Intensive перевод на турецкий
731 параллельный перевод
Intensive Care Is For Family Members,
- Yoğun bakıma aile üyeleri girebilir.
Subject of one of the most intensive searches in California history... the bandit killer and his companion, Marie... are believed to be headed toward Los Angeles.
California tarihinin en büyük suçlularından bir olan... katil haydudun, yanında Marie adlı bir kadınla birlikte... Los Angeles'a doğru kaçtığı düşünülüyor.
Even now, after twenty-five years of intensive research, we feel there is a great deal still to be done.
Şu anda bile, 25 yıl süren yoğun araştırmalardan sonra, hala yapılacak çok şeyin olduğunu hissediyoruz.
Meanwhile, after six months of intensive training... Dietrich had completed his course at the Pension Klopstock... and was ready for assignment.
Bu arada, Dietrich Pension Klopstock'daki altì aylìk yogun egitimini tamamlamìştì ve göreve hazìrdì.
Then began a series of intensive tests.
Derken bir seri kati kontrol başladı.
There won't be any operations, shooting, intensive life.
Her hangi bir hareket olmayacak, ateş etmek, yoğun bir hayat!
After intensive research, the medical corps of the United States Army is passing along to its allies
Yoğun bir araştırmadan sonra, Birlerşik Devletler Ordusu tıp bölümü müttefiklerine bir bilgiyi iletiyor.
" In 1906, underwent intensive treatment and was apparently cured.
" 1906 yılında yoğun bir tedavi görerek eski sağlığına kavuştu.
Under the most intensive questioning not one of these people knew.
En ağır sorgulamaları uyguladık, bu insanların hiçbiri bunu bilmiyordu.
These men are, by definition, incapable of any discipline or authority... much less intensive training.
Bunları, bırakın yoğun eğitimi, disipline sokması bile zor.
My men have crammed six months of intensive training into as many weeks.
Adamlarım 6 aylık eğitimi 6 haftada tamamladılar.
She'll need intensive treatment over a long period.
Uzun süreli, ciddi bir tedaviye ihtiyacı var.
In this very moment we can see as an intensive green light is blazing up...
# Tam bu anda, yoğun bir yeşil ışığın parladığını görüyoruz... Boka'ya ver!
He was in Intensive Care, but there's no record of his whereabouts in the hospital.
Yoğun bakımdaydı, ama hastanede nerede olduğu hakkında hiçkayıt yok.
Ladies and gentlemen, after 5 years of intensive police work we've now come across a significant clue.
Scotland Yard 5 yıllık yoğun bir araştırmadan sonra... Glasgow tren soygunu ile ilgili... çok önemli bir kanıt elde etti...
We'll put her in intensive care.
Onu yoğun bakıma alacağız.
Within an hour, the patient became unresponsive and diaphoretic... and was raced up to Intensive Care, with an irregular pulse of 150... blood pressure 90 over 60, respiration rapid and shallow.
Bir saat sonra hastada yoğun ishal vakıasına rastlandı. Derhal yoğun bakıma kaldırılan hastanın nabzı 150'ye çıkmış tansiyonu 9.6'ya kadar düşmüş, nefes alış verişleri ise gitgide ağırlaşmaya başlamıştı.
The resident on duty in Intensive Care compounded the blunder... by treating the old man for pulmonary edema.
Nöbetteki stajyer doktor, yaşlı adama pulmonari edema teşhisi sonucu tedavi etmeye çalışarak bir başka yanlışlığa daha neden olmuştu.
Well, this is your wife's file, Mr Kennicut, and the fact sheet shows five weeks of intensive surveillance.
Pekala, bu eşinizin dosyası, Mr Kennicut, ve beş haftalık yakın takibin sonuçlarını gösteren rapor.
A small group of apes, scheduled for intensive reconditioning, have escaped from Ape Management.
Yoğunluklu şartlandırmaya programlanmış küçük bir maymun gurubu Maymun İdaresi'nden kaçmıştır.
- Intensive care, but she'll pull through.
- Yoğun bakımda, ama kurtulacaktır.
He's in Intensive Care.
Yoğun bakımda.
( narrator ) By the spring of 1944, the landing craft were built and ready for intensive, constantly rehearsed, invasion training in tough battle conditions.
1944 ilkbaharında, çıkarma gemileri inşa edildi ve yoğun, sürekli ve çetin savaş şartlarını aratmayan tatbikatlar için hazır hâle getirildi.
This unification is at the same time an extensive and intensive... process of banalization.
Bu birlesmislik ayni zamanda genis çapli ve yogun bir bayagilasma sürecidir.
You are all more or less aware of our intensive researches into the subject.
Bu konudaki yoğun araştırmalardan hepinizin az çok haberi vardır.
Intensive Care. stand by.
Yoğun Bakım. Beklemede kalın.
As soon as you've finished, have her sent up to Intensive Care.
İşiniz biter bitmez onu Yoğun Bakım'a gönderin.
The police have us under intensive surveillance.
Polis bizi yakın takipte tutuyor.
I think the investigation that has just concluded itself has probably been one of the most intensive that the Department of Justice and the FBI has ever been involved in.
Bence bu soruşturma, Adalet Bakanlığı ve FBI'ın... Bugüne kadar yürüttüğü en kapsamlı soruşturmadır.
Code Blue, Intensive Care.
Mavi Kod, Yoğun Bakım.
This is an intensive care unit.
Burası yoğun bakım ünitesi.
Your, uh, daughter started to respond after you left yesterday... and so we've moved her out of the intensive care unit.
Dün siz gittikten sonra kızınız reaksiyon vermeye başladı. O yüzden onu yoğun bakımdan çıkardık.
Intensive care ward. My God!
Tanrım!
Yes, can you believe it. It's in the intensive care department.
Evet inan bana var.Hemde en yoğun departmanızda.
I see no reason not to transfer her to the intensive care unit.
Yoğun bakım ünitesine alınmaması için bir neden görmüyorum.
Excuse me, I have to go to intensive care now.
Affedersiniz, yoğun bakıma gitmeliyim.
HOWEVER, THE PRESIDENT, LEAVING NO STONE UNTURNED, HAS CALLED UPON OUR MOST NOTED CONGRESSIONAL LEADERS IN THIS FIELD TO BEGIN A THOROUGH, INTENSIVE, PAINSTAKING,
Bu konudaki en değerli uzmanlarımız kapsamlı bir... araştırmaya başlamış bulunmaktalar.
Well, he's out of intensive care, back in a private room.
Yoğun bakımdan çıktı, özel odaya döndü.
You know she's still undergoing intensive therapy.
- Yoğun bir tedavi gördüğünü biliyorsun.
Intensive Care.
Yoğun bakımda.
- He's in intensive care.
Yoğun bakımda. Durumu nasıl?
At Bunker Hill our goal is not only to educate the boy, it is to develop the man, to plumb potential, to nurture it in an atmosphere of strict discipline and intensive training.
Bunker Hill'de, hedefimiz çocuğu sadece eğitmek değildir... adamı geliştirmek, potansiyelini ölçmek, katı bir disiplin ve yoğun bir eğitim atmosferi içinde geliştirmektir.
He's in intensive care.
- Hayır. Yoğun bakımda.
Clean-up crew, you are needed in Intensive Care.
Temizlik ekibi, yoğun bakımdan bekleniyorsunuz.
Marshall is listed as critical and under intensive care.
Marshall tehlikeli bir akıl hastası olarak damgalanır.
If they are moving Bobby to intensive care, does that mean he's conscious, michael?
Eğer Bobby'yi yoğun bakıma naklediyorlarsa, bu bilincinin yerine geldiği anlamına mı geliyor Michael?
She's in intensive Care.
Yoğun Bakımda.
Where's Intensive Care?
Yoğun Bakım ne tarafta?
They're all in need of intensive psychiatric care.
Yoğun bir psikiyatrik tedavi alıyor.
It was only 26 hours ago in the building you see behind me... that a bizarre, apparently motiveless shooting occurred... which has triggered off an intensive manhunt by Metro Police.
Arkamdaki binada 26 saat önce yoğun bir insan avını tetikleyen garip bir kurşunlanma yaşandı.
He's in Intensive Care.
Yoğun bakımda