Infamous перевод на турецкий
778 параллельный перевод
Even when that infamous girl Candy makes a pass on a rich man no matter how lonely or sad she is... she always ties her back hair neatly before she comes onto the man.
O ünlü Candy gerçekten var mı bilmiyorum ama yalnız ve üzgün olsa da saçlarını cesurca bağlayıp yaşamaya devam etti.
Oh, infamous, marvelous city
Adı kötüye çıkmış, güzel şehir
Oh, infamous city of love
Adı çıkmış aşk şehri
To leave him would be infamous and base.
Onu bırakmak ahlaksızlık ve alçaklık olur.
- That infamous Vickers woman.
- Bu kötü şöhretli Vicker kadını.
- Hit you, you infamous creature?
- Sana mı vuracağım, utanmaz yaratık?
The famous and the infamous.
Şöhretlerle ve yıldızı sönmüşlerle.
On this momentous, infamous Sunday... the F.B.I. sprang into action just as swiftly and effectively... as the rest of the nation's armed forces.
Bu önemli ve berbat pazar gününde FBI ülkenin diger silahlì kuvvetleri gibi hemen ve etkili bir biçimde harekete geçti.
after forcing me to yield to him, proudly announced that he was the infamous Tajomaru,
beni kendisine teslim olmaya zorladıktan sonra, gururla kendisinin namlı haydut Tajomaru olduğunu söyledi,
It was an infamous trap for servicemen.
Askerler için rezil bir tuzaktı.
Infamous is a better word.
Terbiyesizlik demek daha iyi.
Kill the infamous child who claims to be the rightful king.
Gerçek kral olduğunu iddia eden iğrenç çocuğu öldürün.
Never, sire, never was there such infamous treason.
Asla, majeste, asla böyle rezil bir vatan hainliği olmadı.
Those infamous stranglers.
Şu rezil mahluklar.
No, Victor. Infamous!
Hayır Victor, olmayacağım!
The infamous Spider's Web Forest.
İğrenç Örümcek Ağı Ormanı.
I think it's absolutely infamous.
Bütün bunlar tam bir rezillik.
That is infamous!
Utanç verici!
For his infamous crimes against all of humanity, the Crown will ask, nay, demand, that Sasha Ismail be made to forfeit his life.
Bütün insanlığa karşı işlediği bu menfur suçlara karşılık, Majestelerinin savcısı Sasha İsmail'in yaşama hakkının elinde alınmasını istiyor, hayır, talep ediyor.
Shut that infamous mouth.
kapa şu iğrenç çeneni.
I feel I have already suffered enough from my infamous ancestor... and so... "And so I am sending you the missing portrait..." "which we found at Stapleton's farm to add to your collection of souvenirs."
Ünlü atam yüzünden yeterince acı çektiğimi düşünüyorum ve ve kayıp olan portreyi sana gönderiyorum onu Stapleton'ın çiftliğinde bulduk ve böylece koleksiyonuna katabilirsin.
The infamous prodigal son.
Kötü şöhretli, züppenin teki.
In the history of our camp, that was the most infamous, the most revolting, the most disgusting display of hooliganism we have ever had.
Bizim kampın tarihinde en rezil en iğrenç, en nefret uyandıcı serseriliği sizler sayesinde izlemiş olduk.
One of the inquisition's most infamous, degrading...
Engizisyonun en kötü şöhretli, en acımasız işkencecilerinden biri...
Well, here they are... all my ancestors, famous and infamous... laid here to...
İşte, buradalar- - Tüm atalarım, ünlü ya da ünsüz..
Infamous!
Rezil herif!
You infamous creature!
Seni kepaze yaratık!
I would like to deny the allegations made by an infamous journalist who's spreading false rumours.
Ben, bu asılsız suçlamaları ve yalan haberleri çıkartan rezil gazeteciyi kınıyorum! Şuna bir bakın!
Meanwhile, in an abandoned subway toolroom deep under Gotham City the secret headquarters of the infamous Molehill Mob.
O sırada Gotham şehrinde... terk edilmiş metrodaki tamirathanede... bilinmedik Molehill Mob'un gizli karargahında.
The infamous old enemies of the crime fighter.
Suç savaşçısının eski düşmanları.
Yes, the infamous State Security.
Evet, şu kötü şöhretli Devlet Güvenlik'ten.
Come and see Captain Fortesque as the infamous Dick Turpin, on his famous pony, Black Bess.
Gelin ve görün Kaptan Fortesque Dick Turpin gibi deliler ile birlikte, atı Kara Bess'i de görün.
This is Boradur, for 200 years the most infamous penal colony on Earth.
Burası Boradur 200 yıldır Dünya üzerindeki en kötü sürgün yeri.
Peronism came to put an end to the remains of an infamous decade.
Peronizm kötü şöhretli bir çağa son vermek üzere iş başına geldi.
The garrison here is infamous.
Kentimizdeki garnizonun ünü pek de iyi sayılmazdı.
The party chairman of a small Iron Curtain country recently demoted this man, the infamous Stefan Prohosh from his post as head of Internal Security and relegated him to the unimportant position of Director of the People's Art Museum.
Küçük bir Demir Perde ülkesinin parti başkanı olan kötü şöretli Stefan Prohosh, İç Güvenlik başkanlığından alınarak daha önemsiz bir görev olan Halk Sanatları Müzesi müdürlüğüne geçen günlerde atandı.
The infamous White Faced General
Onun Gerçek kimliği Beyaz Yüzlü ŞEftir!
The infamous Black and White Dogs
Bunlar şu adıçıkmış Siyah ve Beyaz köpekler değil mi?
I said that you two... are the infamous Black and White Dogs
size dedim ki... Siyah ve Beyaz köpek!
And you're the infamous...
Ayrıca geçmişini de öğrendim...
So the town of Dolores that morning in May was in for an infamous day
O mayıs sabahı Dolores kasabası rezil bir güne başlıyordu
They were infamous for their sordid dealings.
Kendi kirli ilişkileri yüzünden adları kötüye çıkmıştı.
ln all my 50 years of public service I have never seen a document so crowded with infamous falsehoods and distortions on a scale so huge that I never imagined until today that any government on this planet was capable of uttering them.
50 yıllık kamu hizmeti görevim boyunca bu kadar büyük çapta ayıp, yalan ve saptırmalarla dolu bir belge görmemiştim ve bugüne kadar bu gezegende herhangi bir hükumetin bunları ifade edebileceğini düşünmemiştim.
- Infamous!
- Çok ayıp!
Currently, banks, trains, and organised the infamous McCandles Raid.
Bankalar, trenler ve muhteşem McCradle Yağmasının sorumlusu.
Another infamous part of the history of the United States.
Birleşik Devletler tarihinde rezil bir sayfa daha.
To cause harm to workers and to the unions, through an infamous campaign against foreigners.
Amacınız göçmenlere karşı yürütülen pis kampanyayı kullanarak işçileri ve sendikaları zayıflatmak.
The monstrous giant of infamous repute!
Kötü şöhretli korkunç dev.
Listen here, I have the infamous assassin, Shino protecting me.
Bana bak, yanımda beni koruyan kötü şöhretiyle meşhur suikastçi Shino var.
This, the infamous penal system in French Guiana did not survive him.
Fransız Guyanası'nın bu berbat ceza sistemi onu kurtaramadı.
Well it's a disgrace, it's a shame... it's absurd, ridiculous and its just plain silly and there's nothing else... to add unless it's to say that your stable is infamous, oh Caesar! But you really do have to face the facts oh Queen, that Egypt is decadent.
Ama Kraliçe, yüzleşmek zorunda olduğunuz gerçek, Mısır'ın itibarını yitirmekte olduğudur.