It's your mother перевод на турецкий
1,775 параллельный перевод
It's not like she's gonna try and be your mother.
Sonuçta annen olmaya çalışmayacak.
If I look like your mother, it's just a coincidence.
Eğer annene benziyorsam, bu sadece bir tesadüf.
It's from your mother.
Annenizden.
It's good that your mother spoke to me before she died.
Ölmeden önce annenin benimle konuşması iyi olmuş.
It's your mother.
- Annen kötü.
Annie, it's your mother.
Annie, ben annen.
It's your mother, Daphne Wilder.
Ben annen, Daphne Wilder.
It's your mother.
Annen arıyor.
This isn't about your mother, it's about you!
Annenle değil, seninle ilgili bu!
If you see it that way, then do as I say for your mother's sake and not for mine.
Keşke, sana söylediklerimi hep bu şekilde görseydin ve benim için değil de annenin hatırı için yapsaydın.
- It's your mother. She's not well.
Anneniz hasta.
It's fine to count on me, your mother... your father when he couldn't put food on the table.
Annenle baban, sofraya bir tabak yemek koyamadığı zaman bana güvenmeleri kolay tabi.
All right, well, I'll give you, um, all the information you need - where he lives in London, his flat, you know, when he visits his - his mother, phone numbers... and then - then it's in your hands.
Pekâlâ, o zaman, ben de size ihtiyacınız olan tüm bilgiyi vereceğim. Londra'da nerede yaşar, dairesi nerede, annesini ne zaman ziyaret eder, telefon numaraları gibi ve sonra, işin geri kalan kısmı size ait.
You have it, you know. Your mother's gaze.
Bakışlarınız tıpkı annenizinki gibi.
Well, it's better than having your mother-in-law along.
Kaynananın da gelmesinden iyidir.
Your Mother's a bit scared of it, I think.
Annen biraz korkmuş, sanırım.
Please, don't lie to your mother, you know it's futile.
Lütfen, annene yalan söyleme, bunun nafile olduğunu biliyorsun.
It was your mother's will, and God's, that you'd be raised here in this monastery.
Burada manastırda yetiştirilmen annenin ve Tanrı'nın dileğiydi.
It's not your fault I'm your mother.
Ama annen olmam senin suçun değil.
It's just that you're still living with your mother.
Sen hâlâ annenle oturuyorsun, değil mi?
This is your mother's idea, isn't it?
Bu annenin fikri, değil mi?
Your mother's got it rough
Anneniz zor bir durumda
I'm sure someone will buy it for us, you know. Like my mother's friend or your mother's friend.
Bence onu biri hediye olarak alır ya benim annemin arkadaşları, ya da senin annenin arkadaşları.
It's been a while, since I last spoke to your Mother.
Annenle en son konuştuğumdan beri çok oldu.
It's what your mother would have wanted.
Annen böyle olsun isterdi.
And then, you know, eventually, you can't take it anymore, it drives you insane, so you blab your secret to your best friend or your mother or your lover and it sets you free.
Zamanla dayanmamaya başlarsın. Seni delirtir ve sırrını en yakın dostuna, annene ya da sevgiline söyler rahatlarsın.
Besides, it's your mother's favorite city in the world and I've been promising to take her there for a while.
Ayrıca, Paris annenin dünyada en çok sevdiği şehir. ve ben ona söz vermiştim onu bir süre oraya götüreceğime dair.
But this isn't about you and your mother. It's about me and my daughter.
Ama bu seninle ve annenle ilgili değil.
It's not your mother!
Anneniz değil.
Hey, Lucas, I know it's been hard for you without Keith around. And your mother told me what you said about Jimmy Edwards.
Lucas, biliyorum ki Keith'in yanında olmaması senin için zor... ve annen de bana, Jimmy Edwards hakkında ona söylediklerini anlattı.
I need you to stop and consider your mother's feelings because, although she'll never admit it, all this talk is breaking her up on the inside.
Böyle düşünmeyi bırakıp, annnenin endişelerini sonlandırmanı istiyorum. Çünkü asla kabul etmese bile, tüm bu söylediklerin kalbini gerçekten kırmakta.
That was your mother's gift to you, wasn't it?
Bu sana annenin hediyesiydi değil mi?
Oh, I hate it when your mother's like this.
Annenizin böyle davranmasından nefret ediyorum.
I know you encouraged him to go to London. I know you used your influence in a positive way and Logan's mother and I really appreciate it.
Etkini olumlu bir şekilde kullandın ve Logan'ın annesiyle bunu çok takdir ediyoruz.
It's all right, I felt I was your mother, too
Haklısın, ben de senin annen gibi hissediyorum.
Oh my god, your mother's ring. I thought I lost it.
Oh tanrım, annenin yüzüğü.
But just to be clear, It's only to get your mother off our backs, right?
Yanlış anlama olmasın, sadece annen peşimizi bıraksın diye, değil mi?
But it's your mother.
Ama bu senin annen.
It's a bus itinerary for your mother's trip to New Jersey.
Annenin New Jersey'e yolculuğunun otobüs güzergâhı.
The blue gem, the one your mother game me, it's missing?
Annenin verdiği mavi taşlı yüzük, kayıp.
- And your mother would think it's odd.
Hem annen durumu garip bulabilir.
I'm sure your mother didn't find it boring.
Annenin sıkılmadığına eminim.
It must have been your mother.
Annen aramış olmalı.
It's a tradition in your mother's side of the family.
Anne tarafının ailevi bir geleneği.
And if you light a third one son before you smoke it make sure you take one last long loving look at your wife because in all likelihood you'll never see her again and if your itch drives you to light up a fourth time then it's the gas chamber for your brother if he survives the last onslaught and if he doesn't then your mother... remember to give her a warm farewell hug before you light that one and despite all of the above if you still intend to be as obstinate as a mule.
Eğer bir üçüncüsünü yakarsan.. .. evladım, içmeden önce emin ol.. .. karına sevgi dolu tek bir bakış hakkın var..
It's all your mother's fault, isn't it?
Hepsi annenin suçu değil mi?
It is your mother'S.
Annenin.
Line two. It's your mother.
İkinci hattan annen arıyor.
Then why was it the first thing out of your mother's mouth when she was squeezing the life out of me?
O zaman bana boğacak gibi sarılmışken annenin ağzından ilk çıkan laf niye bu oldu?
Even if it meant selling your mother's soul.
Annenizin ruhunu bile satabileceğinizi.
It's your mother that isn't.
Bunu beceremeyen kişi, annen.
it's your choice 290
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64
it's your birthday 200
it's yours 974
it's your turn 401
it's your move 63
it's your decision 99
it's your call 289
it's your lucky day 103
it's your turn now 40
it's your funeral 64