Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / It's my home

It's my home перевод на турецкий

953 параллельный перевод
No, it's okay. I'll just go home on my own.
Gerek yok, ben giderim.
"My pigeon home," it's called. It's a lullaby.
"Güvercin Evi" adlı bir ninni.
That's the gun you used to keep in my home, isn't it?
Bu, benim evimde sakladığın oyuncak, değil mi?
It's my home.
Evim burada.
- My, it's good to be home again.
- Sonunda oturacak bir yer bulmak güzel.
I'll tell you, this room's my home, it's the only home I've got.
Sana söyleyeyim, bu oda benim evim, hayattaki tek yuvam burası.
- It's my duty to our... brave boys at the front to keep our girls at home looking pretty.
Kızlarımızın güzel görünmesini sağlamak, cephedeki cesur askerlerimize karşı görevimdir.
It's cold, and I left my muff at home.
Hava soğumaya başladı. Eldivenlerimi evde unutmuşum.
Yes, it's my home.
Evet, benim memleketim.
I give my word. You can have it as soon as Carol's home.
Sana söz veriyorum, Carol buraya gelir gelmez adresi alacaksın.
But then I hear cheers and I see people running and I know it's Juan — Juan coming home — and my heart starts beating again like a drum.
sonra alkışları duyuyorum ve insanları görüyorum eve geliyorsun - kalbim tekrar atmaya başlıyor.
It was 6 : 00 and I was sitting home eating my supper when the telephone bell rang.
Saat akşamın altısıydı, telefon çaldığında evde oturmuş akşam yemeğimi yiyordum.
My family's home, and they don't think anything of it.
Benim ailem evde, ve hiçbir şey demiyor.
It's my home.
- Benim evim.
It's my house, and I want it turned into a home for retired seamen.
Bu benim evim ve onun yaşlı denizciler için kullanılmasını istiyorum.
Home, is in a small alleyway, across a small bridge, it's the back gate of my house.
Evim... küçük bir dar sokakta, ufak köprüyü geçince evimin arka kapısına ulaşırım.
It's raining out, And I promised my brother to take you home.
Yağmur yağıyor, ayrıca kardeşime sizi evinize bırakacağıma söz verdim.
No, it's my family home.
Hayır, ailemle birlikteyim.
It's my second home, more real than my actual home.
O benim ikinci evimdir, asıl evimden bile daha gerçek.
Came here straight from my home, what's left of it three weeks ago.
Üç hafta önce evimi terk edip doğru buraya gelme nedenim.
It's my home.
Düğün ne zaman?
It's in my storeroom at home.
Evdeki depomda duruyor!
I live here but it's not my home.
Burada yaşıyorum ama buralı değilim.
It's just that my mother always told me... that if a girl could be at a party for 30 minutes... without getting a man to talk to her... she might just as well go on home and shoot herself.
Annemin bana her zaman söylediği bir söz vardır... eğer bir kız bir partide 30 dakika içinde... kendisiyle konuşan bir adam bulamadıysa... en iyisi evine gidip kendisini vurmalıdır.
My sister will be in the fifth year this year it's my turn to stay home and cook
Bu yıl kız kardeşimin beşinci yılı olacak evde kalıp yemek pişirme sırası bende.
Well, better make it around 2.30, because I won't be home from my aunt's till then.
Şey, 2 : 30 çıvarı arasan daha iyi, o zamana dek teyzemde olacağım çünkü.
My God, it's time to go home.
Tanrım, eve gitme vaktiymiş.
It's my home.
Burası benim evim.
It's my home and my town! Why should I want to rise above it?
Burası benim kasabam, neden aşacakmışım ki?
I come home to my girl and I forget it. Let's go.
Evime geliyorum, mutluyum ve unutuyorum.
My sister will catch it from Dad if she's not home in 20 minutes.
20 dakika içinde evde olmazsa, kızkardeşim onu Babamdan kapacak.
- It's my kid, I shot a few trial frames at home.
- Deneme çekimi yapmıştım da.
IT'S JUST THAT MY WIFE WON'T LET ME READ AT HOME.
Sadece, eşim evde okumama izin vermiyor.
I'm not supposed to talk about my father at home, but I guess it's all right here.
bu evde babam hakkında konuşmak istemezdim ama, sanırım şimdi tam zamanı.
It's my home!
Bu benim evim.
It's my home.
Benim evim.
Stay home and knit? It's not my fault.
Bu benim hatam değil.
- Well, it's on my way home.
- Peki, eve giderken uğrarım
As a matter of fact, it's possible that my wife won't join me because when I left home she was not well.
Aslında karımın buraya gelememe ihtimali var. Evden ayrıldığımda pek iyi değildi.
But England is my home, and it's time to say goodbye.
Ama İngiltere benim evim ve elveda deme zamanı geldi.
It's my home.
Evim orası.
Of course it's none of my business what time you come home at night. It's nobody's business.
Eve geliş saatiniz beni ilgilendirmez.
It's not even my home.
Ben ise evde bile değilim.
Well, you see, my- - My little girl come home from school just now... and, uh, well, it's happened.
İşte görüyorsunuz, benim kızım az önce okuldan döndü ve bir şey oldu.
I'd been visiting the Ascalone residence for some time, as it's the home of my ex-fiancée, Miss Matilde.
Ascaloneler'in evine ara sıra uğruyordum çünkü sonuçta orası eski nişanlım olan Bayan Matilde'nin eviydi.
But it's my home.
Ama burası benim evim.
It's my home, my family.
Burası yuvam, ailem.
It's a long story, my home...
Uzun hikaye, evim...
- It's you? - This is my home.
- Burası senin evin mi?
What is worrying me... is my wife coming home and finding it.
Canımı sıkan şey karımın eline geçme ihtimali.
It's not for me to reverse the decision of the committee, however, I would like to use these 2,000 work units to buy... Number 38's work to hang in my own home.
Bunu Komite'nin almış olduğu kararı bozmak için söylemiyorum, ama şu var ki, kazanmış olduğum 2,000 birimle 38 Numara'nın... çalışmasını satın alarak, bunu odamın duvarına asmak isterim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]