Incite перевод на турецкий
202 параллельный перевод
Thanks You for Your message about the traitorous Daimyo, who, with foreign doctrines wants to incite the people against the sanctified person of the Mikado.
İsmi övülen Mikade. Yabancı öğretilerle halkı, Mikado'nun kutsanmış kişisine karşı kışkırtmak isteyen vatan haini Daimyo hakkındaki mesajınız için teşekkürler.
Do not incite me, please.
Lütfen beni kışkırtma.
You must incite the residents against Prince Alexander.
İnsanları Alexander'e karşı kışkırtmalısın.
They incite people.
Halkı kışkırtıyor.
He did not incite the people to harm you.
İnsanları sana zarar vermeye teşvik etmedi.
Sherwood sisters incite riot.
Sherwood kardeşler isyana teşvik etti.
There's not even streptococcal infection to incite the inflammation of the lymph channels.
Lenf kanallarını iltihaplandıracak streptokok bakterisi izi bile yok.
It is pointless to incite a mutiny, Mr. Christian.
Bir isyan çıkarmak çok anlamsız, Mr. Christian.
Do not let them incite you.
Sizi kışkırtmalarına izin vermeyin.
"it is the government's claim as filed by Indian agent Agard " that these chiefs after being released from prison by a kindly government "did then rouse and incite defiance among the tribe against said order."
Hükümet bu kararı, Kızılderili temsilcisi Adgard'ın hazırladığı dosyada belirtildiğine göre, Kızılderili Şefleri'nin hapisten af ile salındıkları halde küstah davranışları sebebiyle vermiştir.
Incite border warfare, so to speak between the Americans and Canadians.
Amerakalılar ve Kanadalılar arsında rekabet çıkarmak.
You incite him to take precautions and these precautions will destroy him.
Onu önlemler almaya ittiniz ve bu önlemler ona zarar verecekti.
He came in, bold as brass tried to incite my crew to disaffect.
İçeri girdi, mürettebatımı etkilemeye çalıştı.
Religious fanatics who incite murder... for the sake of a God they have never known.
Asla bilmedikleri Tanrı adına insanları cinayete... teşvik eden, senin gibi bağnaz dini fanatikler hariç!
It's against the law to cross a State line with intent to incite a riot.
Eyalet hattını isyana teşvik niyetiyle geçmek yasaya aykırıdır.
Not to incite to riot, just to have the intent to do it.
İsyana teşvik değil, bunun niyetine girmek.
On the charge of infringing paragraph 8... of the law dated June 11, 1969... paragraph also known as the Lumumba amendment : having violated this amendment... against crossing a state line with intent to... or intent to have the intent to... incite a riot... Anne Wiazemsky and Jacky Martin, not guilty.
Lumumba yasa değişikliği olarak da bilinen 11 Temmuz 1969 tarihli kanunun 8. fıkrasının ihlali suçlamasında bu yasayı bir eyalet sınırını isyana teşvik niyetiyle ya da isyana teşvik niyetinin niyetiyle geçerek bu yasayı çiğnediğinden Anne Wiazemsky ve Jacky Martin, suçsuz.
Patrick John Edwards, you are guilty of conspiracy to undermine the national security... and intent to incite to riot
Patrick John Edwards, ülke güvenliğini tehlikeye atacak davranışlarda bulunmak ve isyan çıkarmaya teşvikten suçlu bulunmuş.
It's a bad policy to incite the men.
Bu adamları tahrik etmek için, kötü bir propoganda.
Pardons incite crimes!
Affetmek, suça teşvik eder!
It's not nice to incite!
Tahrik etmek iyi değildir.
Those of the Franciscan club take advantage to incite the workers.
Fransisken klübünden olanlar işçileri kışkırtıyorlar.
It's your job to harass and incite an old man into a heart attack?
İşin, yaşlı bir adamı kışkırtıp kalp krizi geçirtmek mi?
They're afraid your presence might incite further trouble.
Dışarıda bulunmanın soruna yol açabileceğinden korkuyorlar.
It's one thing to incite riots with school assemblies but dumping animals in my classroom...
Toplantı düzenleyip ayaklanmaya neden olmak başka... hayvanları sınıfıma doldurmak başka...
We'll announce destruction... We'll incite riots, start fires...
Yok edeceğiz, sorunlar çıkaracağız, yangınlar çıkaracağız.
It has to incite passion, and it has be electric, and it has to say glamour, and it has to say sexy.
Tutkuyu kiskirtmali, bir elektrik olmali. Cazibeyi anlatmali, seksiyi anlatmali,
DON'T INCITE!
HILLARY! HILLARY!
If thou dost love, my kindness shall incite thee... to bind our loves up in a holy band.
Eğer beni seviyorsan, yumuşak başlı halimi gördüğün zaman aşkımızı, evliliğin kutsal bağıyla pekiştirmek isteyeceksin.
While you have a wonderful imagination, most are stunted and you have no idea what effect they'll have on people or what they might incite them to.
Siz harika fikirler üretirken ve fikirlerinizin insanlar üzerinde ne etki yapacağından ya da neye teşvik edeceğinden en ufak bir fikrinizi bile yok. Tecavüz olabilir mi?
Otherwise, their behavior could incite other women... leading to anarchy of biblical proportions.
Diğer taraftan, davranışları diğer kadınları tahrik edebilir İncil`deki oranları nispetinde anarşinin kılavuzluğunu yapabilirler.
Don't incite me to passion
Oğlum benim gururum.... Ve benim Gururuma dokunamazsınız!
And extreme views incite people to extreme measures.
Aşırı görüşler de insanları aşırılığa zorluyor.
I didn't want to incite his already clearly aggravated imagination, but there is a weird feel to this place.
Hayal gücünü tetiklemek istemem,... ama burada garip bir his var.
Sabotage, assaulting a Federation officer attempting to incite war between the Federation and the Dominion.
Görevi baltalama, bir Federasyon subayına saldırı Federasyon ve Dominion arasında bir savaş çıkarmaya kalkışmak.
You write books to incite people, to rouse them, to make them think!
İnsanları teşvik etmek harekete geçirmek ve düşündürmek için kitap yazıyorsun.
K. wanted to protest, to incite rejoining Klamm, he picked up the remains of his shirt, but he didn't know what to say, too happy to have Frieda next to him, too happy and too anxious
Belki Barnabaslarda değilsindir diye düşünüyor. Ben de durumu tespit etmek için geldim. Zaten komşunun bahçesinden gitmen gereksizdi.
He's gonna reinstate the death penalty, he's gonna slash our budget, he's gonna incite a riot.
Ölüm cezasını geri getirdi, bütçemizi kesti, isyana teşvik etti.
On the contrary, Mr. Paris, the program has the potential to incite animosity among the crew, and must be permanently deleted.
Tam aksine Bay Paris, bu program, mürettebat arasında düşmanlığı tetikleyebilecek bir potansiyele sahip ve hemen silinmesi gerekiyor.
Enough to incite them to the murder of isaac luria.
Onları Isaac Luria'yı öldürmeye teşvik etmek için yeterli.
What would Sunnydale High do without you around to incite mayhem and disorder?
Sen ortalıkta dolaşıp kargaşa, kaos ve düzensizlik yaratmasan Sunnydale Lisesi ne halde olurdu?
You try to reveal what's hidden, to incite people with the facts, but tney'd rather believe some nonsense, refusing to believe what our government is capable of.
Gizli olanı ortaya çıkarmaya çalışıyorsun insanları gerçeklerle kışkırtmaya çalışıyorsun ama onlar hükümetin neler yapabileceğini reddederek çılgınca bir saçmalığa inanmayı tercih ediyorlar.
They incite.... They incite us to act in ways we should not.
Çünkü yapmamız gereken şeyleri yapmaya itebilirler bizi.
But remember... the risk of cheating the plan... of disrespecting the design... could incite a fury to terrorize even the Grim Reaper.
Ama şunu unutma bu dizayna karşı durmak istemen hiç umulmadık bir şekilde o dizaynın acımasız bir şiddetle seni geri bulmasına sebep olur.
I engaged him to show himself, and not to stir and incite.
Kendini göstermesi için işe aldım, ortalığı kışkırtması için değil.
We must be thankful that he will abstain, lest, if the King were banished, he might incite foreign powers to invade France with all the consequences.
Çekimser bile kalırsa şükretmeliyiz. Eğer Kral sürgün edilirse doğabilecek tüm sonuçlarla beraber yabancı güçleri Fransa'yı işgal etmeleri için kışkırtabilir.
Why incite me then?
- Ne diye kışkırtıyorsunuz beni?
While you're doing that, I'll set Paige up, mix a potion or two to incite the infighting, then poof!
Sen bunu yaparken, ben de Paige'i ayarlayacağım, bir kaç iksirle kavgayı kışkırtacağım, sonra puff!
You're here to incite anarchy...
Sen anarşi yaratmak için buradasın...
Did Gnaeus Calpurnius Piso incite his troops to mutiny and rebellion?
Gnaeus Calpurnius Piso, birliklerini isyana ve ayaklanmaya kışkırttı mı?
I don't incite!
Ben yaratmıyorum.