It doesn't have to be перевод на турецкий
1,235 параллельный перевод
You know, it doesn't have to be a total loss.
- Bunun ille büyük bir zaman kaybı olmasına gerek yok
I don't expect you to work miracles... and it doesn't have to be a full-time, everyday thing.
- Hepsinde muhtemelen. Senden mucizeler beklemiyorum.
It doesn't have to be perfect.
Kusursuz olmak zorunda değil.
Big deal, we're having lunch together. It doesn't have to be awkward.
O kadar önemli değil berabe yemek yiyoruz Uygunsuz olmak zorunda değil.
Well, I have the call sheet right here and your name doesn't seem to be on it.
Nöbet çizelgesi elimde ve senin ismini göremiyorum.
- It doesn't have to be like this.
- Böyle olmak zorunda değil.
But he doesn't have to be all loud and jerky about it.
Ama herifin bu kadar gürültülü bir öküz olmasına da gerek yok.
The odds that no one would die... for 24 hours in... anywhere is... it has to be astronomical... but it doesn't have anything to do with you.
Son 24 saattir hiçbir yerde... hiç kimse ölmedi... Astronomik bir nedeni olmalı... fakat sana bağlı bir şey değil bu.
And it doesn't have to be line-of-duty either.
Görevde olman da gerekmiyor.
It doesn't even have to be a good reason.
İyi bir sebep olmasına gerek yok.
But it doesn't necessarily have to be one of us.
Fakat resmin bize ait olması şart değil.
It doesn't have to be a bad crime.
Çok büyük bir suç değil.
It doesn't have to be like this.
Böyle olması gerekmiyor.
It appears that Rat doesn't have the guts to be here.
O Sıçan'da buraya çıkacak göt yok galiba.
It doesn't have to be you.
Bu sen olmak zorunda değilsin.
It doesn't have to be like this.
- Sen ne anlarsın ki?
We may be short on manpower, but it doesn't have to appear that way.
Personelimiz az olabilir, ama öyle görünmesi gerekmez.
- It doesn't have to be like this.
- Böyle olması gerekmiyordu.
It doesn't have to be you. Just make sure someone from the CIA goes to Vel Smokander.
Sen olman şart değil ama CIA'den biri Välsmakande'ye gitsin.
It doesn't have to be this way, Angelus.
Bu şekilde olması gerekmez Angelus.
Well, it doesn't have to be a guy.
Tutulan kişi erkek olacak diye bir şey yok.
It doesn't have to be that way.
Öyle olmak zorunda değil.
You know, it doesn't have to be.
- Hayal olarak kalması gerekmiyor.
It doesn't have to be awkward.
Böyle rahatsız bir durum olmak zorunda değil.
It doesn't have to be fancy.
Şık olması şart değil.
What do you want, like a three-dollar sushi place? It doesn't have to be sushi.
3 Dolar'lık bir suşi restoranı mı istiyorsun?
Someone's gotta do it. It doesn't have to be on key.
İlle doğru notada olması gerekmiyor.
We bring the worst out in each other, and it doesn't have to be like that. I mean, we could have a more honest and supportive relationship if we were willing to work on it.
Bunu denemeye istekli olursak daha dürüst davranıp, birbirimize daha çok destek olabiliriz.
It doesn't have to be exact.
Aynısı olmak zorunda değil.
But it doesn't have to be our history.
Ama bizim geçmişimiz olmak zorunda değil.
Which it doesn't have to be.
Ki böyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be.
Öyle olmak zorunda değil.
No, it doesn't have to be that way.
Hayır! Öyle olmak zorunda değil.
It doesn't have to be perfect, just accurate.
Kusursuz olması gerekmez, sadece doğru olsun yeter.
And she so totally doesn't get my situation or me or my life, because if she did then she wouldn't have asked if I was going to be in the talent show since it's so totally obvious that no one in my school is interested in videos.
Eğer anlasaydı neden yetenek şovuna katıldığımı sormazdı. Okulda kimsenin videolarla ilgilenmediği açık olduğu için.
It doesn't have to be mine.
Benim olmak zorunda değil.
It doesn't have anything to do with any case that you're working on... but I thought you might be able to help me.
Üzerinde çalıştığın herhangi bir dava ile ilgili değil ama sanırım bana yardım edebilirsin.
It doesn't have to be this way!
Bu şekilde olmasına gerek yok!
Yes, and many people believe that, but a lot of people also believe it doesn't matter whether it's true, you have to be religious because it will guarantee good behaviour.
Evet, bir çok insan buna inanıyor ama bir çok insan da bunun doğru olup olmadığına aldırmıyor. Dindar olmalısınız çünkü bu, iyi davranmanızı sağlar.
It doesn't have to be a horse.
Bunun bir at olması gerekmez.
- Well, it doesn't have to be over.
- Gece daha bitmedi.
It doesn't have to be that way.
Böyle olması gerekmiyor.
Well, it doesn't have to be a performance.
Bunun bir başarı olması gerekmez.
Maybe it doesn't have to be cactus.
Belki de kaktüs olması gerekmez.
" It doesn't have to be now.
"Şimdi olması gerekmez, sonra da olur" demiştim... o günlerdeki kabusumun adı ise Lence idi. Lence Petkova.
Small hole in the condom, and it doesn't have to be.
Prezervatifte küçük bir delik, süre uzayıverir.
Well, it doesn't have to be a footballer, it could be... anyone.
Futbolcu olması gerekmiyor, herkes... olabilir.
It really doesn't have to be like this.
- Böyle olmak zorunda değil.
Anyone having to earn one's living, doesn't have to be the end, has it?
Ama tabii gururlu olmak gerekir. Yani insanın hayatını kazanması, her şey demek değildir, öyle değil mi?
That other piece may be us, and of course, we're partial to those moments... but it doesn't have to be either.
O unsur biz de olabiliriz ve elbette böyle olmasından yanayızdır. Ama böyle olmak zorunda da değildir.
It doesn't have to be this way.
Böyle olmak zorunda değil.