Jerusalem перевод на турецкий
1,319 параллельный перевод
When he comes back somebody asks him what have you been doing, he says I went to Jerusalem last night and this man says, you went to Jerusalem last night?
Döndüğünde biri ona sordu ; Neler yapıyorsun? O da, dün gece Kudüs'e gittim dedi.
Jerusalem and he begins to describe it in very exact detail.
Kudüs'ü tarif etmesini istediler. O da her detayı anlattı.
That is certainly more extraordinary than making a Night Journey to Jerusalem.
Ve bu kesinlikle Kudüs'e yapılan bir gece yolculuğundan daha olağandışıdır.
He's a real Jew from Jerusalem or something.
Kudüslü mü ne, gerçek bir Yahudi.
In December, they entered Jerusalem.
Aralık'ta Kudüs'e girdiler.
The words "Jerusalem has fallen" spread like news of a death in the family.
"Kudüs düştü" kelimeleri ailede ölüm haberi gibi yayıldı.
Jerusalem was in the hands of the English.
Kudüs İngilizlerin eline geçti.
We did not leave Jerusalem like the sons of Israel.
Kudüs'ü İsrailoğulları gibi terk etmedik.
Capturing Turkish-held Jerusalem was a key British objective in 1917.
1917'de Türklerin elindeki Kudüs'ü ele geçirmek İngilizlerin ana amacıydı.
General Allenby, commanding British forces in the region, now wrote the Arab revolt into his Jerusalem campaign, reinforcing it with armoured cars, air support, artillery and colonial troops.
Bölgedeki İngiliz kuvvetleri komutanı General Allenby Arap isyanını zırhlı arabalar, hava desteği ve koloni bölükleri ile kuvvetlendirerek kendini hemen Kudüs savaşına dahil etti.
Allenby entered Jerusalem on foot with his officers, including Lawrence.
Allenby, içinde Lawrence'ın da olduğu subaylarıyla Kudüs'e giriyor.
Tell me a story, Phillip, a story of Jerusalem.
Bana bir hikaye anlat, Philip, Kudüs hakkında bir hikaye
Jerusalem?
Kudüs?
He was excommunicated last year in Jerusalem.
Geçen sene Kudüs'te aforoz edildi tanrının evini yapacak kadar iyi..
In Jerusalem, my brother gave a dying Arab a drink of water.
Kudüs'te, kardeşim ölen birine su vermişti.
My brother gave the church his youth in Jerusalem... his blood at St. Peter's, but when he lay dying... they deserted him.
Kardeşim Kudüs'te gençliğini verdi kiliseye St.Peters'de da kanını, fakat ölürken.. onu yalnız bıraktılar.
From Jerusalem... my brother said it held a splinter from the true cross.
Kardeşim, Kudüs'ten gerçek çarmıhtan bir kıymık aldığını söyledi.
Listen to me. There's a conference in jerusalem in a couple of weeks.
Dinle beni, bir kaç hafta sonra Kudüs'te bir konferans var.
Wait a minute. What are you talking about, jerusalem?
Dur bir dakika, sen neden bahsediyorsun?
I won that cup in Jerusalem. At the intercontinental championship.
O bardağı Kudüs'te kıtalararası şampiyonlukta kazanmıştım.
KAREN : It was a starry night in ancient Jerusalem and the baby Jesus was in his manger.
Kadim Kudüs'te yıldızlı bir geceydi ve İsa bebek ahır yemliğinde yatıyordu.
- served on a compote of Jerusalem artichokes, chestnuts and mushrooms.
Yer elması, kestane ve mantar kompostosu...
There's no E flat in "Jerusalem".
"Tel Aviv"'de E kısmı yok.
God, I tell you, I'd run round Skipton market naked, smeared in plum jam, wearing nothing but a knitted tea cosy on me head and singing "Jerusalem".
Tanrım, Skipton pazarının etrafında çıplak koşup, erik reçeline batıp kafama çay poşetinden başka bir şey takmadan, "Tel Aviv" i söyleyeceğim.
It's not just jam and "Jerusalem".
Sadece reçel ve "Tel Aviv" değil.
Not quite the jam and "Jerusalem" the ladies are usually known for.
Hanımların genellikle bilindikleri reçel ve "Tel Aviv" değil.
King of Castile, Leon and Aragon... of the Two Sicilies, Jerusalem, Navarre, Granada, the East and West Indies,
Kastilya, Leon, Aragon Sicilya, Kudüs, Navarre Granada ve Antiller Kralı.
In all churches, there is a niche facing Jerusalem.
Bütün kiliselerde, Kudüs'ü gösteren bir girinti bulunur.
But in churches that became mosques, there was a problem, because Mecca and Jerusalem are not in the same direction.
Ancak şöyle bir fark var. Eğer bir kilise cami yapılmışsa, bir yön sorunu ortaya çıkıyor. Çünkü Mekke ve Kudüs'ün yönleri farklı.
and in Jerusalem, the Hurva Synagogue, a building that would have shared the spotlight with the great monuments of the holy city.
ve Kudüs'teki, Hurva Sinagogu bu kutsal şehrin büyük anıtlarıyla aynı yeri paylaşacaktı.
When I arrived in Jerusalem, I found myself surrounded by pilgrims.
Kudüs'e vardığımda, etrafımın hacılarla dolu olduğunu gördüm.
Teddy Kollek is the legendary former mayor of Jerusalem.
Teddy Kollek Kudüs'ün efsanevi eski belediye başkanı.
The Jewish authorities in jerusalem sent some priests and Levites to John.
Kudüs'deki Musevi otoriteler John'a bir kaç rahip ve din adamı gönderdiler.
It was almost time for the Passover festival, so Jesus went to jerusalem.
Boğaz Festivalinin zamanı gelmişti, bu yüzden İsa Kudüs'e gitti.
while Jesus was in jerusalem during the Passover festival... many believed in him as they saw the miracles he performed.
İsa Boğaz Festivali sırasında Kudüs'teyken pek çok kişi ona inandı ve gösterdiği mucizeleri gördüler.
believe me, woman... a time will come when people won't worship the Father either on this mountain... or in jerusalem.
İnan bana kadın insanların Babamızla ne bu dağlarda ne de Kudüs'te buluşmayacağı bir zaman gelecek.
When he arrived in GaIiIee, the people there welcomed him... because they had gone to the Passover festival in jerusalem... and had seen everything that he had done during the festival.
Galilee'ye vardığında, insanlar Onu orada karşıladılar çünkü Kudüs'te Boğaz Festivaline gitmişlerdi ve festival sırasında yaptığı her şeyi görmüşlerdi.
After this, Jesus went to jerusalem for a religious festival.
Bundan sonra, İsa Kudüs'e dinsel bir festival için gitti.
Near the Sheep Gate in jerusalem, there is a pool with five porches.
Kudüs'teki Koyun Kapısı yakınlarında 5 sundurmalı bir havuz vardı.
It was winter... and the festival of the Dedication of the temple was being celebrated in jerusalem.
Kıştı ve Kudüs'te tapınağa adanmış bir festival kutlanmaktaydı.
Bethany was less than two miles from jerusalem... and many Judeans had come to see Martha and Mary... to comfort them about their brother's death.
Bethany Kudüs'ten iki mil uzaklıktaydı ve pek çok Judean'lı, Martha ve Mary'yi görmeye geldiler onları kardeşlerinin ölümünden dolayı teselli etmek istediler.
The time for the Passover festival was near... and many people went up from the country to jerusalem... to perform the ritual of purification before the festival.
Boğaz festivali vakti yaklaşmıştı ve pek çok insan Kudüs'e festival öncesi ibadeti yerine getirmek için gitti.
The next day, the large crowd that had come to the Passover festival... heard that Jesus was coming to jerusalem.
Ertesi gün kalabalık bir grup boğaz festivaline geldi ve İsa'nın Kudüs'e geldiğini duydular.
Some Greeks were among those... who had gone to jerusalem to worship during the festival.
Bazı Yunanlılar da bunların arasında Kudüs'e gelip, festivale katılanlar da.
Fresh from a triumphant tour of Bethlehem, Jerusalem and the Holy Land!
Beytüllahim, Kudüs ve Kutsal Topraklar'daki turundan yeni döndü!
JERUSALEM STEEL.
Jarusalem Çelik'ten...
We all came to America from Jerusalem, and while we were here, we were visited by Christ.
Hepimiz Amerika'ya Kudüs'den geldik. Ve buradayken İsa bizi ziyaret etti.
Why did he believe that Native Americans were actually white people from Jerusalem?
Neden yerlilerin Kudüs'den gelen beyaz insanlar olduğuna inanıyormuş?
If you're gonna say things that have been proven wrong, like that the first man and woman lived in Missouri and that Native Americans came from Jerusalem, then you'd better have something to back it up.
Eğer yanlış olduğu ispatlanmış şeyler söyleyecekseniz, mesela ilk insanların Missouri'de yaşadığı gibi, ya da Kızılderililerin Kudüs'ten gelmiş olabilecekleri gibi, en azından elinizde bunları destekleyecek bir şeyler olmalı.
And in 1977, Sadat had flown to Jerusalem to start the peace process.
1977'de, Sedat barış sürecini başlatmak için Kudüs'e uçtu.
Some of the people of jerusalem said. :
Kudüs'teki bazı insanlar dedi ki : " Bu otoritelerin öldürmeye çalıştığı adam değil mi?