Increase перевод на турецкий
3,620 параллельный перевод
We must, we must, we must increase our bust.
Biz, biz, biz büstümüzü yaptırmalıyız.
Anyway, according to this, local weather girl Mandy Michaels made a connection between elevated levels of styrene and an increase in asthma cases.
Neyse, buna göre, yerel bir hava durumu sunucusu olan Mandy Michaels yükselen stiren seviyesiyle, artan astım hasta sayısı arasında bir bağlantı kurmuş.
So these people that are getting sick in Maple Grove, do you think it could be due to an increase in volcanic activity?
Yani, Maple Grove'da insanların hasta olması sence volkanik hareketliliğin artmasından olabilir mi?
It's the release of underground gasses that can increase combustion and cause a chain reaction.
Yeraltı gazlarının salınması yanmayı artırır ve zincir reaksiyona neden olur.
Increase viscosity 20 %. 20 %.
- Viskoziteyi yüzde 20 artır.
Sparing this galaxy could increase the reach of your own empire.
Bu galaksiyi bağışlamak imparatorluğunuzun sınırlarını genişletir.
The acoustic vibrations of hard rock have been shown to increase the risk of an accident.
Hard rock'ın akustik titreşimlerinin kaza riskini arttırdığı kanıtlanmış.
On exam, he had a symmetrical increase in his reflexes.
- Muayene ederken, reflekslerinde simetrik artış gördüm.
If you'll look here in this footnote, you'll see there is no increase in the yearly profits either.
Buradaki dipnota da bakarsanız eğer, yıllık kârda da artış olmadığını görürsünüz.
You seemed to have had an increase in health club memberships in the first quarter.
Yılın ilk çeyreğinde kulüp üyelerinde bir artış olmuş gibi görünüyor.
I have devised an experiment that I believe will increase your feelings for me in an accelerated time frame.
Hızlandırılmış bir süreçte, bana olan hislerini artıracağını düşündüğüm bir deney tasarladım.
Believe it or not, Amy has embarked on a campaign to increase my feelings for her by making me happy.
İster inan ister inanma Amy kendisi için beslediğim duyguları beni mutlu ederek artırmak amacıyla bir deneye başladı.
You accelerated the flow of your blood. To increase the skills of your body over the limit?
Kan akışını hızlandırarak yeteneklerini vücut sınırlarının üzerine taşıdın demek?
Or the surgery will make her infection worse and increase her risk of D.V.T.
Ya da ameliyat enfeksiyonu kötüleştirir ve derin ven trombozu riskini artırır.
The heat will increase until one man yields... or dies.
Sıcaklık, biri pes edene kadar yükselecek. Yahut ölene kadar...
Over the last month there's been a three-fold increase in the supply and demand of Class A narcotics.
Son 3 aydır, Birinci Sınıf Narkotiklerin eleman isteklerinde artış var.
You feel a slight increase in the resistance?
Direncin arttığını hissedebiliyor musun?
I know these ladies he victimized supposedly increase our suspect pool, but they all have really good alibis.
Adamın kurbanı olan bu kadınlar aniden şüpheli sayımızı arttırmış olabilir ama hepsinin güçlü birer mazereti var.
the amino acids... to increase, which gives rise to a really sweet, woodsy, flavor with just a hint of a kind of spicy charm, which I enjoy.
Tatlı, hafif korumsu bir lezzet katıyor. Çok azıcık da baharat tadı geliyor ağza. Ben severim.
He was sued six times for prolonging the stay of his patients in order to increase his billings.
Hastalarının süresini uzatıp faturalarını kabarttığı için altı kez dava edilmiş. Cömert bir bağış karşılığında.
Suppose I were to increase your loan?
Diyelim ki sana verdiğim krediyi artırdım?
The problems arising from recession increase.
Ekonomik durgunluğun getirdiği problemler artıyor.
... Prompting some to call for citywide increase in police presence.
Polis kuvvetlerinde ciddi bir artış söz konusu.
There is a chance that we could save his leg by bypassing the injury area, but that may increase the risk of his leg becoming infected.
Bacağını kurtarmak için hasarlı bölgeye by-pass yaparak bacağını kurtarma şansımız var, ancak, bu bacağının enfeksiyon kapma riskini artırabilir.
Keeping around employees who don't increase production means less resource dedicated to excellent employees
Etrafımızda yeni proje üretmeyen çalışanlarımızın olması daha yetenekli çalışanlarımızın olma ihtimalini azaltır.
When you become a real employee, it will increase.
Tam zamanlı çalışan olduğunuzda maaşınız da artacak.
In a battle, the moment you underestimate your opponent, you increase your chances of losing tenfold.
Düşmanınızın zayıflığını kollarsanız onun on katı daha zayıf duruma düşersiniz.
We will let him look down on us, then our chances of winning will increase tenfold.
Onların da bizim kadar zayıf görünmesini sağlayalım. O zaman saldırı gücümüz on katı artacaktır.
Yumi, order an increase the steam output in the engine room. We'll depart as soon as Anji boards.
Yumi, makine odasına tam güçe geçmelerini söyle, Anji gelince ayrılacağız.
Increase the number of minefields to 7.
Mayın hatlarının sayısını 7'ye çıkarın.
Increase the number of mine lines to 10.
Mayın hatlarının sayısını 10'a çıkarın.
Under my administration, the private sector will receive incentives to increase hiring.
Benim yönetimimde, özel sektörlere kiralama ücretlerini yükseltmek için teşvikler verilecek.
In order to get this elixir around the body, he develops a seesaw mechanism to increase the circulation.
Bu iksiri tüm vücuda yaymak için dolaşımı hızlandıracak bir tahterevalli mekanizması geliştirir.
The metal shoe eyes increase the surface area of the blood, allowing it to absorb more oxygen.
Metal ayakkabı delikleri kanın yüzey alanını genişleterek daha fazla oksijen emmesine olanak sağlıyordu.
If we can't stop him from talking, we could stage his execution, offer it to the people and increase your popularity ratings.
Eğer konuşmasını durdurursak İdamını izleyebiliriz. Bu durumda halk sizi Tercih etmeyecektir.
We'll increase the pressure every night for one month.
Bir ay boyunca her gece, Gerilimi arttırıacağız.
- It still can increase.
- Daha da yükseltebilirim.
- Then we'll increase the distance.
Biz de mesafemizi koruruz o zaman.
We need to increase our distance.
Arayı açmamız lazım.
Their rivalry would only increase the competition for rare and exotic goods.
Rekabetleri yalnızca nadir ve egzotik ürünler için olan çekişmeyi arttıracaktı.
But there seems to have been a sudden increase in human sacrifice here.
Fakat burada İnsan kurban etme konusunda ani bir artış oldu.
Pro Hong, in my opinion, you need to increase your practice time more than you need an impressive staff.
Hong Pro, bana göre etkili bir sopadan çok, idman saatlerinizi artırmanız gerekli.
By repairing the spinal column while the fetus is gestating, you increase the likelihood of muscle tone developing in the lower extremities.
Rahim içinde belkemiği omurunu düzelttiğiniz zaman belden aşağısındaki kas dokusunun gelişme ihtimali de artar.
You know, if you just, uh, increase the resistance...
- Direnci biraz daha arttırırsan...
We've been ten percent more successful in optimizing campaign page keywords, and that's resulted in a 20 % increase in organic search traffic.
Kampanya sayfasının anahtar kelimelerini optimize ederek yüzde on daha fazla başarı sağladık ve bunun sonucunda da esas arama trafiğinde % 20 bir artış sağlandı.
Here's an interesting fact : In order to increase the number of living sperm, you need to keep your testicles at the proper temperature.
Canlı sperm sayısını artırmak için, testislerini uygun sıcaklıkta tuman lazım.
We need to increase the police presence on the street.
Sokaklardaki polisi çoğaltmalıyız.
It will significantly increase your chances...
Kazanma şansınızı önemli derecede- -
Numbers increase as you go aft.
Geminin kıç tarafına doğru sayılar artar.
I mean, they're rare, only two or three supernovae per galaxy per century, so you really have to scan thousands of galaxies in order to increase your odds of finding a few each year.
Demek istediğim, öyle nadirdirler ki galaksi başına yüzyılda iki yada üç süpernova düşer. Bu yüzden binlerce galaksiyi taramanız gerekir. Her yıl bir kaç tane bulabilme şansınızı arttırabilmek için.
If there are genes that increase longevity out into the hundreds, why didn't natural selection favour those genes in our ancestral past?
Genler yaşam süresini yüzlü yaşlara kadar uzatabiliyorsa doğal seçilim atasal geçmişimizde bu genleri neden tercih etmedi?