It's them перевод на турецкий
17,676 параллельный перевод
It's just that I filled out his forms myself, and there's nothing in them that the OPM would be even remotely interested in.
Onun formlarını kendim doldurdum, ve içinde şüpheli bulunabileceği hiç bir şey yoktu.
It's not them.
Onlardan değil.
We've been calling them the "Voice." I thought it was someone from our class, but it could be... it could be anyone there.
"ses" diyoruz biz... sanırım sınıfımızdan biri, ama oradaki herhangi biri olabilir.
It's gonna take time to unmask them.
çözümlemek zaman alacaktır..
Yes. It's... it's the cell. It's them.
evet. bunlar... bunlar hücre evindekiler.
I mean, it would be one thing if I could look them in the eye, but it's not like I can ask them to risk coming to the U.S. to show up for my graduation.
Gözlerinin içine bakarak soracağım şeylerden biri bu, ama mezuniyetime gelmelerini isteyerek kendilerini riske atamam ya.
I mean, it would have taken them the entire day to even travel.
Yani yolculuk bile bütün günlerini almış olmalı.
- I think it's them.
- Sanırım onlar.
Release them over the next year so it seems like she's still around.
Hâlâ buradaymış gibi görünsün diye yıl boyunca yayınlarız.
It's gonna take my friend here about two fucking seconds to download those files and decrypt them.
Arkadaşımın dosyaları indirmesi ve şifrelerini çözmesi yaklaşık iki saniyesini alacak.
It's what we sold to them.
Bu bizim onlara sattığımız şey.
All the assholes out there tonight, it's gonna take them an hour to get there.
Tüm adiler bu akşam orada, yardıma gelmeleri bir saat sürer.
And then, when the penny does drop, there's very little they can do about it... because the only people they've had any contact with are the ones that trafficked them in the first place, and each other.
Ama jeton düştüğünde iş işten geçmiş oluyor. Çünkü sadece en başta bunları kaçıranları ve birbirlerini tanıyorlar.
Well, if you know damned well it's these Knezevics doing it, - why don't you arrest them?
- Madem bu Knezevics'in yaptığını biliyorsun, neden gidip tutuklamıyorsun?
It's one thing knowing somebody's done something. It's a different kettle of fish having the evidence to arrest them for it.
Birinin bir şey yaptığını bilmek ayrı gidip de tutuklayacak kanıtının olması ayrı şeyler.
But, dude, seriously, it is so weird that you slept with both of them when they were each other.
Ama, dostum, Birbirlerine dönüştüklerinde ikisiyle de yatmış olman cidden çok garip.
It's hard to keep them fresh all day in summer.
Yaz gününde taze tutmak zor.
"... and it's Your habit to forgive them. "
"... ve seninki bağışlamak. "
.. but it is relevant to draw conclusions from statements made by the accused at the time of his arrest, statements purporting to explain his actions, justify them, and which brand him an obvious admirer of the bloodshed and tyranny in France!
Ancak zanlının tutuklanınca verdiği ifadeyle bağlantılı oldukları sonucuna varılabilir. Davranışlarını açıklayıp, haklı göstermeye çalıştığı ifadeleri Fransa'da meydana gelen katliam ve zorbalığın bariz hayrancısı olduğunu gösteriyor.
But with his wife ill, it was impossible to give them refreshment.
Ancak karısı hastalanınca konuklara ikramda bulunamadı.
It's time to take them home.
Onları memleketine götürmenin vakti geldi artık.
- He produced all of them. It was me.
Hepsinin yapımcısı oydu.
It's an illusion they created to dominate, so people won't bother them.
Üstünlük kurmak için böyle bir illüzyon yaratıyorlar ki, kimse rahatsız etmesin.
It's nature's cruel joke to give them a precious gem and us a longing for that gem.
Onlara değerli bir mücevher vermek doğanın bize karşı acımasız bir oyunu. Ve bizim de ona bakakalmamız.
You know, I know they wear them for health purposes, but it's still hard to get used to.
Bunları sağlık için taktıklarını biliyorum, ama yine de alışmak zor.
It's an old Japanese custom of leading elderly women to a forest and leaving them to die of starvation or the elements, thus becoming vengeful ghosts who prowl the forest.
Bu eski bir Japon geleneğidir. Yaşlı kadınlar ormana götürülüp açlıktan ya da doğa şartlarından ölüme terk edilir ve ormanda gezinen intikamcı ruhlar haline gelirler.
Surely we can't forget that it's thanks to them that we lost Julia?
Julia'yı onların yüzünden kaybettiğimizi unutamayız.
Of course it's sad to see them die, but at least it keeps the numbers in check.
Elbette öldüklerini görmek üzücü fakat en azından sayıları kontrol altında tutulmuş oluyor.
NYPD believes that they found her attacker's DNA under her fingernails, but it hasn't led them anywhere yet.
NYPD, Eloise'in tırnaklarının altında saldırganın DNA'sını bulduklarını söylüyor ama henüz bir yere varamadılar.
Wait, but isn't it also possible someone wanted all six of them?
Ama birinin altısını istemesi de mümkün değil mi aynı zamanda?
He stole it, along with five others, and it made it look like it was Eloise who sold them to TheScrubJay.
Diğer beşiyle birlikte çalmış ve TheScrubJay'e satan Eloise gibi göstermiş.
It's as if you'd been running with weights on for your entire life, and suddenly, you took them off, and this was the way you always were meant to be.
Hayatın boyunca ağırlık taşıyor da bir anda onları çıkarmışsın ve aslında her zaman bu şekilde olman gerekiyormuş gibi.
What if she's already given it to them?
Ya çoktan verdiyse?
Now all we had to do was put them in order, so I'd remember what it all meant once the NZT wore off.
Şimdi tek yapmamız gereken hepsini sıraya koymaktı ki NZT'nin etkisi geçtiğinde de ne anlam ifade ettiğini bileyim.
They got a whole bunch of people on their side taking NZT, and they've got Piper there to make the immunity shot for them... you know, I'm just thinking about what it is they want.
Yanlarında NZT alan birçok insan var ve bağışıklık aşısını da Piper'a yaptırıyorlar. Ben istediklerinin ne olduğunu düşünüyorum asıl.
It's like he wanted me to find them.
Onları bulmamı istemiş gibiydi.
I thought I been out and got some but I must have drunk them before. There's half an egg sandwich there if you want it though.
Gerçi istersen, yumurtalı yarım sandviç var.
"It's bloody freezing here and my socks all have holes in them."
"Deli soğuk burası ve çoraplarımın her yeri delik deşik."
Last time you hopped in the back of somebody's car without them knowing it got you into some trouble, Mr. Ford.
En son birinin arabasına bindiğinizde... tanımadan... başınızı belaya sokmuştu Bay Ford.
Ever since the asylum, it's like I can hear them sometimes.
Tımarhaneden beri, onları ara sıra duyabiliyorum.
You know, it doesn't change the fact that you're still working with them.
Biliyorsun, bu senin onlarla çalışıyor olduğun gerçeğini değiştirmez.
It's like she's sucking them dry but of their souls.
Onları ruhları da kuruyana kadar emiyor gibi.
Almost all of them make it, except Stanley Baker and, uh... that hot chick.
Neredeyse hepsi yaşadı, Stanley Baker ve uh... seksi hatun dışında.
He's gonna come out, and he's gonna scoop them out and fuck it.
Gidip, gözlerini oyup göz yuvalarını sikecek.
It's the most difficult one of them all... defeating the three-headed hellhound... Cerberus.
Tüm Görevler'in en zoru üç başlı cehennem köpeği Cerberus'u yenmek.
It's just a question of unlocking them.
Sadece onların üzerindeki kilidi kaldırman yeter.
Seeing them get on like this, well, it's..... it's a relief.
Onların ikisini bu denli yakın görmek ne güzel.
And it's all right for you to tell them that.
Bunu onlara söylemende sakınca yok.
You may have filled Donna's shoes with Harvey, but it's not gonna be that easy filling them with me.
Bir şeyi netleştirelim. Harvey için Donna'nın yerini doldurmuş olabilirsin ama benimle bu o kadar kolay olmayacak.
Harvey's gonna get them out of it.
Harvey onları oradan çıkaracak.
I also taught you if you're gonna take a swing at someone, you better knock them out, and if we pull the shit that you're talking about and get caught, all that happens is I get thrown off this case, and it's game over.
Eğer birine yumruk atacaksan yıkmalısın diyen de bendim, eğer bahsettiğin bu yola girersek ve yakalanırsak olacak tek şey benim davadan atılmam ve oyunun bitmesi.
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's just 7387