Intrigued перевод на турецкий
735 параллельный перевод
I find myself strangely intrigued by their existence.
Varlıkları garip bir şekilde çok ilgimi çekti.
He told me he was intrigued by The Blessed.
Bana Kutsalların onu kandırdığını söyledi.
Intrigued by the strange indulgence of the judge Pradier regarding the two vagabonds,
Tuhaf hakim Pradier'in bu iki serseriye gösterdiği hoşgörüden şüphelenen Fandor tetikte bekliyordu.
Of course, I wouldn't have ordinarily add one like this to my collection but the tune intrigued me.
Kuşkusuz, genelde böyle bir şeyi koleksiyonuma katmam, fakat ezgisi beni cezbetti.
Not as risky as those curious operations of yours, that so intrigued the European police.
Senin şu Avrupalı polislerin ilgisi çeken,.. ... merak uyandıran ameliyatların kadar riskli değil.
I get quite intrigued when people don't answer questions and quite curious.
İnsanlar benim sorularımı cevaplamadığında biraz meraklanırım.
I must confess to feeling quite intrigued as to their decision.
Verecekleri karar konusunda kafamın karmakarışık olduğunu itiraf etmeliyim.
I think I can assume, Dr. Meacham, that you're sufficiently intrigued to come to an immediate decision.
Sanıyorum, ani bir karar vermek üzeresiniz Dr. Meacham.
I'm intrigued.
Merak ettim.
I find myself becoming intrigued by everything in Japan.
Japonya'da gördüğüm hemen hemen her şey çok ilgimi çekiyor.
- You heard and were intrigued.
- Duydun ve meraklandın.
Intrigued, Hsu Hsien wants to be sure...
Kafası karışan Hsu Hsien emin olmak istiyordu...
He has imagination, he's intrigued by little things
Onda hayal gücü vardır, Küçük şeylerle ilgi çeker.
I had hoped, sir, that the facts I have laid before you... might have intrigued you as a detective.
Önünüze serdiğim gerçeklerin bir dedektif olarak ilginizi çekeceğini ummuştum bayım.
No, but something intrigued me, Alan.
Hayır, ama bir şey ilgimi çekti, Alan.
Like so many people through the ages, I've been intrigued by the supernatural... or rather the possibility of the supernatural.
Çağlar boyunca pek çok insan gibi, doğaüstü şeyler, daha doğrusu... doğaüstü şeylerin olma olasılığı, beni de çekti.
I'm intrigued by all the theories, but in the end, they don't really influence me.
Tüm teoriler anlatıldı ama sonunda, beni gerçekten etkilemediler.
It intrigued Meyerheim, too.
Meyerheim'ın da ilgisini çekti.
Intrigued me immensely, those things that you told me about, what happens. I, uh... Well, I freely admit it, I, uh, decided to follow you here.
Bana anlattığınız şeyler başınıza gelenler beni gerçekten çok etkiledi ve sizi buraya kadar takip ettim.
I'm so intrigued to see what she looks like.
Neye benzediğini gerçekten çok merak ediyorum.
Number Six, the Awards Committee are intrigued with your abstract, but they're mystified.
Altı Numara, senin soyut çalışman Ödül Komitesinin kafasını karıştırdı, şu an şaşırıp kalmış durumdalar.
Oh, I'm intrigued.
Beni şaşırttın.
I ´ m sure these gentlemen would be intrigued to hear of your little Jaunt to Paris in March, 1958.
Eminim bu baylar 1958 yılının Mart ayındaki Paris seyahatini duyunca şaşkına döneceklerdir.
So the girls become intrigued.
Böylece kızların kafası karışır.
It's always intrigued me how you can be so strict in matters of honour yet so liberal when it comes to matters of the heart
Onur meselelerinde bu kadar katı olup gönül meselelerinde böyle açık görüşlü oluşun beni hep hayran bırakmıştır.
Fate played tricks. Fate intrigued.
Kaderin bir oyunu, bir cilvesiydi.
I am very intrigued by your power.
Gücünüzden çok etkilendim.
Of course, she's intrigued.
Tabii ya, meraklandı.
The thought that intrigued me was just who was to be whose prisoner.
Kim kimin esiriydi merak ediyorum.
During my travel through the Serengeti plains of Africa, I became intrigued with a tribe called the Masai.
Seyahatlerim boyunca Afrika'nın Serengeti düzlüklerinde Masai adında bir kabile ilgimi çekti.
Intrigued by this kind of pressure, I asked Dr. Noguchi how he views his own death.
Bu tip bir baskı altındayken, Dr. Noguchi'ye kendi ölümüne nasıl baktığını sordum.
I'm intrigued.
Beni meraklandırdınız.
I was so intrigued by his letter, that I decided to show up.
Mektubu beni meraklandırdı, gidip dövüşmeye karar verim.
But what always intrigued me, is the chapel.
Peki, teşekkür ederim... Ama her zaman beni şaşırtan, burada bir kilise olduğu.
I was always intrigued by the wonders they concealed. And now?
Sakladıkları merakları yüzünden her zaman ilgi çekici oldum.
And I was rather intrigued to discover... that the items which were moving most rapidly... were the new firework designs by your brother.
Ve en yüksek satışa sahip olan ürünümüzün... erkek kardeşinin tasarladığı yeni havai fişekler olduğunu... farketmek beni çok şaşırttı.
All eyes were on me, though you intrigued them, like any outsider.
Her yabancı gibi, meraklarını uyandırsan da tüm gözler üzerimdeydi.
Let's say you intrigued us enough to want to find out if this is some kind of trap... if you " re working in conjunction with the military police.
Bunun bir tuzak olup olmadığına bakmak için yeterince meraklandık diyelim. Askeri polisle birlikte çalışıyor olabilirdiniz.
Okay, Zack, I'm sufficiently intrigued.
Tamam Zack, yeterince ilgimi çekti.
I was intrigued and young Vincent said he'd come with me.
Çok ilgimi çekmişti ve genç Vincent, benimle geleceğini söyledi.
Aren't you intrigued?
Enteresan Geldi mi?
I must say I'm intrigued. Why would Interpol ever get involved in petty office thievery?
Doğrusu biraz şaşırdım Interpol sıradan bir şirket soygununa neden el atmak ister?
I know I'm intrigued.
İşte şimdi kafam karıştı.
I obviously wouldn't approach you in this state were I not so unusually intrigued.
Elbette bu durumda size yaklaşmazdım eğer alışılmadık bir biçimde ilgimi çekmeseydiniz.
I'm very intrigued, and this soup's delicious, isn't it?
Çok merak ettim çorba çok lezzetli, öyle değil mi?
That's what intrigued me.
Merakımı bu çekmişti.
Holmes was intrigued, and we decided to visit the library that night.
Bu Holmes'un ilgisini çekti ve o gece kütüphaneye gitmeye karar verdik.
Madam, I'm intrigued, you gave such a compelling account of the man's sad addiction to drink and yet it is not as we now know portrayed as your husband but it was such a clear description I wondered.
Madam, merak ettim, Bize anlattığınız, içki müptelası, zavallı adam tarifinin kocanıza ait olmadığını o zaman bilmiyorduk. Fakat o kadar açık seçik bir tanımlamaydı ki, hayran oldum.
If Rosa, the maid, I was intrigued with the butler. I was more when I answer the phone and brought a message for Dr. Strange.
Eğer kahya sofra hizmetçisi Rosa'nın merakını uyandırmışsa, telefona cevap verip, Dr. Strange'e bir mesaj getirdiğinde bu merakı daha da artmıştır.
You're intrigued with her having security responsibilities.
Onun güvenlik sorumluluklarına sahip olmasına şaşırmış gibisiniz.
Pierre and Marie Curie, two other French scientists, were greatly intrigued by this strange phenomenon.
Mushu, uyan.