming from to pay for me?
Margaret? Margaret?
If you don't mind me asking, what changed your mind?
Sormamı mazur gör. Fikrini ne değiştirdi?
I'm just curious. What do you want with all these Guardians if you don't mind me asking.
Ben sadece merak Sen bana soruyorsun sakıncası yoksa, bu veliler ile ne istiyorsun?
What do you do, if you don't mind me asking?
Sormamın bir sakıncası yoksa, siz ne işle ilgileniyorsunuz?
If you don't mind me asking, how are things with you and Dan?
Sormamda bir sakınca yoksa şayet, Dan'le aranız nasıl?
Excuse me, sir. If you don't mind my asking, is it really wise to be bringing alien life forms through the gate?
Sakıncası yoksa sormak istiyorum, geçitten yabancı yaşam formları getirmek akıllıca mı?
And if you don't mind me asking, what makes you want to see her now?
Sormamın sakıncası yoksa, şimdi görmek istemenin sebebi ne?
If you don't mind me asking, Mr. Watkins.
Bay Watkins, sormamda bir sakınca yoksa...
If you don't mind me asking, what has come over you, Mr. D?
Sorduğum için kusura bakmayın ama, aklınıza nereden esti Bay D?
If you don't mind me asking, what's the dictionary for?
Sormamın mahsuru yoksa, sözlük ne için?
If you don't mind me asking you, Mr Bishop, what exactly is in those tan duffel bags?
Sormamın mahsuru yoksa Bay Bishop, o çantaların içinde ne var acaba?