If you don't mind my asking перевод на турецкий
188 параллельный перевод
How are you, professor, if you don't mind my asking?
NasıIsınız profesör, eğer mahzuru yoksa bir şey sormak istiyorum?
If you don't mind my asking, what's Nick doing in your room?
- Sakıncası yoksa Nick'in senin odanda ne işi olduğunu sorabilir miyim?
What you want him for if you don't mind my asking you?
Onu niye arıyorsunuz, sormam da bir sakınca var mı?
What other plans, if you don't mind my asking?
Ne gibi şeyler? Sakıncası yoksa söyler misiniz?
If you don't mind my asking, you're not still Ml6 are you?
Sormamda sakınca yoksa, artık Gizli Servis'te çalışmıyorsun, değil mi?
Mr. Rettig, what is it to you if you don't mind my asking?
Bay Rettig, sormamın bir sakıncası yoksa sizin için ne?
If you don't mind my asking, when you use one and put it back, how do you keep it from sticking to the others?
Acaba sabunu kullanıp bırakınca diğerlerine yapışmasını nasıl engelliyorsunuz?
Clovis, if you don't mind my asking', what's your plans after you pick up Baby Langston?
SUGARLAND Nüfus 3701 Bebek Langston'ı aldıktan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?
Why, if you d-don't mind my asking, d-did you do that?
Neden... sormamda bir sakınca yoksa... öldürdünüz onu?
If you don't mind my asking, what does a man like you do?
Eğer sormamın bir sakıncası yoksa senin gibi bir adam ne iş yapmakta?
If you don't mind my asking, what are you doing here in Miami?
Mahzuru yoksa Miami'de ne aradığınızı sorabilir miyim?
If you don't mind my asking, sir. I want to see what's at the bottom of this conspiracy of silence.
Bu suskunluğun sebebini öğrenmek istiyorum.
If you don't mind my asking, sir.
Eğer sormamın sakıncası yoksa, efendim.
What've you got in the back there, if you don't mind my asking'?
Sormamın bir sakıncası yoksa, arkada ne taşıyorsun?
Listen, uh, if you don't mind my asking... what's Christian Science about?
Sorduğum için kusura bakmayın... İlahiyat eğitimi ne hakkındadır?
Mother, I got your message. But if you don't mind my asking, what are you doing here?
Anne, mesajını aldım ama izninle burada ne yaptığını öğrenebilir miyim?
So Denise, if you don't mind my asking,
Denise... Sormamın mahsuru yoksa,... ne oldu sana?
What kind of work do you do, Barton, if you don't mind my asking?
Sormamın sakıncası yoksa ne iş yaparsın Barton?
If you don't mind my asking, what kind of a name is that?
İsmin nereden geliyor?
If you don't mind my asking, Sharifa, did the people object when the Sharif married a Christian?
Sorumun kusuruna bakmazsanız, şerife, halk şerifin bir Hıristiyan'la evlenmesine karşı çıkmadı mı?
What does he do, if you don't mind my asking?
Sormamda sakıncası yoksa adam ne iş yapıyor?
If you don't mind my asking, what -
Sormamın mahzuru yoksa ne- -
They'd put up all the money, I'd do all the work. What, if you don't mind my asking, would you do?
Parayı onlar yatıracak, işi ben yürüteceğim mahzuru yoksa söyler misiniz, siz ne yapacaksınız?
If you don't mind my asking.
Mahsuru yoksa, ne zaman?
Where was she, if you don't mind my asking?
Neredeymiş, tabii sormamın bir sakıncası yoksa?
If you don't mind my asking, what exactly is this telescope of yours designed to do?
Sormamı mazur görün şu sizin teleskopunuz, tam olarak ne yapmak için tasarlandı?
Mr. Anderson, if you don't mind my asking, exactly how much was taken?
Bay Anderson, sakıncası yoksa şunu sormak istiyorum tam olarak ne kadar çalındı?
If you don't mind my asking, how far down do they go?
Eğer sormamda sakınca yoksa ne kadar aşağı devam ediyorlar?
Well, why did you invite her over? If you don't mind my asking.
- Öyleyse neden onu yemeğe davet ettin?
What's this all about, if you don't mind my asking?
Sormamda mahsur yoksa, tüm bunlar ne için?
Where you going, if you don't mind my asking?
Sorun olmazsa nereye gittiğini sorabilir miyim?
If you don't mind my asking, could you tell me where you got your glasses?
Acaba gözlüğünüzü nereden aldığınızı söyleyebilir misiniz?
Furel- - if you don't mind my asking- - why haven't you...?
Furel, eğer sormamda sakınca yoksa, sen neden...?
If you don't mind my asking are you mulatto, or just light-skinned?
Alınma ama melez misin, yoksa ten rengin mi açık?
You know, if you don't mind my asking?
Sormamın sakıncası var mı?
If you don't mind my asking, you taking anything along - to keep your nephew amused?
Acaba yeğeninizi eğlendirmek için bir şey götürecek misiniz?
If you don't mind my asking, sir, is it the job?
Sormamda sakınca yoksa, efendim, iş yüzünden mi?
Why are you here, if you don't mind my asking?
Sormamda bir mahsur yoksa neden burada olduğunu sorabilir miyim?
If you don't mind my asking?
- Sormamın sakıncası var mı?
What are you doing over there, if you don't mind my asking?
Sormamda sorun yoksa, hangi seviyede koşuyorsunuz acaba?
Now why, if you don't mind my asking, is that?
Sormamın sakıncası yoksa, neden?
What approach do you use for language acquisition if you don't mind my asking?
Dil öğrenmesi için hangi yaklaşımı kullanıyorsunuz? Sormamın bir sakıncası yoksa tabii.
And what could be so important, if you don't mind my asking?
O kadar önemli olan şey ne acaba?
Chief, if you don't mind my asking, when do I get started on my big case?
Onların kaçmalarına izin verme. Çabuk!
- If you don't mind my asking.
- Sormamın mahsuru yoksa tabi.
If you don't mind my asking, did you lose your job?
Eğer sormamda sakıncası yoksa, işini mi kaybetdin?
If you don't mind my asking...
Eğer aklında benim...
- If you don't mind my asking why has the emperor taken such sudden interest in my- - in our affairs?
- Eğer sormamda sakınca yoksa imparator neden benim- -... bizim işimizle ilgieniyor?
Where, if you don't mind my asking?
Sormamın bir sakıncası yoksa eğer, nereye?
If you don't mind my asking what's the big problem with taking a physical?
Eğer sormamda sakınca yoksa fiziksel olarak büyük bir sorunun mu var?
If you don't mind my asking, why do you do what you do?
Eğer sormamda bir sakınca yoksa,... Bunu niçin yapıyorsun?