Jaded перевод на турецкий
176 параллельный перевод
To them, the life of a woman mattered no more than that of a fly. They took with them eight lovely adolescent girls to serve as victims for their criminal desires plus four women well versed in debauchery, whose narrative skills would serve to stimulate their already jaded appetites whenever interest flagged.
Yanlarında ; sekiz güzel ergen kızı, suçlu emellerine kurban olarak hizmet etmeleri için ve dört uçarılıkta deneyimli kadını anlatı yetenekleri ; güçten kesildiklerinde çoktan bitmiş olan şehvetlerini tahrik etmeye hizmet etmesi için, götürdüler.
But it's a fillip to jaded nerves.
Ama bu uyuşmuş ruhları canlandıran bir şey.
Hey, I got a flush of jaded floozies.
Elimde de şıllık floş olur.
Those jaded five-year vets wouldn't listen to a 2nd lieutenant fresh from the academy.
Hoş yine de, o savaş yorgunu veteranlar benim gibi yeni yetme bir teğmeni takmazlardı ya.
Sorry, I don't mean to sound jaded.
Afedersin, bıkmış gibi görünmek istemiyorum.
I'd rather have you as you are than see you parading yourself like some jaded young slut from the whorehouse.
Genelevdeki genç ve yorgun bir sürtük gibi kendini herkese sunduğunu görmektense sana olduğun gibi sahip olmayı tercih ederim.
A jaded mandarin A jaded mandarin
Portakal posası gibi
Like a jaded, faded faded, jaded, jaded mandarin
Portakal posası gibi
- Jaded reputation on which you're staking
- Seni bağlayan tatsız söhret
Does that mean I'm getting jaded?
Gittikçe zevksizleşiyor muyum ne?
Finally, here are some gratuitous pictures of penises to annoy the censors and hopefully spark controversy, which is the only way to get the jaded video-sated public off their asses and back in the cinema.
Son olarak, sansürcüleri sinir etmek için koyduğumuz penis fotoğrafları. Umarız böylece bir tartışma başlatabiliriz. Çünkü ancak bu şekilde... video-kolik seyircilerin kıçlarını kaldırıp sinemaya geri dönmelerini sağlayabiliriz.
Are you that jaded, Peg?
O kadar mı bitkinsin, Peg?
Are you so jaded that even the new TV season doesn't get you going?
Yeni yayın dönemine bile sevinmeyecek kadar mı yorgunsun? Şu yeni programa baksana.
The question is, what sort of jaded game is he up to this time?
Asıl soru, bu defa hangi tatsız tuzsuz oyunun peşinde?
Oh, you hear me, jaded city?
Duydunuz mu, bıkkın şehir?
In this jaded motherfucking city, that you- -
Bu bıkkın, aşağılık şehirde sen...
It's all your years of waiting tables has made you jaded that's all.
Yıllarca garsonluk yapmak senin içini karartmış, hepsi bu.
And it's true it was in a brothel, but somehow this one didn't have that used, jaded quality.
Tamam, bir genelevdeydi ama. Bu kadın her nasılsa alışılagelmiş tiplerden değildi.
It's made me more cynical, more bitter, more jaded.
Beni ahlaksız, şiddete eğilimli birisi yaptı.
"an athlete pits himself against such overwhelming odds... that even the most jaded spectator finds himself cheering breathlessly."
"yarışmacılar, kendilerini nefeslerini tutarak yürekten alkışlayan seyircilerin karşısında buluyorlar."
He's jaded.
Yoruldu.
I'm jaded.
Yoruldum
You're just so jaded, right? Nothing would surprise you.
O kadar ünlüsün ki hiçbir şey seni şaşırtmaz.
I thought I was the hardened, jaded one.
Bir dakika. Ketum ve bıkkın olan bendim.
- Far too jaded for this conversation.
- Bu konuşma için çok bezmişsin.
You bitter, cynical, jaded thing. It's celluloid propaganda.
Bu bir propaganda.
You live here, you're jaded.
Buralısınız ama bezginsiniz.
Today they have degenerated into a social club for bored millionaires and celebrities who use its meetings as an excuse to indulge their jaded sexual appetites.
Günümüzde ise dejenere bir sosyal kulüp haline geldiler. Canı sıkılan milyonerlerin ve bu buluşmaları çarpık cinsel zevkleri için bir mazeret olarak kullanan ünlülerin kulübü.
Renee, you are so jaded you can't believe somebody could be that in love.
Senin sorunun ne, biliyor musun, Renee? O kadar yorgunsun ki birinin delice aşık olabileceği düşüncesini bile kavrayamıyorsun.
Well, excuse this jaded reporter if he says he's heard that before.
Bunu daha önce duyduğunu söylerse bu bezgin muhabiri mazur görün.
( sing ) Like a jaded, jaded, faded jaded, jaded mandarin ( sing )
Bitmiş gibi, bitkin, solgun, bitkin, bitkin hükümdar...
No matter how old or jaded you are, when you meet the person you're supposed to be with, everything's new.
Kaç yaşında ve ne kadar yavan olsan da birlikte olman gereken insanla karşılaşınca, her şey yeni olur.
Jennifer, you are far too young to be this jaded. Who's jaded?
Bu kadar şevksiz olmak için daha çok gençsin.
Had I become so jaded that I didn't recognize romance when it kissed me on the lips?
Beni dudaklarımdan öptüğünde romantizmi farkedip daha az istekli görünemez miydim sanki?
The fresh air stimulates the jaded appetite.
Temiz hava insanın iştahını açıyor.
Trance, you're getting jaded in your old age.
Trance, yaşlandıkça garipleşiyorsun.
Jaded?
- Alaycı?
You're a very jaded man.
Senin için geçmiş, Luke.
But the crowds were so jaded, they didn't even notice.
Ama sokaktaki insanlar olup bitenleri görmeyecek kadar aptallaşmıştı.
You 21st century types are so jaded.
Siz 21. yüzyıl tipleri çok bıkkınsınız.
I may be jaded, but I do my homework.
Bıkkın olabilirim ama ödevimi yaptım.
When we started here a year ago and saw some of the insensitive and jaded doctors, we all said the same thing :
Bir yıl önce burada işe başladığımızda ve duygusuz, usanmış doktorlar gördüğümüzde hepimiz aynı şeyi söylemiştik :
Today they've degenerated into a social club for bored millionaires and celebrities who use its meetings as an excuse to indulge their jaded sexual appetites.
Canı sıkılan milyonerlerin ve bu buluşmaları çarpık cinsel zevkleri için bir mazeret olarak kullanan ünlülerin kulübü. Bizzat ben de o tarikata mensuptum. Yıllar önce.
I know you're a sophisticated, modern woman that's very jaded and nothing gets to you and you have no emotions.
Çok bilmiş, modern bir bayan olduğunu biliyorum isteksizlik var, hiç birşey seni etkilemiyor ve de heyecan yok.
Never get too jaded to care.
Değer vermekten yorulma.
I'm afraid I'm a little jaded in the romance department.
Romantizm bölümünden biraz bıkkınım.
How about I split up this jaded little fan club?
Bu bıkkın hayranlar kulübünü ayırmaya ne dersiniz?
By men brutal and jaded
Gaddardı, zevksizdi erkeklerim
Aren't you a little young to be so jaded?
Bu kadar bıkkın olmak için genç değil misin?
What tricks, what jests I can play on the poor fools... here's entertainment to please the most jaded palette!
En sıradışı eğlencelerden biri bu.
It's been said that New Yorkers are the most jaded people in the world.
New York'lular için, dünyanın en tepkisiz insanları derler. Bunun sebebi herşeyi denemiş ve görmüş olmamız.