Integrated перевод на турецкий
343 параллельный перевод
{ Woman ( BG ) } Starting all integrated operating systems.
Tüm işlemciler çalışmaya başlıyor.
Then a moment later integrated again into the shape of an ashtray.
Bir dakika sonra yeniden küllük şeklinde bir araya geldiler.
- Have they integrated yet?
- Geri adım attılar mı?
Something is touching the TTO integrated logic modules.
TTO donanımlı mantık modüllerine bir şey değiyor.
They're integrated with these strobes to bring two altered states into synchronization.
Bu flaşla entegre halinde ve iki değişen durumu senkronize ediyor.
This in an integrated system.
Bu entegre bir sistem.
It was perfectly integrated and it had a... a marvellous kind of negative capability.
Tamamen birbiri içinde kaynaşmış ve negatif bir değeri var.
It's called by the harmless name of "National Integrated Data Base".
Bu çalışmaya verilen masum isim "Ulusal Bütünleşik Veritabanı".
I'm trying to make this National Integrated Data Base a bit less of a Big Brother.
Ulusal Bütünleşik Veritabanı'nı, Big Brother görünümünden uzaklaştırmak istiyorum.
Voyager's brains are three integrated computers set amidships.
Voyager'ın 3 bilgisayarı geminin merkezine yerleştirilmiş.
They don't even want to be integrated into American life.
Amerikan hayatına adapte olmak bile istemiyorlar.
As you can see, the young ladies have integrated very well.
Gördüğünüz gibi efendim bayanlar çok iyi... uyum sağladılar bize ve karakolumuza.
But due to organic contamination of my integrated micronetic navigational circuit- -
Fakat mikronetik yön bulma devrelerimde organik kirlenme yüzünden bazı...
The history books of the future will perhaps place the battle of integrated circuits at the same level as Salamis and Agincourt, but willing to honor the unfortunate adversary by leaving other fields to him :
Gelecegin tarih kitaplari, belki de, entegre devreler muharebesini Salamis ve Agincourt ile ayni düzeye yerlestirecek ama talihsiz rakibi sereflendirebilmek için diger alanlari ona birakacaklar :
Progressive country, integrated mugging.
Şahane bir ülke, soygunları bile ileri seviyede.
This is a sonic-integrated digital reader for the phone.
Bu telefon için, sonik integralli dijital okuyucu.
Simple $ 200-million-a year, vertically-integrated monopoly.
Sadece bir yılda $ 200 milyon dolar Kaldırıyorlar Bu İşten.
A silicon integrated circuit :
Silikon entegre bir devre :
will be solved by the army, superior orders, and blind obedience, but the solution is integrated deeply within the people.
ordu tarafından halledilecek, üstünlük taslayan emirler ve kör itaatle, ancak bu çözüm, insanları derinden etkilemiştir.
Because your delivery was fully integrated...'cause you weren't thinking about it'cause you were pissed off at me.
Çünkü sen olaya tamamen entegre olmuştun. Çünkü bu işi düşünmüyordun. Kesin olarak bana günümü göstermek istiyordun.
See, Mike, it's white folks like you that ruin a nice integrated neighbourhood.
Gördün mü Mike, senin gibi beyaz insanlar, entegre olmuş, güzel ortamı bozuyorlar.
She was the young black coed that integrated the University of Alabama.
Alabama Üniversitesiyle bütünleşmiş, genç, siyah bir öğrenciydi.
This modification will be integrated in the next-class starship.
Bu geliştirme, bir sonraki sınıf yıldızgemisine yerleştirilecek.
Look how far the Caucasians'eyes are from the integrated circuitry.
Beyazların gözlerinin devrelere ne kadar uzak olduğuna bakın.
It was more about my growing up and becoming a fully-integrated human being... and working out my relationship with my father.
Daha çok benim büyümem ve tümüyle bütünleşmiş bir insan haline gelmem ve babamla ilişkimi yoluna koymam ile ilgiliydi.
No, Doctor. They are fully integrated components.
Hayır Doktor, tamamen tümleşik bileşenlerden.
Well there are lots of differences between computers and brains, lots of things won't help us, it's no good looking at, for example, the improvement from valves to transistors to integrated circuits, because brains don't work like that anyway.
Bilgisayarlar ile beyin arasında oldukça fark var bir açıdan bakmamız yararsız, örneğin valflardan, transistörlere ve dahili çiplere olan gelişim gibi çünkü beyinler bu şekilde çalışmıyor.
The only thing I like integrated is my coffee.
Kavuşmayı sevdiğim tek şey var kahvem.
For the most part, we are fully integrated, not just among ourselves but with our environment.
Çoğu yerde tam olarak bütünleştik, sadece birbirimizle değil, çevremizle de.
We are integrated and refined to such a degree any fundamental change would lead to chaos.
Öyle bir seviyede birleştik ve arındık ki, en ufak inançsal değişim kaosa yol açacaktır.
The society is genetically integrated.
Topluluk genetik olarak birleştirilmiş.
If we use phase buffers, we may be able to devise a mechanism that can be integrated into the present system.
Faz arabelleklerini kullanırsak şu anki sistemle çalışırken bütünleştirilebilen bir mekanizma geliştirebiliriz.
According to our scans, an estimated 5,000 photons, integrated phaser banks.
Tarayıcılara göre, yaklaşık 5.000 foton dahili fazer kümeleri.
Computer, is the subspace device integrated into the isolinear coprocessor?
Bilgisayar, altuzay cihazı eşdoğrusal yardımcı işlemciye bağlandı mı?
What if it's fully integrated itself into our computer?
Ya bilgisayarımızla kendini tamamen bütünleştirdiyse.
In each of the instances we contacted a temporal fragment, we were integrated into its time.
Zamansal parçalanmaya temas ettiğimiz her üç örnekte de parçalanmaların zamanıyla da bütünleştik.
Federal troops, enforcing a court order, integrated the University of Alabama today.
Mahkeme emrini uygulayan federal birlikler bugün Alabama Üniversitesinde bütünleşmeyi sağladı.
Now, remember, the Hollywood of the classical era- - the'30sand'40s... was based on a powerful, vertically integrated industry.
Hollywood'un klasik dönemini hatırlayın. 30'lu ve 40'lı yılları. Güçlü ve büyümeye endeksli bir endüstriydi.
It's integrated into our ship's systems.
Gemimizin sistemleri olmadan çalışması imkansız.
That's what we call people who haven't integrated well into the Sanctuary.
Sığınağa doğru düzgün adapte olamayanlara verdiğimiz ad.
My program is fully integrated into the Sick Bay system.
Programım tamamen revir ile bütünleşik.
Oh, man they integrated me lock, stock and barrel.
Vay be beni tamamen kendi aralarına kattılar.
This country may be legally integrated, but emotionally we will always be segregated.
Bu ülke yasal olarak bütünleşmiş olabilir ama duygusal olarak her zaman ayrı olacağız biz.
Carl Lee's acquittal for killing 2 white men would do more for black people than any event since we integrated the schools.
Carl Lee'nin iki beyaz adamı öldürme suçundan beraat etmesi... siyahlar için... okulların birleştirilmesinden sonraki en büyük olay olacak.
I integrated the time - shifting controls so they can be adjusted from here.
Zaman değiştirme kumandalarını buraya aktardım.
Conscious sex, physically and emotionally integrated... is one way to heal a human being.
Esrime hali bilinçaltını iyileştirir. Bir kadın da bir erkeği iyileştirebilir.
beautiful. A fully integrated educational institution, which of course meant 6,000 black guys and me.
Tamamen entegre olmuş bir eğitim kurumu, elbette bu da 6,000 siyah ve ben demek oluyor.
Integrated into the walls.
Duvarlara monte edilmişler.
Rohm wanted his Storm Troopers integrated into the regular German army.
Röhm, Fırtına Birlikleri'nin düzenli Alman ordusuna katılmalarını istiyordu.
Essentially, it's a psychological splitting mechanism causing a segregation of normal integrated patterns of perception.
Bu esasen, algının normal tümleşik şablonunda bir ayrıma neden olan psikolojik parçalama mekanizmasıdır.
Furthermore, they're integrated with, and sometimes owned by, even larger corporations, conglomerates, so, for example, by Westinghouse, GE and so on.
Vietnam da hiç insan hakları ihlali olmadığını söylüyor, Kamboçya'da da.