Issue перевод на турецкий
10,530 параллельный перевод
My story's in this month's issue!
- Hikâyem bu ay dergiye çıkmış.
And we may have an issue with Oshimoto.
Oshimoto ile de sorunumuz olabilir.
Jane, it's not an issue right now.
Jane şimdilik bir sorun yok.
Now that you mention it, I did have an embezzlement issue this week.
Söyledin de aklıma geldi, bu hafta yolsuzluk sorunum var.
Whatever the issue is here, you and I, we can sort it out.
Buradaki sorun ne ise seninle benim aramdaki, bunu çözebiliriz.
One minor issue has reared its ugly head, though, I'm afraid, guys.
Bir küçük sorun çirkin başını kaldırdı, ama korkuyorum beyler.
Government issue.
Hükümet malı.
I think the real issue is we've been in this...
Ama asıl sorun...
Yeah, the issue is that we have been rehearsing for months for something... We don't even know what it is.
Asıl sorun ; ne için olduğunu bile bilmeden aylardır prova yapmamız.
- That's not the issue.
- Konu bu değil.
Because of your father's background, this case has been declared an issue of national security.
Babanızın geçmişinden ötürü, bu dava ulusal güvenlik sorunu olarak görüldü. - Aman Tanrım.
Not exactly standard police issue.
Bu standart polis silahı değil ama.
South Africa is not the issue.
Güney Afrika sorun değil.
Yes, well... Any resources Bechuanaland may have are hardly relevant to this issue, Mr Khama.
Evet ancak Bechuanaland'ın sahip olabileceği herhangi bir kaynak konuyla pek ilgili değil Bay Khama.
But even more exciting is the Jesus issue.
But even more exciting is the Jesus issue.
Any other issue? Well?
Başka bir konu var mı?
- Johanna is not the issue.
- Sorun Johanna değil. - Bak.
A diplomatic issue.
Diplomatik bir mesele.
To everyone else, it seemed like the issue had been resolved, but this only raised more questions for me.
" RAB bütün uluslara öfkelendi, onların ordularına karşı gazaba geldi.
The danger comes from simplifying the issue considering this complex disease as a simple matter of willpower.
Küçük kızım, neden ağlıyorsun? Çok naziksin ve ellerini kırmamalısın. Birtanem...
You know, who gets to speak and who gets spoken for in our society is an issue of power.
Güçlü olmaya ihtiyacım var. Çünkü sana hamd etmeleri için insanlara zarar vermem gerekiyor. Ödlerini patlatacağım onların.
There's always been an issue or two, but I've managed to handle it.
Her zaman bir iki sorun çıkar ama genelde hallederim.
I can issue a licence for eighty people.
80 kişi için lisans verebilirim.
Now I know you don't own a telephone, but I suggest you find one immediately and call him, because I would hate to have to issue a warrant for your arrest.
Biliyorum, telefonun yok ama acilen bir tane edinmeni öneriyorum. Ve ara onu çünkü elimde tutuklanma emrin olması hiç hoşuma gitmez.
Taylor Pete had his politics and land rights issue.
Taylor Pete'in siyaset ve arazi hakları meselesi vardı.
It's an health and safety issue.
Bu, sağlık ve güvenlik meselesi.
Well, The Big Issue is a gateway opportunity.
The Big Issue de başka fırsatlar yaratır.
Big issue!
Big Issue!
Big Issue!
Big Issue!
Help Bob and I! Big Issue!
Bob'Ia ikimize yardım edin!
Big Issue?
Big Issue?
- Big Issue!
- Big Issue!
Big issue.
Big Issue.
Big Issue.
Big Issue.
Care for a Big Issue, madam?
Big Issue ister misiniz?
What's the issue?
Sorun nedir?
I agree with you about the race issue. OK?
Irkçılık konusunda size hak veriyorum.
Well that's what we would call a "contentious issue".
Şey bu bizim "Tartışmalı Konu" dediğimiz olaylardan.
This is not an issue, okay?
Bu önemli bir şey değil, tamam mı?
Why would I have an issue being Greek?
Neden Yunan olmakla sorunum olsun ki?
Until the issue of what to raise the kids as.
Çocukları ne kadar büyütmek için sorun çıkana kadar.
We issue warrants based on suspicion.
Şüphelere dayanarak izin belgeleri çıkartıyoruz.
Just stick to the issue of mass surveillance, and let the people decide.
Sadece toplu gözetim konusuna bağlı kalın ve kamuoyunun karar vermesine izin verin.
Well, I am flattered that my boobs are considered an issue of national security, but you're gonna have to do a lot better than that.
Göğüslerimin ulusal güvenlik meselesi sayılması gurur verici ama bundan daha iyisini yapman gerekecek.
The issue is not about race.
Mesele, ırk meselesi değil.
All Wallace has to beat you with is this damn civil rights bill and I don't, for the life of me, understand why you are giving him this issue.
Wallace'ın sana vurmak için tek ihtiyacı bu kahrolası sivil haklar yasası ve neden ona bu kozu verdiğini bir türlü anlamıyorum.
Is that, like, an environmental issue or...
Çevreci falan olduğun için mi...
Was the age difference an issue?
Aranızdaki yaş farkı sorun oldu mu?
So, I'm calling again - to see if it's impossible. - You... it's not an issue.
- Dinin müptelası oldun.
No, no, no, it's not an issue of gaining additional information from you.
- Bu doğru değil.
The real issue here is the day the White House are aware that Janine has leaked, top secret FISA court order, anything could happen. Listen, Ed.
Dinle, Ed.