Indistinct conversations перевод на турецкий
207 параллельный перевод
[indistinct conversations]
[Belli belirsiz konuşmalar]
[Cheers and applause ] [ indistinct conversations]
[Şerefe ve alkış ] [ Belli belğirsiz konuşmalar]
[indistinct conversations] How well do you have to do before someone's gonna fucking listen up?
Birinin sizi dinlemesi için öncesinde ne kadar iyi olmanız gerekir?
Officers have been out in force again from first light, searching for Leanne and five-year-old Rosie... ( indistinct conversations )
Emniyet güçleri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Leanne'i ve beş yaşındaki Rosie'yi aramaya devam etti.
- * * [Soft Jazz ] - [ Indistinct Conversations]
- [Caz müziği çalar ] - [ Uzaktan konuşmalar]
[Indistinct Conversations]
[Uzaktan konuşmalar]
( indistinct conversations ) is this overflow from mercy west?
Bu kalabalık Mercy West yüzünden mi?
Well, he's right over... ( indistinct conversations ) Where can I find dr. Webber?
Dr. Webber'i nerede bulabilirim?
It's okay to choose. ( indistinct conversations ) ( siren wailing )
Seçim yapmanı anlarım.
Right? ( indistinct conversations ) ( jackson ) can you feel anything?
Değil mi? Birşey hissediyor musun?
( indistinct conversations )
Violet bebekleri sevmez. Bu iyiydi.
( indistinct conversations )
- Violet. - Beni yalnız bırak. Hey, yapma.
( indistinct conversations )
Bekle biraz Frank.
[Indistinct conversations] Times like this... The most important thing is to protect the legacy of the deceased and the reputation of our community.
Bu gibi zamanlarda en önemli şey merhumun mirasını ve toplumumuzun inkarını korumaktır.
Yoo-hoo. [Indistinct conversations, glass chiming]
Huu-hu.
[Indistinct conversations continue] You had to stay here all night or what?
Bütün gece burada kalmak zorundasın yada değil?
Oh, just not with you, I take it. ( Indistinct conversations )
Senin için değil, ben alırım.
Gin with bitters, please. ( Whirring ) ( Indistinct conversations )
Bitters'lı * cin alayım lütfen.
Mm. ( Indistinct conversations )
Mm.
Thanks. ( Indistinct conversations )
Teşekkürler.
( Indistinct conversations ) Kate. Where on Earth have you been?
Kate. nerelerdeydin?
( Indistinct conversations ) Listen up, lord of the ring dings.
Yüzsüzlerin Efendisi.
[Indistinct Conversations]
( Belirsiz Oturumlar )
( indistinct conversations )
( Belirsiz konuşmaları )
Come on! ( Indistinct conversations )
Haydi!
Sacrificed to a new world... ( Mouse clicks ) ( Indistinct conversations ) 60 new cases today, and you are watching a video of the one place we know the terrorist isn't.
Yeni bir dünyaya kurban edilecekler... 60 yeni hasta var ve sende teröristin orada bile olmadığını bildiğimiz bir video izliyorsun.
I'm gonna text her that right now. ( indistinct conversations in distance )
Bunu ona hemen yazacağım.
[Engine stops ] [ indistinct, distant conversations]
[Motor durur ] [ Belli belirsiz uzaktan konuşma]
( Indistinct conversations )
Çünkü fırçalamayla kaçırdığınız küçük kırmızı noktalar varsa incelemek zorundayım. Bende profesyonel görüş yok, Frankie.
( indistinct conversations )
-... ne oldu? - Söyledim ya.
[Indistinct conversations] What do you got, Parker?
Neler var, Parker?
[mid-tempo music playing ] [ indistinct conversations ] [ sighs]
Bu kadar.
[Indistinct conversations] Family emergency.
Ailevi bir durummuş.
[Indistinct conversations] Raffaele :
Bari'den geliyorum.
[Indistinct conversations] That's it. No more.
Bu kadar, daha fazla yok.
[Indistinct conversations continue] You said that already!
Bunu çoktan söyledin!
( Indistinct conversations )
Bosley?
( Indistinct conversations )
Mustafa Gökmen İyi Seyirler : )
( Indistinct conversations ) Berlin, right? "The Village Voice."
Berlin, degil mi? "Koy'un sesi"
( Indistinct conversations and laughter )
Harika bir sarki.
( Indistinct conversations ) ( Amplified voice ) Hello, lesbians.
Merhaba, lezbiyenler.
( laughter, indistinct conversations ) the usual, beautiful boy.
Her zamankinden, şeker çocuk.
( indistinct conversations ) ( lowered voice ) hey. can i talk to you for a sec?
- Bir saniye konuşabilir miyiz?
( indistinct conversations ) ike.
- İke.
( Indistinct conversations ) Hey!
Hey!
( Indistinct conversations ) So he's not gay? No.
- Yani gay değil mi?
( Indistinct conversations ) I think I was too blunt with him.
Sanırım ona karşı fazla patavatsızdım.
[Indistinct conversations]
Kongre Duruşma Salonu 21A 6 Gün Önce
[Indistinct conversations]
İşte burada.
[indistinct conversations] - Victim was a famous author.
- Kurban ünlü bir yazardı.
[indistinct conversations] - When are we getting coffee back?
- Kahvemizi ne zaman geri alacağız?