It wasn't us перевод на турецкий
791 параллельный перевод
It wasn't because of us. The truth is... I think it is our fault that she's dead.
Aslında, bizim yüzümüzden oldu.
I told her it wasn't so bad out here because there was always a lot of us together.
Ona buranın kötü olmadığını söyledim ; çünkü her zaman hep beraberdik.
It was certainly lucky for us that it showed up wasn't it?
Ortaya çıkması büyük bir şanstı...
Getting my father to get his father to make him spend the Easter with us was a plot, wasn't it?
Paskalya'yı bizimle geçirsin diye... babamı babasıyla konuşturmak bir dümendi, değil mi?
That was a good joke on all of us, wasn't it?
Hepimize iyi bir ºaka yaptim.
Perhaps it wasn't quite worthy of you choosing us as subjects of your demonstration.
Uygulama için bizi kullandığına değmemiş olabilir belki.
Well, it wasn't exactly a picnic for us.
Bizim içinde piknik degildi.
It wasn't Jack Stuart who cost us the Jubilee, sir.
- Jubilee onun yüzünden batmadı.
If it wasn't for Grandpère, none of us would be going.
Dede olmasaydı hiçbirimiz gidemezdik.
Perhaps it wasn't quite worthy of you, choosing us as the subjects of your demonstration.
Belki de gösteri için bizi seçmen tesadüf değildi.
Well, it wasn't us or anybody we knew.
İşte, bizim ya da tanıdığımz hiç kimsenin hayatı öyle değildi.
It wasn't the right time for us to meet.
Onları henüz tanımamalıyız.
It was Vienna's idea, wasn't it? Tell us.
Vienna'nın fikriydi, değil mi?
It wasn't a book that won us Guadalcanal.
Guadalcanal'ı bir kitapla kazanmadık.
Now it wasn't any accident that Louis Bernard came up to us, and helped us on the bus, and started up a conversation.
Louis Bernard'ın bize gelmesi, otobüste yardımcı olması ve bir konuşma başlatması bir tesadüf değildi.
It wasn't like this before, when Mother and Daddy were with us.
Daha önce böyle değildi, annen ve baban bizimle iken.
But if it wasn't goodbye for him, it could've been for some of us.
Ama ona veda etmeseydi, bizden birine edebilirdi.
If I could make it up, like he'd never come between us, if I could prove to you I wasn't scheming to steal anything, so everything would be the same between us, if I could do it, you'd love me again, wouldn't you?
O hiç aramıza girmemiş gibi her şeyi telafi edebilirsem, bir şeyler çalmak için tezgah kurmadığımı sana kanıtlarsam, aramızdaki her şeyin eskisi gibi olması için bunu yaparsam beni yeniden seversin, değil mi?
If it wasn't for him, everything would be the same between us.
O olmasaydı aramızdaki her şey eskisi gibi olacaktı.
Supposing it wasn't that I wanted to leave but that I felt it might be better for both of us to get a fresh start somewhere else.
Farzedelim buradan ayrılmak istemiyorum Ama ikimiz içinde daha iyi olacağını hissediyorum Başka bir yerde yeni bir sayfa açabiliriz.
It wasn't decoded immediately, sir, because it wasn't addressed to us.
Mesajın şifresini hemen çözemedik, efendim... çünkü bize gönderilmemişti.
- It certainly wasn't one of us,
- Bizden biri olmadığı kesin.
Well, it wasn't Puerto Ricans that paid us a visit last night.
Dün gece bizi ziyaret edenler Porto Rikolular değildi.
It just wasn't a good enough beginning for us.
Bizim için yeterince iyi bir başlangıç olmadı.
Oh, it certainly wasn't friendly to us!
- Evet! Kesinlikle bize cana yakın değildiler.
It wasn't us.
Biz değildik.
It wasn't us. It was those pigs in Kuniko.
Kuniko'daki domuzlar satmıştı.
Now we're sitting here and now imagine that it wasn't us.
Şu an varız. Var olmadığımızı bir düşünsene.
Krasnevin, it wasn't us.
Krasnevin, biz değildik.
It wasn't necessary or safe for us to know... where our orders were coming from.
Emirlerin nereden geldiğini bilmemiz... gerekli de değildi, güvenli de.
No. For us, it wasn't French territory.
Hayır, bizim için Fransız toprağı değildi.
It was probably meant to kill us, but it wasn't strong enough.
İlaç muhtemelen bizi öldürmesi içindi, ama yeterince güçlü değildi.
Unfortunately, it wasn't us who killed your father.
Ne yazık ki babanı öldüren ben değildim.
Sorry, but if it wasn't to join us, why did he come?
Pardon ama eğer bu bize katılmayacaksa neden geldi o zaman?
Listen, inspector it wasn't us who stole the- -
Biz saklamadık. - Saklamadık derken?
But reading between the lines, it wasn't hard to figure out that he's convinced that a combination like us is possible.
Ama satır aralarını okuduğunda, anlaması zor değil... Aramızda bir bağlantı olduğuna ikna olmuş görünüyor.
I wasn't hanging on to you, but to my pain, trying to hold it, to keep you near me, to keep us together.
Sana değil acıma tutunmuştum seni yanımda, bizi bir arada tutmak için acı çekmeyi sürdürdüm.
You wouldn't remember if it wasn't for Azem. - You'd get us out of your mind for good.
Âzem kardeş olmasaydı hatırlamazdın belki de.
It wasn't your fault. You were back there with us. Nothing you could have done.
Senin bir suçun yok, bizimle beranerdin Yapabileceğin bir şey yoktu
You would have stayed there your entire life if it wasn't for us. Don't you forget that.
Biz olmasaydık, ömrünün sonuna kadar orada çürüyecektin.
It wasn't the storm that bothered us.
Sorunumuz fırtına değil.
But it wasn't the cook's son who'd given us sciences, literature, art!
Ama bize bilimi, edebiyatı ve sanatı veren aşçının oğlu değildi!
It wasn't us.
Biz yapmadık.
- Oh, no, it wasn't us.
- Ah hayır, biz değildik.
It wasn't quite the same thing for us, Jeff.
Biz pek öyle hissetmedik Jeff.
Now, he booked us on a commercial flight... - because you said you'd fly if it wasn't Murdock at the controls.
Bize ticari uçaktan rezervasyon yaptı çünkü sen, uçağı Murdock kullanmıyorsa uçacağını söyledin.
Look, John it wasn't easy for me to come here today, but I think it's very important that there'll be no misunderstanding between the two of us.
Bak John, bugün buraya gelmek benim için kolay olmadı ama ikimizin arasında bir anlaşmazlık olmaması gerektiğini düşünüyorum.
It wasn't fair for us to be doing what we were doing to you.
Sana yapılanları doğru bulmadım.
This world would probably fall apart if it wasn't for farmers like us that take time to grow this shit.
Bu dünya belki de bizim gibi çiftçiler olmasaydı sinir krizleri geçirirdi. Biliyor musunuz? Bu meretleri yetiştirmek zaman alıyor, biliyor musunuz?
It wasn't any of us, Anthony.
Hiç birimiz değildi Antony.
I guess it wasn't meant to be between us.
Demek ki olacağı yokmuş..
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37