Incidence перевод на турецкий
98 параллельный перевод
Pneumonic plague is the pulmonary form of bubonic, the Black Death of the Middle Ages, and its death incidence is practically 100 %.
Pnömonik veba, Orta çağlarda görülen bubonik vebanın pulmoner şeklidir. Ve öldürme olasılığı yüzde yüzdür.
Now, these are the healed lesions from the first incidence.
Bunlar iyileşmiş lezyonlar, ilk tedaviden.
There's about a 70 percent incidence of false-positive latex in SBE.
SBE'de yüzde 70 oranında yanlış lateks olma olasılığı var.
There's a curiously high incidence of TB.
Tüberküloz vakıaları gittikçe artmaya başladı.
And that your motive in renting the cottage down here was to increase the incidence... of this biweekly coupling.
Burada bir kır evi kiralama sebebin de, haftada iki gün olan çiftleşmelerin sıklığını artırmaktı.
The Hinchi Indians have done it for centuries with no incidence of cancer.
Hinchi yerlileri bunu yüzyıllardır yapıyor ve kanserin emaresi yok.
Hey, look, Warden, I done a little research on Strikersville Prison... and, uh, quite frankly the incidence of violent deaths that abound here about... suggest to me that you have severe shortcomings in your rehabilitation programme.
Bakın Müdür, Strikersville Hapishanesi ile ilgili küçük bir araştırma yaptım ve açık olursam, buradaki şiddet içeren ölüm vakalarının oranı bana rehabilitasyon programınızda ciddi kusurlar olduğunu gösteriyor.
Isolated incidence of violence mostly explosions at Visitor [br ] installations are being reported all [ br] across Los Angeles.
Çoğunlukla, ziyaretçilerin askeri tesislerinde gerçekleşen izole şiddet olayları, Los Angeles'ın her yerinden bildiriliyor.
Soon he will have incidence of very acute pain, but there will be fewer hallucinatory episodes.
Yakında sık, şiddetli bir ağrı duymaya başlayacak,.. ... ama halusinasyonlar azalacak.
As a matter of fact... they tell me that there's a high incidence of drug use amongst doctors.
Aslına bakarsan doktorlar arasında uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu söyleniyor.
We do appreciate that, Data, but the Ambassador and I have set aside this time to... analyze the incidence of the lung disease on the moon's inhabitants.
Buna minnettar oluruz Data, ama Büyükelçi ve ben bu süreyi... ay sakinlerinde akciğer hastalığı görülme sıklığını incelemeye ayırdık.
What a co-incidence that I see you here.
Seni burada görmek, ne tesadüf.
We've seen a 500 % increase in the reported incidence of stolen pets.
Çalınan evcil hayvanlarda % 500 lük bir artış gördük.
About the growing incidence of violence the Police Commissioner of Bombay told reporters that the police patrol has been increased in affected areas and the constables are being equipped with rifles.
Şiddetin büyüyen oranının hakkında Bombay'ın polis üyesi, o muhabirlere şunu söyledi Polis devriyesi, birçok alanlarda artırıldı ve polisler silahlarla donandı.
He'll have a higher incidence of arthritis as he gets older than you or I would.
Yaşlandıkça arthritis olma şansı sizden veya benden daha fazla olacak.
Yes, and they're almost always low-birth-weight babies, frequently premature, higher incidence of crib death.
Evet, aynı zamanda bebeğin zayıf ve erken doğmasına ve hatta ani ölüme de sebep olabilir.
Your records indicate a high incidence of students complaining of depression, headaches, eating disorders.
Kayıtlarınıza göre, öğrencilerin çoğunluğunda, depresyon,... baş ağrıları ve yeme bozuklukları görülüyor.
I've read about something called the elephant rebellion in zoos across the country- - a high incidence of elephants turning on their keepers, destroying their pens.
Hayvanat bahçelerinde görülen "fil ayaklanması" diye bir şey okumuştum. Filler bakıcılarına saldırıp, kafeslerini parçalıyorlarmış.
We removed them because of the high incidence of malignant transformation.
Dejenerasyon riski yüksek olduğu için testisleri almak zorunda kaldık.
We haven't got any contract forthe past three years. It can be a co-incidence once.
Üç defadır hiç ihale alamadık.
The atmosphere in the wake of the ship..... shows a high incidence of sulphur dioxide.
Geminin altındaki atmosfer..... yüksek oranda sülfür dioksit varlığına işaret ediyor.
Most Goa'uld worlds have a high incidence of naqahdah.
Goa'uld gezegenlerinin çoğunda yüksek miktarda naqahdah var.
And incidence arose from circumstance
Ve çevremizde olup bitenleri?
Do you think it's possible that bad writing actually attracts a higher incidence of error?
Kötü yazmak daha çok hata mı çekiyor dersiniz?
Remember, angle of incidence equals angle of reflectives.
Unutma, geliş açısı dönüş açısına eşittir.
Defense three. A domestic incidence report filed by Mrs. Bertram in August of last year.
Bayan Bertram ait, geçen yıl Ağustos ayında verilmiş yerel rapor.
How the hell did you miss the domestic incidence report?
O yerel raporu nasıl gözden kaçırdınız?
And if that person happens to be one of the parents, the incidence doubles.
Eğer bu kişi velilerinden birisiyse, olasılık ikiye katlanır.
Over time, there would be a high incidence of cancer and other radiation-related diseases.
Zaman içinde kanser ve diğer radyasyon vakalarında artış olacak.
Call it fate or co-incidence... but his wife Madhu and his son Lakshman live in Darjeeling
Adına kader ya da tesadüfte diyebilirsin. Karısı Madhu ve oğlu Lakshman Darjeeling'de yaşıyorlar.
Evil! A feeble Franciscan composition exalting the incidence of coincidental facts over faith... belief in an act of God... subversive at best, superstitious at the very least.
Kaderin, inancın ve Tanrı'nın aşağılandığı zavallı bir metin.
It's co-incidence.
Tesadüfe bak.
But, this co-incidence is indeed nice.
Ama bu tesadüf gerçekten hoş.
Yeah, the angle of incidence is equal to the angle of reflection.
Evet, geme açısı yansıma açısına eşittir.
The numbers represent the incidence of violent crimes in each particular circle.
- Sayılar, her bir dairede işlenen ağır suçları temsil ediyor.
Now this graph shows the incidence of something else.
Bu grafik de başka bir olayın etkilerini gösteriyor.
I don't have time to go through all the math right now, but the incidence was dramatically...
Kronik migren hastaları. Oturup matematik hesabı yapacak kadar vaktim yok fakat migrenin görülme sıklığı dramatik biçimde...
The angle of the incidence equals the angle of reflection on the Madacorp logo.
Açının oranı yansımanın açısına eşitti Madacorp logosundaki.
And the angle of incidence is totly equal to the angle of reflection.
ve gelen ışığın açısı da yansıyan ışığın açısına eşittir.
You know, the incidence of STDs in monogamous couples is slim.
Tek eşli çiftlerde cinsel yolla geçen hastalıkların görülme sıklığı çok azdır.
Angles of incidence, good.
Etki açıları, iyi.
See, a debris field size and shape is actually governed by variables like speed, mass, angle of incidence, ground topography.
Bir enkaz alanı boyutu ve şekli aslında hız, geliş açısı, kütle, yer topoğrafyası gibi değişkenler tarafından yönetilir.
First of all, as there is a high incidence of mastitis, in the cows, there will be pus in the milk...
Bir çok açılardan bu çok çok farklı bir ürün. Bir kere, ineklerde mastitis hastalığı sık görüldüğüne göre,.. ... sütün içinde iltihap var demektir.
That incidence...
O olay...
If one such incidence occurs we watch it on all the channels we send smses, we call up people.
Herhangi bir olay meydana gelse, tüm kanallardan izliyor insanlara mesaj yolluyor, onları arıyoruz.
And it most certainly does not reduce the incidence of violence of any sort because as it turns out, extremely aggressive, violent people think very highly of themselves.
Ayrıca kesin olarak hiçbir tür şiddetin ortaya çıkışını azaltmıyor çünkü sonunda, aşırı saldırgan, şiddet eğilimli insanlar kendilerini çok daha fazla önemsiyorlar.
- Growing incidence, all that good shit.
- Oranlardaki artışı da yaz.
Was it a co-incidence that I saw him?
Onu tekrar görünce ne oluyor?
Wow, what a co-incidence.
Harika.
Actually I don't think it's a co-incidence at all.
Kesinlikle paylaşma sorunu olduğunu sanmıyorum.
this is a incidence.
su tesadüfe bak.