Incapable перевод на турецкий
1,162 параллельный перевод
It's not that I'm incapable of stabbing a friend in the back.
Dostumu sırtından bıçaklamayacak biri değilim aslında.
- I'm incapable of guile.
- Kimseyi aldatamam.
Since Vulcans are incapable of lying, I must accept her explanation as truth.
Vulcanlar yalan söyleyemedikleri için Büyükelçi'nin açıklamasını gerçek olarak kabul etmek zorundayım.
He is incapable of deceit or bias.
Hile yapma ve etki altında kalma becerisi yok.
I got out of a relationship with an unemotional man..... and I got right back into another one,... .. with a man who's absolutely incapable of emotion.
Duygusuz bir adamla olan bir ilişkiden çıkıp, hemen başka birisini,... hissedebilme becerisinden tamamen yoksun birisini buluyorum.
He is incapable of maintaining control of his own responses.
Kendi tepkilerini kontrol etmekten aciz.
Take a look at what I did. I wrote a letter, which was then published, in which I said, " Look, things have reached a point where the French intellectual community simply is incapable of understanding the issues.
Bu büyük çocuğun onu döveceğini düşünüp yanına gittim.
- You'd be incapable!
- Zaten karışamazsın.
And though it may seem that he is incapable of taking any action, he is, in fact, one of the first action heroes.
Harekete geçmeyi başaramasa da, ilk aksiyon kahramanlarından biridir.
What you're incapable of seeing is the rest of time, the rest of the iceberg - past and the future, my future... which is a very interesting place to be.
Görmeye muktedir olamadığın şey ise kalan zamanlar, buzdağının, - geçmişin ve geleceğin, geleceğimin kalan kısmı... ki içinde olmak için çok ilginç bir yerdir.
Now I'm incapable of sleeping without the radio on... ever since I gave up Nembutal.
Nembutal'ı bıraktığımdan beri radyo açık olmadan uyuyamıyorum.
His thinking hasn't been affected but he's incapable of expressing himself or understanding others.
Düşünmesi etkilenmedi ama kendini ifade etme yada başkalarını anlama yeteneği yok.
I am incapable of embarrassment.
Utanma kabiliyetim yoktur.
I am incapable of anger.
- Kızgınlık yeteneğim yok.
No, I think men like Budahas are incapable of dealing with the stress of flying the aircraft we saw.
Hayır, Budahas gibi adamlar gördüğümüz uçağı uçurmanın getirdiği stresle baş edemediler.
There's two reasons I'm incapable of cheating.
Hile yapamamamın iki sebebi var.
I might be incapable of surprise.
Beni şaşırtmak zordur.
" She's incapable of giving her protagonists any depth.
" Romanın kahramanlarına derinlik vermekten yoksun.
Madam, my point is that my client is not of herself incapable of being a supportive parent once she's removed from an inadequate home and an abusive relationship.
Hanımefendi, demek istediğim benim müvekkilim tek başına yetersiz bir ebeveyn değil çünkü o uygun olmayan bir evden ve kötü davranıldığı bir ilişkiden ayrıldı.
The king is incapable.
Kral aciz durumda.
Suffice to say this optimistic bulletin concludes thus... that while His Majesty has had lucid intervals, he remains periodically demented... and incapable of rational thought!
Bu bültene dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Majesteleri'nin aklı yerinde değildir periyodik bir şekilde nöbet geçiriyor ve sağlıklı düşünmeden yoksundur.
You're incapable!
Sen iktidarsızsın!
I'm incapable of that.
Ben bunu beceremiyorum.
But the prison psychiatry board says you're incapable of telling the truth.
Fakat hapishane psikiyatristleri, sizin yalan söylemede çok yeteneksiz olduğunuzu söylüyorlar.
Even as Mama became incapable of giving me hers.
Anne sevgisinden mahrum kaldığımda bile.
He is a spoiled, avaricious brat, incapable of generosity.
O cömertlikten aciz, şımarık, para canlısı bir velet.
Because you are incapable of understanding.
Çünkü anlama konusunda kabiliyetsizsin.
The injury left him nearly incapable of functioning in society.
Bu hasar, toplum içinde iş görmesine mani olmuş.
And it's not just a fear of commitment... or that I'm incapable of caring or loving because...
Ve bu bağlılık korkusu veya.. .. sevmeyi beceremiyor olduğum için değil, çünkü..
Even now you are incapable of mercy.
Merhamet göstermek, şu anda bile elinizden gelmiyor.
incapable of flirting and courting.
Flört ve kur yapma konusunda beceriksizdir.
The director said I was incapable of reaching the emotional core of the character.
Yönetmen karakterin duyarlılığını yakalayamadığımı söyledi.
That we're incapable of teaching this child what he needs to learn?
Bu çocuğa ihtiyacı olanları öğretemeyeceğimizi mi?
Edward is the most incapable of being selfish of anyone I ever saw.
Edward gördüğüm insanlar arasında bencil olma konusunda en yeteneksiz olanı.
That would mean the planet is incapable of producing rain.
Bu gezegenin, yağmur yağdırma kapasitesinin olmadığı anlamına gelir.
I know, my dear Lizzy, you will be incapable of triumphing at my expense, when I confess I have been entirely deceived in Miss Bingley's regard for me.
Miss Bingley'in hakkımda düşündükleri konusunda yanıldığım için zaferimi kutlayamayacaksın.
It's not because I'm incapable of having a good relationship or a family that I wish everyone to be doomed like me.
İyi bir ilişki veya aile kuramıyorum diye herkesin.. .. benim gibi lanetlenmesini istemiyorum.
My father's incapable of saying it, even to me.
Mesela babam, hiç beni sevdiğini söylemedi.
But you should be aware that because we are incapable of scanning beyond the force field, we will have no way of communicating with whoever transports inside it, nor will we be able to verify that the transport has been successfully completed.
Ama, şu anda güç alanının ötesini tarayabilme kapasitemizin olmadığını, bilmelisiniz, içeriye ışınlayacağımız kişi ile haberleşme imkanımız olmayacak, yada içeriye onu başarılı bir şekilde ışınladığımızdan haberimiz olamayacak.
Which time she chanted snatches of old tunes as one incapable of her own distress or like a creature native and endued unto that element.
Ya da sularda yaşamak için yaratılmış gibi. Şarkı söylüyormuş eski bölük pörçük halk türküleri.
And I have almost achieved perfection, you see of a divine creature that is pure, harmonious absolutely incapable of malice.
İlahi bir varlık. Saf ve uyumlu. Kesinlikle hiçbir kötülük yapamıyor.
Jerry, I'm pregnant, and I'm incapable of bullshit.
Jerry, hamileyim, ve palavra yapamayacağım.
I'm incapable of small talk.
Geyik muhabbeti yapmayı beceremem.
It is difficult to understand someone who is entirely incapable of simply asking for what he most wants in the world.
Dünyada en çok arzu ettiği şeyi istemekten aciz birini anlamak zor.
And the thing that bonds you together, that holds the group in one piece... is the fact that the members are absolutely incapable... of speaking to one another.
Ve sizi bir arada tutan, grubu tek parça halinde tutan tek şey üyelerin birbirleriyle konuşmayı kesinlikle başaramıyor olmasıdır.
He's incapable of experiencing any emotion... or event, no matter how trivial...
Ne kadar önemsiz olsa da herhangi bir duyguyu ya da olayı tecrübe etmekten...
A person is often incapable of experiencing any event or emotion... no matter how insignificant... without imagining it set in type and scrutinized by the public.
Bu tip bir şahıs her hangi bir duyguyu veya olayı önemsiz olsa da aklında canlandıramadığı için tecrübe etmekten acizdir. Ama böyleleri toplum tarafından değer görür ve dikkate alınır.
Simple as that. She's physically incapable of having children.
Fiziksel olarak çocuk yapma şansı yok.
Since my brother is incapable of telling you what to do, I'll do it for him.
Kardeşim ne yapman gerektiğini sana söylemekten aciz olduğu için onun yerine ben yapacağım.
It sends a clear signal that we're incapable of fighting back!
Kavgada karşılık veremeyeceğimizi çok belli ediyor.
Unlike us, they are incapable of thought,..... of self-illumination.
Bizden farklı olarak, düşünme yetenekleri ve öğrenme yetileri yok.