Jetsam перевод на турецкий
28 параллельный перевод
It's filled with human jetsam.
İnsan müsveddeleriyle dolu.
Boy, there's a lot of flotsam and jetsam out tonight, ain't there?
Evlat, bu gece işsiz güçsüz takımının sürüsüne bereket, değil mi?
Just so much flotsam and jetsam.
Sadece bir yığın saçmalık.
Flotsam and Jetsam.
- Ivır ile Zıvır.
Just you and me, and Flotsam and Jetsam, and Bobby.
Sen, ben, Ivır Zıvır ve Bobby.
Jetsam.
Zıvır.
They are the boys of the dregs. The flotsam and jetsam of frontier society, if you will.
Bunlar, toplumun en aşağı tabakasında yüzen toplum tarafından dışlanmış çocuklar.
Flotsam! Jetsam!
İşsiz güçsüz takımı.
♪ Flotsam, Jetsam ♪ Now I've got her, boys
# Şimdi o benim, çocuklar
But like so much at the coast the quantity of flotsam and jetsam is unpredictable
Ama, kıyının büyük bölümü gibi denizde yüzen ve karaya vuran eşyaların fazlalığı belli olmaz.
Only in prison, the junk we're discarding, the flotsam and jetsam, are human lives.
Sadece hapiste, bizim attığımız çöpler, denizde yüzen, kıyıya vuran çöpler, insan hayatları.
Die, you rotting scrap of jetsam!
Geber, seni çöpe gidesice hurda yığını!
You know the difference between flotsam and jetsam?
Denizde yüzenle, karaya vuran enkaz arasındaki farkı bilir misin?
We'll take a transmitter and dump it along with some charred rubble on a beach on the mainland, and they'll think it's jetsam that washed up when the City exploded during the siege.
Bir verici alırız ve onu anakaradaki yanmış döküntü yığınıyla birlikte bir sahile atarız. Kuşatma sırasında şehir patladığı zaman dökülen bir şey olduğunu sanacaklar. Bekle.
Creatures, timeshifts, space junk, debris, flotsam and jetsam.
Yaratıklar, zaman tünelleri, uzay hurdaları, enkaz, yük ve sintine.
Flotsam and jetsam slips through all the time.
Devamlı geçişler oluyor.
The giant planets formed early in a gas-rich environment... when there was lots of little flotsam and jetsam... around the solar system still to be captured into orbit.
Dev gezegenler gaz bakımından zengin bir çevrede oluştu... Güneş sisteminde hâlâ yörüngeye yakalanan çok fazla küçük başı boş malzeme vardı.
So... What have we got left to look forward to, us refugees... the flotsam and jetsam of death?
Şimdi... bize bekleyecek ne kaldı, biz mülteciler... ölümün ayaktakımı ve enkazı mı?
Employer of the flotsam and jetsam.
Ivır Zıvır'ın patronu.
Here, amid the flotsam and jetsam of french letters and the swollen bodies of drowned cats, dogs, and birds left by the tide, she is often moved to open her bowels.
Bu doğal kargaşanın ortasında, gelgitin getirdiği boğulmuş kedi,.. ... köpek ve kuş cesetlerinin arasında bağırsaklarını boşaltmayı seviyor.
It should just be beautiful drift wood, not all this industrial flotsam and jetsam but, you know, men should still wear hats every day, the world's changed
Buralarda sadece ağaç kütükleri olmalı, tüm bu endüstriyel atıklar ve pislikler değil. Ama adamlar şapka takıp etrafta dolanıyor çünkü dünya artık değişti.
Flotsam and jetsam.
İşi gücü olmayan kişileriz.
Oh, you have a little flotsam and jetsam there.
Orada şirket kurmuşlar resmen.
You have a little flotsam and jetsam there.
Şuranda biraz leke kalmış.
- One minute, there's a flotilla, the next minute just flotsam and jetsam.
- Leo. - Küçük filo birden gemi enkazına döndü.
Salem's coffers empty while the town fills with this human flotsam and jetsam!
Kasaba bu ayak takımıyla dolarken Salem'in paraları tükeniyor!