Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / It won't move

It won't move перевод на турецкий

146 параллельный перевод
Then you'll have to move somebody it won't hurt to climb stairs.
O halde merdivenleri çıkabilecek birinin odasını boşaltması gerekecek.
But I won't stand it, not while I've strength to move at all.
Ama buna katlanmayacağım. Hele de hareket edebiliyorken...
It won't go down the stairs and they want $ 15 to move it, lowering it out the window.
Merdivenlerden inmiyor. Pencereden indirmek için de $ 15 istiyorlar.
I won't move from here until you give it back.
Onu bana geri vermediğin sürece buradan hiçbir şekilde gitmeyeceğim.
It won't move.
Hareket etmiyor.
Look, I won't make a false move, I swear it, now that I know it's that way or nothing.
Bak, ters bir harekette bulunmayacağım, yemin ederim. Artık ya böyle olacağını ya da hiç olmayacağını biliyorum.
I'm leaving now, and if anyone makes a move to stop me there'll be plenty of hair cut, and it won't be mine.
Gidiyorum ve beni durdurmaya çalışan olursa, çok saç kesilir burada, ve kendi saçımdan bahsetmiyorum.
You fellas won't move unless it's rainin'down your necks.
Siz yumurta kapıya dayanmadan kılınızı kıpırdatmazsınız.
- It won't move in daylight.
- Gündüz hareket etmeyecek.
I can't move it! It won't budge!
Hareket etmiyor!
Doctor, it won't move.
Doktor, kıpırdamıyor.
Huerta has an army in front of Parral, yet he won't make a move to take it.
Huerta'nın Parral'ın Önünde bir ordusu var. Onu almak için henüz bir hamle yapmadı.
It won't move.
Kıpırdamıyor.
It don't matter. You won't be able to stop'em once they make their move.
Bunu dert etme harekete geçerlerse onları zaten durduramayız.
Try to explain it to him, and tell him know that I won't move from here until Richard Wagner has been found!
Prusya'nın Veliaht Prensi, Çar...
I won't move if you don't give it back!
Bugun beni hakiket ettiremezsin. Geri ver şunu!
It won't move.
Kımıldamıyor.
It won't move unless you press the button, you know.
Biliyorsun ki, düğmeye basmadan hareket etmez.
I won't even move it.
Oynatmayacağım.
If you'll just move your car there, I won't have to drive right on over it.
Arabanızı çekerseniz üzerinden geçmek zorunda kalmam.
It won't move.
Kımıldamayacak.
He says his arm is shattered, and it's pinned under the body of another guy who won't move, because he's already dead.
Kolu parçalanmış, ve başka birinin altına sıkışmış adam kımıIdayamıyormuş çünkü ölmüş.
It won't move!
- Yerinden kımıldamıyor.
- It won't move!
- Hareket etmiyor!
It won't move again until my actions activate it.
Hareketlerim onu aktive etmeden bir daha hareket etmeyecektir.
When whoever it is makes their move, you won't be here to ask if he's the one.
Düşmanlarınız harekete geçtiğinde kim olduklarını soracak fırsatınız olmayacak.
I'll tie it so tight you won't be able to move.
Öyle sıkı bağlayacağım ki kıpırdayamayacaksın.
Civilisation won't progress unless someone points out when people's manners are remiss. - ( Man ) Move it!
- Yürüsene!
It won't move...
Yapamıyorum.Hareket etmiyor.
I assume, if you're not interested, you won't mind if we move on it independently.
İlgilenmiyorsan, bizim bu işe bağımsız olarak girmemize aldırmayacağını farz ediyorum.
He won't appear again until he's ready to move, but it can be done.
Harekete geçene kadar bir daha ortaya çıkmaz. Ama mümkün.
It won't be long before we move again.
Tekrar yola çıkmadan önce fazla süre olmayacak.
The scar won't move, but it will heal if you let it.
Yara yok olamaz, ama izin verirsen iyileşebilir.
it won't move!
Kıpırdamıyor!
- It won't move.
- Hareket etmeyecek.
It won't be your move. It'll be my move.
Bunu sen yapmayacaksın, John.
If you don't move it and add your two cents'worth, you won't have a thing.
Onu taşıyamıyorsan ve 2 sentlik değer katamıyorsan, bir şeye sahip olamazsın.
Every single move we make... from the mundane to the monumental... the red light that we stop at or run... the people we have sex with or won't with us... aeroplanes that we ride or walk out of... it's all part of death's sadistic design... leading to the grave.
Geçtiğimiz veya durduğumuz kırmızı ışıkların, bizimle ilişkiye giren veya girmeyen insanların bindiğimiz uçaklar veya binmediklerimiz... Bunların hepsi, bizi sonu mezar olan ölüme götüren bir dizaynın parçalarıdır.
It won't move!
Kımıldamayacak!
It's no use! It won't move!
- Çalışmıyor.
I won't move here if it means spending my nights worrying.
Eğer bu gecelerimi endişeyle harcıyacağım anlamına geliyorsa gitmeyeceğim.
But... If I stay here and don't move, I won't provoke it.
ama... burada kalıp hareket etmezsem, onu tahrik etmeyeceğim.
- It won't move without fingerprint I.D.
Asansör onaylı parmak izi olmadan hareket etmiyor.
It won't make any difference, they're not even ready to move yet.
Hiç bir şey farketmeyecek, daha intikale hazır değiller bile.
Well, I guess they could take it out, but... you won't want to move around too much without it opening up again.
Aslında çıkarmalıyız ama çıkarırsak yarayı sarmamız gerekir.
I won't be able to move the piece around by thinking about it.
Üzgünüm.
Now we pack some soil around it nice and tight, so it won't move.
Şimdi biraz toprak at, ama çok bastırma.
White people just couldn't believe it. - Huh? Why won't she move?
Beyazlar buna inanamadılar.
They must have some sort of unfinished business here on Earth, and they either can't or won't move on until it's done.
Dünya'da bir tür bitmemiş bir işleri varmış, ve işleri bitene kadar ilerleyemeyeceklermiş.
Now, the actual battle was fought over there where that man is standing, but he won't move, so we'll do it here.
Savaş aslında şu adamın durduğu yerde oldu ama yerinden kıpırdamıyor, bu yüzden savaşı burada canlandıracağız.
I must admit, it's a bold move, Lex, but it won't work.
Kabul etmeliyim ki bu cesurca bir hareket Lex, fakat işe yaramayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]