It wasn't so bad перевод на турецкий
287 параллельный перевод
I told her it wasn't so bad out here because there was always a lot of us together.
Ona buranın kötü olmadığını söyledim ; çünkü her zaman hep beraberdik.
That wasn't so bad, was it, now?
Artık o kadar kötü değil, değil mi?
That wasn't so bad, was it?
Çok acımadı değil mi?
Oh, it wasn't so bad at the time, Master Clive, there was so much to do.
Çok kötü değildim Efendi Clive. Yapacak çok şey vardı.
She had a little water, so it wasn't so bad till yesterday.
Hiç suyu kalmamış durumda. Düne kadar çok kötü değilmiş.
BUT IT WASN'T SO BAD.
Çok kötü değildi.
Oh it wasn't so bad
O kadar kötü değildi. Kimse onu mühimsemedi zaten.
That wasn't so bad. was it?
Çok kötü değildi değil mi?
- It wasn't so bad.
- O kadar kötü değildi.
It wasn't so bad all these years when you were mad about women who didn't count.
Şu ana kadar olanlar kötü sayılmazdı, gelip giden kadınlar önemsizdi.
Well, at first it wasn't so bad, because I had hopes that the trouble I was having was only temporary,
İlk başta o kadar da kötü değildi, çünkü çektiğim sorunların geçici olduğundan ümitliydim.
It wasn't so bad, really.
Bu katlanılabilirdi, gerçekten.
That wasn't so bad, was it, son?
O kadar da kötü değilmiş, değil mi oğlum?
But it wasn't so bad until he put a name to it.
Ama, ismini koyuncaya kadar o kadar kötü görünmüyordu.
- Some evening, huh? - No, no, it wasn't so bad, captain.
- İlginç bir geceydi ha?
And Catherine will say, "Oh, it really wasn't so bad."
Ve Catherine, "O kadar da kötü değildi." diyecek.
That wasn't so bad, was it, beanpole?
Gördüğünüz gibi, hiç de zor olmadı.
Wasn't so bad, was it?
Fena değildi, değil mi? Şimdi, ben onu fırlatacağım.
Wasn't so bad, was it?
Çok kötü değildi, değil mi? - Kim güldü?
That wasn't so bad, was it?
O kadar da kötü değil di ha?
- Now, it wasn't so bad?
- O kadar da kötü değilmiş, değil mi?
- Phyllis, that wasn't so bad, was it?
- O kadar da kötü değildi, değil mi?
I found it in that little room that we thought was a cupboard, so Mrs. Viney wasn't so bad after all.
Şu ilerdeki küçük odada buldum. Yani Bayan Viney o kadar da kötü değilmiş.
It wasn't all so bad, was it?
O kadar da kötü değildi, ha?
That wasn't so bad, was it?
Canın acımadı, değil mi?
- Now, that wasn't so bad, was it?
- Bak, o kadar kötü değilmiş, değil mi? - Evet.
Come on. Now that wasn't so bad, was it, Barney, huh?
Hadi.
That wasn't so bad, was it?
O kadar da kötü değildi, değil mi?
It wasn't so bad a couple of years back.
Bir kaç yıl önce o kadar da kötü değildi.
It wasn't so bad.
O kadar kötü değildi.
It wasn't so bad.
Hiç kötü değildi.
THAT WASN'T SO BAD, WAS IT, JAMES?
O kadar da korktuğun gibi olmadı, değil mi James?
You know, actually, it wasn't so bad.
Aslında o kadar da kötü değildi.
It wasn't so bad, old Pippo...
O kadarda fena değilmiş, yaşlı Pippo...
Well, that wasn't so bad, was it?
O kadar da kötü değildi, değil mi?
- So? It wasn't that bad.
O kadar kötü değildi.
You see, it wasn't so bad...
Gördün işte, o kadar da kötü değilmiş...
It wasn't so bad, except for all those jobs you had to do for him in return.
Karşılığında o işleri yapmak zorunda olman dışında o kadar da kötü değildi.
It wasn't so bad.
Çok da kötü değildi.
That wasn't so bad, was it?
O kadar da zor değilmiş değil mi?
There, now, that wasn't so bad, was it?
Haydi şimdi, o kadar da kötü değildi, değil mi?
That wasn't so bad, was it?
Bu o kadar da kötü değil, değil mi?
I ran it by the doc and we worked on it together and everybody thought it wasn't so bad.
Üzerinde birlikte çalıştık... - Herkes fena olmadığını düşündü.
So! "It wasn't so bad."
- Fena değil mi!
Oh, it wasn't so bad.
O kadar da kötü değildi.
It wasn't so bad when it was just the wool, but this is evil!
Sadece yünleri içinken kötü birşey değildi ama bu artık şeytani oldu.
Wasn't so bad, was it?
O kadar kötü değildi, değil mi?
Well, that wasn't so bad, was it?
O kadar kötü değildi, öyle değil mi?
So maybe it wasn't such a bad idea, me kissing your mom, huh?
Annemi öpmem o kadar da kötü değilmiş.
So getting bumped from the fishing cabin wasn't all that bad, was it, Al?
Yani oradan kovulmak o kadar da kötü değildi, değil mi Al?
That wasn't so bad, was it, Lieutenant?
Çok kötü sayılmaz değil mi Yüzbaşı?
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37