Imported перевод на турецкий
667 параллельный перевод
Just look at that special imported leather.
Şu ithal deriye bir bak.
You know, these cigars are imported.
Bu purolar ithal.
Neither can the special agents imported for the purpose from Scotland Yard... and the Sureté Francaise.
Ne Scotland Yard'dan ne de... Súreté Française'den seçilmiş özel ajanlar yapabilir.
It's an imported model.
İthal bir modeldir.
I put all the imported bags over there on the shelf.
İthal çantaları yukarı rafa koyuyorum.
Besides, we have those imported pigskins.
Ayrıca bizde ithal domuz derisi olanlar var.
- One of those imported pigskins?
- Şu ithal domuz derisi olanlardan mı?
Oh, imported. Charles.
İthal...
Imported Frankie and his tweeds?
İthal Frankie ve tüvidleri?
And even if he were he wouldn't be smoking a Bolivar cabinet size, imported from Havana, especially for connoisseurs.
İçse bile, Havana'dan özellikle tiryakisi için ithal edilen büyük purolardan içmesi mümkün değil.
This is the finest material imported.
En iyi malzemeliden ithal edildi.
One of my ancestors imported the first Irish thoroughbred into our county.
Atalarımdan biri, bu ülkeye ilk safkan İrlanda atını getirmişti.
The fine imported music box, you don't want.
Güzel ithal müzik kutusu istemiyorsun.
- A fine imported music box.
- İthal iyi bir müzik kutusu.
This material is imported. We can't get it anymore.
- Bu malzeme ithal Daha fazlasını alamayız
Vince imported him from Chicago a few months ago.
Vince, onu birkaç ay önce Şikago'dan getirtti.
Deadwood doesn't need no imported actress.
Deadwood'un ithal şarkıcıya ihtiyacı yok. Biz kendi yağımızla kavruluruz.
Made of imported printed sheer, with parasol to match.
İthal basma, ince kumaştan yapılma, uyan şemsiyesiyle.
Imported.
İthal.
Also on the estate there was a chauffeur by the name of Fairchild, who had been imported from England years ago, together with a new Rolls-Royce.
Malikanede ayrıca yıllar önce İngiltere'den ithal edilen..... Rolls-Royce ile birlikte gelen Fairchild adlı... bir şoför vardı.
These are imported.
Dışarıdan getiriliyor.
He'd even imported a girl from Chungking to keep me happy.
Beni mutlu etmesi için Chungking'den bir kız bile getirtmişti.
Buys imported champagne.
İthal şampanya alıyor.
It is said to have been imported by a close friend of old Mrs Armfeldt.
Yaşlı Bayan Armfeldt'in yakın bir dostu ithal etmiş.
Imported all the way from Napa Valley, California.
Ta California'dan ithal edilmiş.
is not about the servant problem, nor is it a puff for imported wines.
bir hizmetçi sorunu değil, ne de ithal şaraplar için bir öfke.
There was a time I used to drink imported cognac, believe it or not.
Bir zamanlar İthal malı konyak içtiğim oldu, ister inan ister inanma.
- That's what my husband buys me. - Imported wines aren't that great.
Bence ithal içkilerden iyidir.
Of course, this is sterling, imported from Italy.
Elbette, bu sterlin, İtalya'dan ithal.
I have genuine, imported Polish vodka.
Halis, ithal Polonya votkam var.
Nothing imported.
İthal olmasın.
Imported a troupe of Balinese dancers with those bells on their ankles and long fingernails.
Ayak bileklerinde ziller olan Balili dansözlerden oluşan bir grubu davet ettiler.
All the latest innovations, running water, genuine imported tortoise shell.
Tümü son yenilikler... Çeşme, suyun kamplumbağa kabuğuna akması.
YOU CAN ALWAYS GET YOURSELF ANOTHER BEER. IMPORTED, ISN'T IT?
Ama başka bir birayı ne zaman olsa alabilirsiniz.
The scalp lock is the latest fashion imported from the court at Warsaw,
Warsaw sarayından ithal, en son moda Kızılderili saç kesimi
Miss Thompson, would you please send three dozen roses to my home and a couple of bottles of champagne - imported?
Bayan Thompson, evime ithal iki şişe şampanya ile 3 düzine gül gönderir misiniz?
Domestic or imported?
Yerli mi? İthal mi?
The chef is a Chinese, specially imported from Shanghai by me.
Çinli şefi, tarafımdan özel olarak Shanghai'dan getirilmiştir.
English, imported, in an airtight tin.
İngiliz, ithal malı, hava geçirmez kutuda.
It's a powerful medicine imported from overseas.
Bu denizaşırı ithal edilen çok güçlü bir ilaçtır.
My dear young lady, this is a one-of-a-kind costume that I personally imported from Paris.
Sevgili bayan, bu eşi olmayan bir elbise ve Paris'den ithal ettim.
Only imported.
Sadece ithal var.
I bring Kenji... newly imported, number-one nephew.
Kenji yi getirdim... Yeni geldi, bir numaralı yeğenim.
Freshwater fish imported from Finland.
Finlandiya'dan gelen tatlı su balığı.
Last year, Japan imported one million, nine...
Geçen yıl Japonya tam 1 milyon 9...
Animals imported from the Far East for your special entertainment.
Çok özel gösteriler için Uzak Doğu'dan ithal hayvanlar.
I imported the best equipment...
En iyi malzemeleri ithal ettim.
I've imported some seeds. Marvellous!
Ben de biraz tohum ithal ettim.
If I were an imported gun, I wouldn't hang around Miami.
İthal katilsem Miami'de takılmam.
We'll have you imported!
- Yerinizde olsam o kadar emin olmazdım. - Evet, seni sınır dışı ederiz.
All fabrics imported.
Tüm kumaşlar ithal.