In her defense перевод на турецкий
178 параллельный перевод
Well, in her defense let me just say this... she was brainwashed by SCRUM.
Pekala, onu savunmak adına söylüyorum, D.I.B.Y.T tarafından beyni yıkandı.
Well, at home, in her defense, we recycle dust to make hot cocoa.
Peg haklı, evde sıcak kakao yapmak için tozları değerlendiriyoruz.
In her defense, she was drunk.
Demek istediğim, sarhoş oldu.
Yes, but in her defense, she has had a very bad day.
Evet ancak onu savunmak adına, çok ama çok kötü bir gün geçirdi.
Now, even though she was vicious in her defense, they'd been found.
Ve şimdi, o kadar dikkat etmesine rağmen fark edildiler.
Her mother refused to give any testimony in her defense.
Annesi mahkemedeki savunması için ifade vermeyi reddetti,..
Any day now, Poland may provoke us into invading her in self-defense.
Savunmasına müdahale etmemiz için Polonya her an bizi tahrik edebilir.
But it has always been my policy to permit my enemies to speak in their own defense before pronouncing sentence.
Ama her zaman düşmanlarımın hüküm kararını bildirmeden önce kendi savunmalarının dinlenmesine izin vermek, benim politikam olmuştur.
In each case, my only consideration was the defense of Fort Winston.
Her durumda, benim önem verdiğim... Winston Kalesi'nin korunma ve savunmasıydı.
I recommended that they all be combined... under a single Department of National Defense... with specialists in command of each branch.
Demek istediğim,... her branşın ayrı bir kuvvet olarak... Milli Savunma Bakanlığı adı altında birleşmesi.
I put the helmet of defense and salvation that with forehead thus adorned, head armed with the horns of both testaments, he may appear fearsome to the enemies of truth.
Bu taçla süslenmiş ve kutsanmış olan bu alın, her iki Ahit'in boynuzları ile silahlanmış olan bu alın... gerçeğin düşmanlarına, ürkütücü gözükecektir.
If the guns are on the table, and someone uses them in self-defense then it's all in order.
Ama silahları masada olursa ve kendini korumak için kullanılırsa o zaman her şey yolunda.
And destroyed her. Just as they are ready to do any time free men anywhere Waver in their defense of democracy.
Tıpkı her zaman, her yerde savunmaları gevşeyen özgür insanlara yapmaya hazır oldukları gibi.
His co-defendants... must adopt, each in his or her own way... an "anti-legalistic" defense... in order to join Bobby in his rebellion.
Sanığın arkadaşları, isyanında Bobby'ye katılmak için her biri kendi bildiği şekilde ya da kendince kanun karşıtı bir yol benimsemeli.
Yes, these fanatical fiends... under the leadership of the so-called Mao Tse-tung... had caught Miss Spume off guard for one brief but fatal moment... and destroyed her... just as they are ready to go anytime free men anywhere... waver in their defense of democracy.
Evet, Mao Tse-tung'un liderliği altındaki bu bağnaz şeytanlar Bayan Spume'yi sadece bir anlığına hazırlıksız yakalayıp onu mahvetmişlerdi. Tıpkı, özgür insanların demokrasiyi savunmalarını her zaman sallantıya düşürebilecekleri gibi.
For the Cabinet of War e for the Ministry of the Defense, if the Greeks were if to defend against the Germans, we had to help in what he was possible.
Savaş kabinesi ve Savunma Komitesi'nin görüşüne göre, eğer Yunanlılar Almanlara karşı kendilerini savunabilirlerse, onlara her türlü yardımı yapmalıydık.
Wait a second. May I say in my own defense to tell a woman with two children, no money and a husband who beats her up like this, with a bashed-in face to move into a welfare center to get therapy is a lot of horseshit!
Kendimi söyle savunabilir miyim, bence çocuklu, parasiz ve kocasindan dayak yiyen bir kadina kalkip da terapi görmesi için bir saglik merkezine gitmesini söylemek büyük saçmalik!
In charge of Defense are our officers and Venizelos fights along to bring an end to all with every single patriot equality will prevail.
müdafaa'da orda bütün subaylar Venizelos da savaşıyor O getirecek sonu her vatanperver bize eşitliği getirecek
O pentacle of power... be thou fortress and defense to Jenny Templeton... against all foes, visible and invisible... in every magical work.
Gücün pentagramı Jenny Templeton'a kale ve savunma olsun her bir sihirli dünyada, görünür görünmez tüm düşmanlara karşı korusun.
Do I have to remind you, Mr. Blatz, just how valuable petrocite is to the space program and every other defense contractor in the world?
Size hatırlatmam gerekiyor mu, Bay Blatz, uzay programı için ne kadar da değerli petrosite ve dünyadaki her bir savunma ve mühendis için?
Do you have an opinion, with reasonable medical certainty, that the defendant Claudia draper, due to a mental disease, lacks the capacity to understand the charges or to assist in her own defense?
Tıbbi gerçeklere dayanarak davalı Claudia Draper'ın akıl hastalığı ya da noksanlığı sebebiyle kendisine yöneltilen suçlamaları anlayabilecek ya da savunmasına yardım edebilecek kapasitesi olmadığına inanıyor musunuz?
In my professional opinion, at present, the patient does not understand the charges nor can she assist in her own defense.
Mesleki görüşüme göre bu hasta, yöneltilen suçlamaları anlayabilecek ya da savunmasına yardım edebilecek kapasiteye sahip değil.
Two, can she assist in her own defense?
İki : Savunmasına yardımcı olabilir mi?
But in Kelly's defense, wait till after she's turned in her book report.
Kelly'nin iyiliği için bari kitap ödevini bitirmesini bekleyin.
Probably wants to reward you... for taking a stand in her self-defense.
Belki de kendini savunması için tavır koymandan ötürü seni ödüllendirecektir.
Sacrifices are being made in every government department, including crucial areas of defense spending.
Toplumun her kesiminde bir takım şeylerden feragat edilmesi gerektiğini bilirsiniz.
It's the duty of every Soviet citizen to help Civilian Defense in fighting the hydra of world imperialism.
Dünyanın belası emperyalizme karşı savaşta Sivil Savunma Birliklerine yardım etmek her Sovyet vatandaşının görevidir
It is the judgment of the court that Laura Rosen acted in self-defense to protect her life and the lives of others.
Bu mahkeme, Laura Rosen'ın nefsini ve başkalarının hayatlarını korumak için öldürdüğü hükmüne varmıştır.
My client was granted bail in the amount of $ 200,000, which was steep, but at least she will be able to assist us in the preparation of her defense.
Müvekkilim 200 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı. Biz bunun ufak bir adım olduğunu düşünüyoruz ama savunmamızı hazırlamada bize yardımcı olacak.
How can that be unless she drowned herself in her own defense? Why,'tis found so.
Nasıl olur, meşru müdafaa halinde boğulmuş derse?
You know, I've shaken hands with every marquee defense attorney in this town.
Biliyorsun bugüne kadar bu şehirdeki her savunma avukatının elini sıkmışımdır.
And as inventive as that family defense is, and again I like it we both know in the end, you'd probably lose.
Evet. Şu aile savunması her ne kadar yaratıcıysa da, - tekrar ediyorum, bu hoşuma gitti -, sonuç olarak ikimiz de muhtemelen kaybedeceğini biliyoruz.
To counter that condemnation the defense wants to establish that the victim was terminal in severe pain, and that her family sitting there requested that she be allowed to die.
Bu suçlamaya karşı koymak için savunma, kurbanın son safhada büyük acı içerisinde olduğunu, ve orada oturan ailesinin ölmesine izin verilmesini istediğini kanıtlamak istiyor.
In order to buy more time... for our evacuation transports to leave Earth... we ask for the support of every ship... capable of fighting... to take part in a last defense of our homeworld.
Tahliye konvoylarımızın Dünya'yı terk edebilmesi için zaman kazanmamız gerekiyor. Bu yüzden savaşma kapasitesi olan her gemiye, Dünya'mızı son defa, savunmak için çağrı yapıyorum.
But everything else - point defense system, offensive missiles, sensor drones - they're all in perfect shape!
Ama onun dışındaki her şey... nokta savunma sistemi, saldırı füzeleri, sensör dronları mükemmel çalışıyor.
Seven years of my life I gave her, in the Alliance Self-Defense forces.
İttifak Savunma Kuvvetlerindeydim. Onun için hayatımın yedi yılını verdim.
Any decent defense attorney is going to say that Mr. Plummer was in the area running errands, that it was just a coincidence.
Her savunma avukatı Bay Plummer'ın o bölgede işleri olduğunu, bunun tesadüf olduğunu söyleyecektir.
Roxie Hart finally takes the stand in her own defense.
Roxie Hart kendini savunmak için, sonunda kürsüye çıkıyor.
All the tenants testified he was the one who pushed her down the stairs, in self defense.
Kiracılar, doktorun oğlunun kendini müdafaa etmek için kızı ittiğini söylediler.
The defense wants you to ignore your burden and to like the defendant... ... and not put her in jail. The issue is not...
Savunma, sizin öfkenizi unutup, sanığı sevmenizi ve onu hapse atmamanızı istiyor.
We don't contest that he struggled with her, but that was in self-defense.
Bayanla mücadele ettiğine itiraz etmiyoruz. Ama bu kendini savunmaydı.
Do you honestly believe that all these men raped her, and each murder was in self-defense?
O kadının her defasında tecavüze uğradığı ve bütün cinayetleri nefsi müdafaa olarak işlediğine gerçekten inanıyor musun?
There, they're trained to highest standard... in all forms of combat defense... Navigation technique and of course explosive diffusion
Burada, en yüksek standartlarda eğitim görüyorlar... her tür savaş ve savunma... yün bulma teknikleri ve elbette patlayıcılar
She would use it only really in the last possible defense if somebody is hassling her or if she feels really threatened. A little bit like this.
Sadece, gerçekten biri onu taciz ederse ya da kendini gerçekten tehdit altında hissederse muhtemel son savunması olarak kullanıyor.
In this case, there was consultations between both sides, the district attorney's office, the families, the defense attorneys, as to what to do with Arnold Friedman.
Bu davada her 2 dava arasında görüşmeler oldu. Savcılar, aileler, savunma avukatları bir araya gelip Arnold Friedman'ı ne yapacaklarını konuştular.
But you know, that would have been in self-defense, and if that's the case, why hasn't anyone heard from her yet?
Ama nefsi müdafaa olabilir. Eğer öyleyle neden kimse ondan haber alamadı?
The flat tire, the dog. The Brazilian taxi driver with a pregnant daughter... who lost her purse. And the only thing I can say in my defense is... that I have no defense.
köpeği, çantasını kaybedeb hamile kızı olan Brezilyalı taksiciyi ve benim savunmam... savunmam yok.
People can do a lot of things in self-defense.
İnsanlar, kendini savunurken her şeyi yapabilirler.
You don't have to say anything... but it may harm your defense if you do not mention when questioned... something which you later rely on in court.
Konuşmama hakkına sahipsiniz. Söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
You do not have to say anything... but it may harm your defense if you do not mention when questioned... something which you later rely on in court.
Konuşmama hakkına sahipsiniz. Söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
When she was cross-examined about her part in the nude photographing session with the child Lesley Ann Downey, she said, " I offer no defense for that.
Lesley Ann Downey'i çıplak fotoğraflamasına dair sorulara "Savunulacak bir yanı yok. Bağışlanamaz ve zalimceydi" şeklinde yanıt verdi.
in here 1287
in her own way 20
in her room 49
in her 38
in her heart 18
in her mind 25
defense 957
defenseless 20
in heaven 62
in hell 74
in her own way 20
in her room 49
in her 38
in her heart 18
in her mind 25
defense 957
defenseless 20
in heaven 62
in hell 74