Inject перевод на турецкий
897 параллельный перевод
We will inject him with a little...
Ona biraz şey enjekte edelim...
I should have you placed on an operating table, inject a needle into your veins and slowly draw off your life's blood.
Seni bir ameliyat masasına koymalı damarlarına bir iğne geçirip yavaşça kanının akmasını sağlamalıyım.
How long do you have to inject this medicine?
Bu ilacı daha ne kadar kullanmanız gerekiyor?
I inject it for three months and rest for a month.
Üç ay boyunca kullanıyorum ve bir ay dinlenmeye geçiyorum.
When did Jacobs inject himself, sir?
Jacobs ne zaman kendisine enjekte etti, efendim?
And we fill that up with formaldehyde and inject that in his veins and wherever else he needs it and that preserves him, you see?
Ve biz onu formeldehit ile doldurur damarlarına ve başka nereye gerekirse enjekte ederiz ve bu onu korur, anlıyor musun?
Oh, and when they inject that blue ink your urine turns blue too.
O mavi sıvıyı enjekte ettikten sonra çişiniz de mavileşiyor.
Fortunately, we had already planned to inject something at this time that may save my life, a more inviting target.
İyi ki, daha önce çekici bir hedef olarak hayatımı bu sefer kurtaracak bir şey enjekte etmeyi planlamışız.
- Don't inject him.
- Ona iğne vurma.
Delusions, mr. Wordsworth, delusions that you inject into your veins with printer's ink ;
Bunlar hayal, Bay Woodsworth, hayal.
I must inject one sad note into these proceedings.
Bu faaliyetlerle beraber bu binanın köşe taşlarından olan bir meslektaşımız,
We are going to inject a solution which I have named KR6.
Kendisine KR6 adını verdiğim bir solüsyon enjekte edeceğiz.
So we'll put a surgical team and crew into a submarine, reduce it way down in size and inject it into an artery.
Onun için bir denizaltıya ameliyat ekibi ve mürettebat yerleştireceğiz onu küçültüp bir atardamardan içeri enjekte edeceğiz.
Inject.
Enjekte edin.
Inject him.
İlaç verin.
How to inject the serum subcutaneously and all that.
Serumu deri altına doğru bir biçimde enjekte etmek ve bunun gibi şeylerle ilgili.
And inject him with it.
İğneyi ona yap.
You two will seize him and you will inject him with sodium pentathol.
Siz ikiniz onu kaçırıp sodyum pentatol iğnesi vuracaksınız.
The more people we inject... the more serum we'll get.
Ne kadar çok kişiye enjekte edersek o kadar çok serumumuz olacak.
You have to pump to inject the shell in the chamber
Mermiyi tüfeğin haznesine vermek için pompalamalısınız
Inject once...
Bir iğne.
I'll notify the vet to inject him.
Veterinere haber vereceğim.
It's difficult to inject 10 to 15,000 wild rabbits.
Bunu, 10 ila 15.000 tavşana enjekte etmek zor.
We hope to inject 50 or so rabbits.
50 tavşana enjekte ettik.
Make sure you don't inject too much.
Çok fazla enkekte etmediğinden emin ol.
Did you ever inject her drugs in the past?
Daha önce uyuşturucu vermiş miydin?
Inject her with this from now on.
Artık bu ilaçtan enjeksiyon yapılacak.
A fly can inject their eggs here.
Bir sinek oraya yumurtalarını bırakmış olabilir.
First I'll inject some succinylcholine.
İlk önce biraz sakinilkolin enjekte edeceğim.
What we need is something that people can self-inject if they get stung by an African bee.
İhtiyacımız olan şey, Afrika arısı tarafından sokulduklarında insanların kendilerine yapabilecekleri bir iğne.
First, I'm going to inject myself with the same input of venom I'd receive from the stings of six bees.
Önce, altı arının iğnesinin zehrini kendime enjekte edeceğim.
We take them to the carriages, inject them, they die and are burnt.
Onları vagonlara götürdük, onlara iğne yaptık, öldüler ve yakıldılar.
Vicky's done everything but inject me with chicken soup.
Vicky kanıma tavuk çorbası şırınga etmenin dışında her şeyi yaptı.
In order to inject this properly, I have to expose my gluteus maximus.
Bu iğnenin düzgün yapılması için, kaba etlerimi sergilemem gerekecek.
Yes... Who will inject her?
evet... kim iğnesini yapacak?
I can't inject you with window cleaner.
Cam temizleyiciyi zerk edemem.
- Yes. Inject that.
- Şuna iğne yap.
No, no, your to capture Whistler and inject him with the serum antidote.
Hayır, hayır. Whistler'ı yakalayıp anti-serumu enjekte edeceksin.
Must you inject sex into even the simplest of conversations?
En basit sohbetimize bile seksi katmak zorunda mısın?
Now inject our milk-and-oven-cleaner mixture - into the acid.
Şimdi süt ve fırın temizleyicimizi asitin içine enjekte edelim.
I must get... Inject the Asian Hawk to make him loyal to us.
Alan'la gidip... itaatini göstermek için Asya Şahinine iğne yap.
Inject the Asian Hawk to make him loyal to us.
itaatimi göstermek için Asya Şahinine iğne yapacağım
The easiest and surest way is to inject a confession drug.
En kolay ve garantili yol konuşturucu iğne yapmak.
Then inject him into Putter.
Sonra onu Putter'a enjekte edeceğiz.
Ready to inject subject.
Onu enjekte etmeye hazırım.
Inject reactants.
Reaktantları enjekte edin.
Inject norep.
Norep enjekte edin.
Of course, if you inject too much, you blow up.
Tabii ki, fazla olursa, havaya uçarsın.
That's why we inject directly into the heart.
Bu yüzden direkt olarak kalbe enjekte edeceğiz.
I'm going to inject you.
Size iğne yapacağım.
What did they inject into us this morning?
Bize bu sabah ne enjekte ettiler?