Institutional перевод на турецкий
124 параллельный перевод
It's to win the - the Institutional Championship three times.
Tek arzum Kurumsal Şampiyonluğu kazanmak.
I've never been guilty of any institutional infraction, have I?
Hapishane kanunlarını hiç çiğnemedim değil mi?
Well, Frank, I'm sure you can see that we're trying for an institutional approach here to underplay the idea that we're selling weapons of death even though that is the business we're in.
Frank, eminim anlıyorsundur, burada kurumsal bir yaklaşım deniyoruz. Ölümcül silahlar sattığımız fikrini belli etmemeye çalışıyoruz gerçi bu işin içindeyiz.
Take that institutional stuff and put it where the sun never shines.
O kurumsal saçmalıkları alıp münasip bir yere sokun.
It's basically an institutional analysis of the major media, what we call a propaganda model.
Yunanistan, Atina standartlarına gore oldukça özgür bir toplumdu mesela.
And by context, I mean the institutional memory that is critical to understand why and how, and that's those who are analysts, and do commentary, and those who can explain.
Yıl boyunca yaptığım yüzlerce konuşma, yazdığım mektuplar, yayımlanan kitaplar,... entellektüeller ya da politikacılar için değil ki, hepsi benim sade halk dediğim kesim için.
That's an institutional analysis. That has nothing to do with conspiracies. And that's precisely the sense in which we're talking about the media.
Böylesi bir formülle anlatılmak istenen demokrasinin bilgiye, fikir ve görüşlere serbest erişimi gerektirmesidir.
The phrase "conspiracy theory" is one that's constantly brought up. And I think its effect, simply, is to discourage institutional analysis. You think there's a connection about what the government wants us to know and what the media tell us?
Aynı kavramlar sadece medya için değil, aynı zamanda eğitim kurumları ve genel olarak entellektüel basın için de geçerlidir.
I'm an institutional man now.
Ben kurumsallaşmış bir adamım.
I don't know. I don't know if I could live with this one. lt's- - l like it, but the green is sort of institutional.
Bilemiyorum, bununla birlikte yaşayabilirmiyim. Beğendim, ama yeşil sanki biraz kurumsal.
Too institutional.
Çok resmi.
- It's the cosy institutional thing.
- Sadece biraz sıcaklık eksikliği var.
In an institutional setting, Mr Martin might avail himself of therapeutic services.
Kurumsal bir ortamda bay Martin, terapi hizmetleriyle kârlı çıkabilir.
It's important that the emphasis be placed on the institutional response to the crisis as opposed to any individual efforts.
Vurguyu özellikle bu krize bir tesis olarak nasıl tepki verdiğimize koy kişisel çabalar yerine.
Mr. Jackson, I will ask you questions based upon your pre-parole summary and your institutional profile.
Bay Jackson, size, kurumsal profiliniz ve daha evvelki şartlı tahliye görüşmenize dayanan bazı sorular soracağım.
Institutional Revolutionary Party
Kurumsal Devrimci Parti
Kind of institutional, yet post-Victorian.
Kurumsal, ama Viktorya sonrası.
So for God's sake, please watch what you say to your institutional customers. We still have almost a full day of trading before zero hour, and I don't want any trouble.
Hisseleri satmak için tam bir günümüz var.
THe fact that at Malpaso Eastwood can use the same actors allows Him as an artist to develop within a company a kind of institutional memory or association of roles.
Eastwood'un Malpaso'da... aynı oyuncularla çalışabiliyor olması... şirketin içinde bir tür kurumsal hafıza... ve roller arasında bir bütünlük yaratmasına olanak sağladı.
Unlike your institutional upbringing, my parents were compassionate, moral, emotional.
Kurumsal yetişmenden farklı olarak, ebeveynlerim müşfik, ahlaklı ve duygusaldı.
However, due to legal problems with ATT and fragmentation of the source code, hackers and other non-institutional users were slow to adopt it
Yine de, ATT ile olan yasal problemler ve kaynak kodlarının eksik olmasından dolayı hackerlar ve freelance kullanıcılar benimsemekte biraz zorlandılar.
And she's had a history of violation of institutional policy.
Ve aklandı. O zamandan bu yana kurumun kuralların ihlal etti.
We seem to have an institutional unemployment rate.
Neredeyse gelenekselleşmiş bir işsizlik oranı vardı.
Institutional medicine interests me...
Evet. Ben kurumsal tıpla ilgileniyorum.
"Institutional medicine".
Kurumsal tıp.
In their institutional role they're monsters because the institution is monstrous.
Ama kurumsal rollerinde canavardırlar çünkü kurum canavarcadır.
We'd like to trim that to a year... and have your assurances of institutional support... for work release and early parole.
Bunu bir yıla düşürmek ve ayrıca buradaki işlerden azat edilemesini ve erken tahliye için garanti istiyoruz.
they've been busy in terms of expanding their institutional capability to produce additional weapons at additional rates ;
Ek oranlarda ek silahları üretmek için kurumsal iktidarı büyütmekle meşguller.
But I wanna introduce you to the man himself, the man who quantifies and epitomizes the institutional possibilities of black hair.
Ama size esas oğlanı tanıtmak istiyorum siyah saçın kurumsal olanaklarını değerlendirip özetleyecek asıl adamı.
Lack of education, environment, um, institutional racism. Mm-hmm. All right, I got another one for you.
Eğitim eksikliği, çevresel, kurumsal ırkçılık.
"It helps me fulfil the potential within myself which is not always realised by institutional living."
Bu konu bakımevindeki yaşam yüzünden her zaman farkında olmadığım kendi içimdeki potansiyeli gerçekleştirmeme yardım eder.
I'm an institutional man now.
Ben artık ilkel bir adamım.
I will tell the city nothing of your institutional murder.
Buna karşılık, şehirdekilere kurumsal cinayetlerinizden bahsetmeyeceğim.
I am philosophically opposed to institutional secrecy in all its forms.
Prensip olarak her türlü kurumsal gizliliğe karşıyım.
Let's take that generation gap, and all that institutional crap, open it up, and rip out your grandma's heart.
Bütün şu kuşak çatışmalarını ve geleneksel saçmalıkları alıp bir kenara atalım. Anlıyor musun?
It's something that the institutional Church leaders began to think about and tried to impose at least from the fourth century.
Kurumsal Kilise liderleri bunu dördüncü yüzyıldan itibaren düşünmeye ve uygulamaya başladılar.
And instead of... embracing them, reaching out to them, the institutional church not only rejected them, but they revictimized them. They abused them by pointing them out to be... making them out to be an enemy of the Church.
Kurumsal kilise onları kucaklamak ve yardım eli uzatmak yerine bu insanları reddetmekle de kalmayıp kilisenin düşmanı ilan ederek yeniden kurban yaptılar onları taciz ettiler.
What do you say to the victim's mother's claim that her son wasn't a terrorist, but was a victim of institutional racism by the police?
Şüphelinin annesinin oğlu için terörist olduğundan değil, müslüman olduğu için öldürüldüğünü söylemesine ne diyorsunuz?
Oh, come on. She took that football team to court for institutional sexism, won massive damages, and now she's Head CEO at BHDR Industries.
Şu futbol takımını toplu seks nedeniyle mahkemeye verip kazanan kadın var ya artık BHDR Industries'in CEO'su olmuş.
Christianity has been served the "institutional religion"
Uzunca bir zamandır Hıristiyanlık, batının birçok yerinde
Institutional size currency rarely exchanges exactly, and what I've developed is a means of removing the surplus foreign currency in cash.
Kurumsal döviz kurlarına göre nadiren birebir değişim olur. Benim yaptığım ise yabancı dövizden kalan artıkları nakit olarak götürmek.
I read about the system used to differentiate between institutional targets - you know, like banks and stuff - and civilian targets - like a...
... bankalar gibi kurumsal hedeflerle sivil hedefleri birbirinden ayırmak için kullanılıyor. Şey gibi...
So, we got rogue individual or complete institutional failure?
Kısacası bireysel olarak mı yoksa kurumca mı batacağız?
Institutional changes here in town that will put Eureka on a secure financial footing.
Kurumsal değişiklikler, Eureka'yı finansal olarak sağlam bir temele oturtacak.
patient confidentiality versus the institutional need to know.
Hasta mahremiyeti ve okul idaresi karşı karşıya.
At the heart of this institutional self-preservation lies the monetary system.
Tüm bu kurumsal kendini koruma eğilimini temelinde parasal sistem yatar.
- I don't know, it looks big and institutional.
- Bilmiyorum, büyük ve kurum gibi işte.
Saint Victor's Hospital and Cooperative Institutional Health Partners from any liability related to your anesthetic-induced cessation of heart function.
Saint Victor Hastanesi ve Kurumsal Sağlık Ortakları'nı anesteziye bağlı kalp durmasına dair her türlü sorumluluktan muaf tutuyor.
Yeah, they run a tight ship over there at Cooperative Institutional Health Bastards.
Evet, oldukça sıkı kuralları var. Kooperatif Kurumsal Sağlık Hıyarları.
Of the institutional press In a free country.
Özgür bir ülkedeki basın özgürlüğünün ölmesini kastediyorum.
An institutional structure was around, a method of fighting, of organising, of doing things which had some hope.
İki reklam arasında 600 kelimeyi söylemek durumundasınız.