Joys перевод на турецкий
502 параллельный перевод
My good wife is quite unable to make me experience the joys of the flesh.
Karım bana yaşam enerjisi katma konusunda yetersiz kalıyor. Peki onlardan feragat etmem için bir neden var mı?
The sorrows of life are the joys of art.
Hayatın acı tarafları, sanatın eğlenceleridir.
Only those who wear chains, know the joys of freedom.
Sadece zincir takanlar özgürlüğün tadını bilirler.
And how she would feel with all her simple sorrows and find a pleasure in all her simple joys remembering her own child life and the happy summer days ".
Ve acılarına nasıl katlanacağını düşündü ve sevinçlerini nasıl yaşayacağını çocukluğunu ve o mutlu yaz günlerini hatırlayarak. "
That the joys of each shall be the joys of both.
Birinin sevinci, diğerinin de sevinci olsun.
These are the joys of matrimony.
Bunlar evliliğin hazları.
Conceive that you there commit a capital error. One that cuts you off from the possibility of all human joys.
Orada seni tüm insani zevklerden mahrum bırakan... büyük bir suç işlediğini farzet.
"'And dreaming night will hide our joys no longer,
"Düşlü gece artık sevincimizi gizlemeyecek."
Joys of the city.
Şehir eğlencesi.
That'll be one more child to share the joys of this world with them.
Bu dünyadaki sefalarını paylaşacak bir çocuk daha olacak.
Till I know'tis done, howe'er my haps, my joys were ne'er begun.
Onun ölüm haberi gelmedikçe, dünyalar benim olsa, keyfim gelmez yerine.
The joys... of love they last... but a short time.
Aşkın... neşesi kısacıktır... aslında
They can come and take it away, though heaven knows it's one of the few joys I have in life.
İsterlerse gelip alsınlar. Ama tanrı biliyor ya bu hayatta beni mutlu eden birkaç şeyden biri.
Small concerns, small joys, small tribulations.
Küçük hevesler, küçük sevinçler, küçük sıkıntılar...
- One of the joys of being independent... is to buy an occasional bottle for a dissolute friend.
Bağımsız olmanın en büyük keyiflerinden biri de, çapkın arkadaşlarına böyle içkiler aldırmaktır.
A woman whose thoughts are centered... On the joys of hearth and home.
Düşüncelerinin merkezinde, evi ve ocağı'nın sevinçleri olan bir kadın.
A man you can love like a woman have children by, grow old with share joys and sorrows, success and failure
Kadın gibi sevebileceğin bir erkek, çocuklar doğurabileceğin, birlikte yaşlanıp, duygularını paylaşabilecegin birisi.
I prefer my simple life with its vexations and petty joys.
İyisiyle kötüsüyle bu basit hayatımı tercih ederim.
Without knowing the future the children were caught up in their own joys and sorrows
Geleceğin ne getireceğini bilmeden çocuklar kendi eğlence ve dertlerine dalmışlardı.
Drown desperate sorrow in dead Edward's grave... and plant your joys in living Edward's throne.
Çaresiz derdiniz, ölen Edward'ın mezarında kalsın, mutluluğunuz ise yaşayan Edward'ın tahtında filizlensin.
We flew him to New York tonight to help recall the struggle and joys of times gone by, because, Lonesome Rhodes you lived it.
Geçmiş zamanlardaki, mücadele ve neşeyi hatırlamanı sağlamak için onu New York'a getirttik. Çünkü,'Yalnız'Rhodes bunları sen yaşadın.
If only we grown-ups... could preserve their capacity for simple joys and simple beliefs.
Keşke biz yetişkinler onların basit sevinçlerini ve basit inançlarını muhafaza edebilseydik.
Fresh, young, full of the joys of life.
Işıl ışıl, genç, hayat enerjisiyle dolu.
Joys of nature, my foot!
Doğa'nın güzelliği ha?
With whom can I share my joys and sorrows?
Sevincimi ve acımı paylaşabileceğim hiç kimsem yok.
I did once before polo deprived me of the joys of nature.
Polonun, beni doğanın eğlencesinden koparmasından önce bir kere yapmıştım.
Far and wide, like the joys of spring, let me burst the heart's narrow cage reak down the stonewalls of self and the cheerless prison of the mind
İlkbaharın neşesi gibi uzak ve bol. Kalbimin kafesinden çıkayım. Mutluluk içerisinde ileri atılmak için
Promise you'll share both your joys and sorrows with me.
Sevincini kederini benimle paylaşacağına söz ver.
We share joys and sorrows. We share everything but the brandy.
Biz sevinçlerimizi ve acılarımızı, her şeyimizi paylaşırız ama brendimiz hariç.
For the joys we shared at the cost of Chinese sacrifices, I am now paying dearly.
Çinlilere çektirdiğimiz çilelerin hesabını şimdi fazlasıyla ödüyorum.
A symbol of myriad joys
Sayısız eğlencelerin sembolü
They live in a world of their own not created by God but by themselves, through centuries of experience, troubles and joys.
Kendi dünyalarında yaşarlar Tanrının değil, kendilerinin, yüzyıllar süren deneyim, sıkıntı ve sevinçle yarattığı dünyada.
I would like to say a few words, but great joys, Prince, must remain mute.
Ben... bir şeyler söylemek isterdim ama en büyük mutluluk, sessizlik.
When you realize how he has used you, you may appreciate the joys of family life again.
Seni nasıl kullandığının farkına vardığında... aile hayatının neşesinin kıymetini yeniden bilirsin belki.
The joys of family life are limited, madam, to be perfectly frank, you bore me, you and your everlasting backbiting.
Aile hayatının neşeleri sınırlıdır, madam. Tam anlamıyla dürüst olmam gerekirse... Beni sıkıyorsun!
" A pensive man am I Of philosophic joys
" Düşünen bir adamım ben Felsefeyle yatar kalkarım
" Her joys, her woes
" Sevinçleri, üzülmeleri
You don't yet know the true joys of the flesh, Maya dear.
Sen henüz etin zevklerini bilmiyorsun, Maya canım.
These are the real joys in life.
Hayatta gerçek mutluluklar vardır.
All Ramon's joys will be yours... as if it were your finirst trip and the battle were just beginning.
Sanki bu senin ilk yolculuğunmuş ve savaş yeni başlıyormuş gibi Ramon'un tüm neşesine sahip olacaksın.
He's telling her about some great Japanese restaurant in East Berlin, and she's describing the joys of having a root canal job.
O Doğu Berlin'deki Japon restoranından söz ediyor annen ise dişinin kanal tedavisinden.
Waiting for the joys that love brings
# Bekliyoruz aşkın getireceği keyifleri #
So with new joys in store and summer at your door
# İçinizde yeni bir neşe Yaz kapınıza gelince #
Oh, joy of joys.
Bu ne sevinç.
Is it not possible for a woman to stand shoulder-to-shoulder to a man and share in the joys of victory?
Bir kadının bir adamla omuz omuza savaşıp zaferin sevincini paylaşması mümkün değil mi?
See what a scourge is laid upon your hates, that heaven finds means to kill your joys with love.
Gördünüz mü nefretiniz nasıl bir cezayı buldu. Tanrı, mutluluğunuzu sevgi ile öldürdü.
The House of 7 Joys.
House of 7 Joys.
So why don't you meet me as soon as possible at the House of 7 Joys.
Mümkün olduğu kadar çabuk House of 7 Joys'da buluşalım.
The House of 7 Joys?
House of 7 Joys mu dedin?
At the House of 7 Joys, you didn't do one thing wrong.
House of 7 Joys'da tek bir hata yapmadın.
The joys of love made her human and the agonies of love destroyed her.
Sevginin mutluluğu onu insan yaptı ve sevginin acısı onu yok etti.