Just me and you перевод на турецкий
15,004 параллельный перевод
It's just me and you, and as long as we stick together, then...
Sadece sen ve ben varız. Eğer birlikte devam edersek...
Just me and you.
Sadece ben ve sen.
Are you kidding me? Look at what I am offering, and you're just staring at some stupid pack of hand sanitizer?
Sana önerdiğim şeye bak ve sen ise el dezenfektanı ile ilgili aptalca şeyleri paketliyorsun!
I was just saying how much you remind me of the old Wells, and now, here we are, just like I did with him, standing on either side of this glass with me asking you, "Why?"
Tam da diyordum, bana eski Wells'i ne kadar da çok hatırlatıyorsun. Ve buradayız işte. Tıpkı onunla olduğu gibi.
I'll come down hard on you for abuse of power, and that'll hurt you just as much as it hurts me.
Bana verdiği kadar size de zarar verir.
The Congressman is just as frustrated as you are, and he spoke to me because he wants to help.
Milletvekili de sizin kadar huzursuz. Yardım etmek istediği için benimle konuştu.
And if I come with you will you just talk to him and tell what you've told me.
Ben de seninle gelirsem onunla konuşup bana anlattıklarını anlatır mısın?
Private rooms... just you and me.
Özel odalar. Sadece sen ve ben.
You give me one name... just one, and I'll send you to Richmond.
Bana bir isim sadece bir isim ver yoksa seni Richmond'a yollarım.
But then I saw how hard you were trying to make me happy, and I just love hanging out with you guys.
Ama sonra beni mutlu etmek için nasıl didindiğinizi gördüm ve sizlerle takılmaya da bayılıyorum hem.
I know this weekend was meant to be just you and me.
Bu haftasonu sadece sen ve ben olmalıydık biliyorum.
You are not yourself, Caitlin, And it's freaking me out,'cause you have this icy look in your eye just like you did over there.
Kendinde değilsin, Caitlin ve bu beni çok korkutuyor çünkü bu donuk bakışların bana diğer seni hatırlatıyor.
If you're having trouble dropping off, just let me know, and I can arrange an Ambien or a cocktail.
Uykuya dalmakta zorlanıyorsan haber vermen yeter. Uyku ilacı ya da içecek bir şeyler ayarlarım.
Me, when I had to tell my kids who are stuck here that I have no idea when they get to go home, and you know what would make all of that just a tiny bit better?
Burada sıkışıp kaldığımızı oğluma söylemek zorunda kalan, ve ne zaman eve döneceğimiz hakkında en ufak fikri olmayan ben. Bunları ne daha katlanılabilir hale getirirdi biliyor musun?
See, now my day involves arresting you, and that's not just because you're messing with me.
Gördüğün gibi benim günüm seni tutuklamamı gerektiriyor, ve sadece benimle dalga geçtiğin için değil.
What's to keep me from killing you and just taking the phone?
Neden seni öldürüp telefonu elinden almayayım?
This isn't a courtroom, this is just you and me, and I'm asking you why.
Burası mahkeme salonu değil, sadece senle ben varız, ve sana neden diye soruyorum.
But no, if it gives me time to reflect and work out my priorities and to settle, not just in the marriage, but you know, generally, it'll be worth it.
Ama hayır. Düşünmeme ve sadece evliliğimde değil, genel olarak hayatımda önceliklerimi belirmeme yardımcı olacaksa bunu yapmama değer.
We're in the back row of some dark theater, just you [smooches ] me [ smooches ] Vivian [ smooches] and all the Red Vines we can eat.
Karanlık bir salonun en arka sıralarında... sadece sen ve ben... Vivian... ölesiye jelibon.
It's a really small town and I know a lot about your current rep and I just - - I don't really think he's right for you. Excuse me.
It's a really small town Burası küçük bir yer mevcut ününü biliyorum ve bence onun senin hakkettiğin kişi olduğunu düşünmüyorum.
Just promise me you'll be there and you'll invite your friends, okay?
Sadece bana orda olacağına ve arkadaşlarını çağıracağına söz ver tamam mı?
Let's enjoy this - - just you, me, and a sleeping baby. [Glasses clink ] [ Cellphone ringing]
Sadece sen, ben ve uyuyan bir bebek.
You want to hang out with me, meet me, talk about my father, know his shoe size, blood group, and just, uh, be with him for some time or play in his band?
Benimle takılmak istiyorsun. Tanışmak istiyorsun, babamla ilgili konuşmak istiyorsun. Onun ayakkabı numarasını, kan grubunu biliyorsun.
Well, maybe you just give me 2 feet of it, and you can have the rest of the 4 feet.
Bana 60 santimini ver, 140 santimini sen yersin.
I was all set to disband Danny's team after the shooting of Ronan Murphy and there is no way you're going to pin some blame on me just because you're struggling to find a scapegoat.
Ronan Murphy'nin vurulmasından sonra Danny'nin takımını dağıtmaya hazırdım. Bir günah keçisi aradığın için beni suçlayamayacaksın.
So, why don't you just tell me everything you know about the case that you're working on and how it connects to mine?
O halde neden bana üzerinde çalıştığın dava ve benimkiyle olan ilişkisi hakkında... - her şeyi anlatmıyorsun.
Just you and me.
Sadece sen ve ben.
Michaela, is it just me, or is there, like, a lot of chemistry between you and Asher?
Michaela, sadece bana mı öyle geliyor... yoksa senin ve Asher'ın arasında, yani, fazla mı kimya var.
You're just saying that so I won't tell Wes, and I won't, but at least tell me why I shouldn't.
- Wes'e söylerim diye saklıyorsun... -... ama söylemem, en azından saklama sebebini söyle.
And I can't tell you what that means or what I've done, so don't ask me. Just...
Ne bu cümleyi ne de yaptıklarımı açıklayamam o yüzden sorma.
Anyway, the point is, I messed up and made you all stick your necks out on the line for me, and... I just want to say... thank you.
Neyse demem o ki sıçıp sıvadım ama hepiniz canınızı ortaya koyup yardım ettiniz ben de demek istedim ki teşekkür ederim.
But, if you ever wanted to, and it seems like you don't, but just in case you do, if you ever wanted a partner, please let it be me.
Olur da birgün bir ortağa ihtiyacın olursa, ki görünüşe göre ihtiyacın yok, ama eğer olursa, lütfen o kişinin ben olmama izin ver.
Can you just tell her it's me and... and that I need to talk to her?
Ona benim geldiğimi ve onunla konuşmam gerektiğini söyler misiniz?
You know? And I needed to give Brad one more chance to just stop smothering me.
Beni boğmaması için Brad'e bir şans daha vereceğim.
And without me, you would just be some young, hot, single guy!
Bensiz, herhangi bir genç, seksi yalnız adamdan farkın kalmayacak!
Just you and me hanging out together.
Sadece seninle ben. Takılıyoruz.
Just you and me and that old guy.
Sadece sen ben. Ve şu yaşlı adam.
Dealing with your fuckups is part of the deal, just like you dealt with me not being able to get pregnant and then getting pregnant but not wantin'to be a mother.
Senin hatalarınla ilgilenmek ilişkimizin bir parçası. Sen de benim hamile kalamamamla kaldıktan sonra da anne olmak istemememle uğraştın.
Okay, it's just you and me.
Sadece sen ve ben kaldık.
You just fucking come out and you talk to me!
Dışarı çık da konuş benimle ulan!
Then we will be just you and me.
O zaman sadece sen ve ben kalırız.
You want me to fly in there, all unprepared, and fall flat on my face, while you just swoop in after, totally in the clear.
Kızın yanında beni savunmasız yakalayıp küçük düşereceksin, sonra da kız senin olacak. Temiz plan.
Yeah. So, you want me to just go in there and ask her out?
İçeri girip kıza çıkma teklif etmemi istersin yani, öyle mi?
After you just made me get off your bike and walk home?
Beni bisikletten indirip eve kadar yürüttükten sonra mı?
I just, like, I heard you installed her in your store, but then Dennis took her out on a date, and that confused me.
Duyduğuma göre kızı dükkanına yerleştirmişsin ama sonra da Dennis kızı buluşmaya götürmüş ve bu biraz kafamı karıştırdı.
Just you and me, late at night, lying awake in that little studio above the store.
Sadece sen ve ben, gecenin bir vakti, dükkanın üstündeki küçük stüdyo dairede uyanık bir şekilde uzanıyoruz.
People like you and me, it's like... it's like we're wearing these glasses, and we see through all of that crap that just, like, sits there like a layer of fog or mud that... of mud that's, like, rolled down from the mountain, over the town... slid down and sits over the town.
Senin ve benim gibi insanlar, şey gibi... şu gözlüklerden takmışız gibi ve biz bütün bu saçmalıklar boyunca şey gibi, burada oturmuşuz ve bir katman sis... veya çamur çamur dağın tepesinden şehrin üstüne yuvarlanıyor şehrin üstüne kayıp düşüyor ve orada kalıyor.
Claire's support didn't just happen on its own, and you had the gall to take my hand, look me in the eye and lie to my face.
Claire'e gelen destek kendiliğinden ortaya çıkmadı. Sen de küstahça elimi sıkıp gözümün içine bakarak yalan söyledin.
I just want to say thank you so much for believing in this crazy idea and slaving away in the basement with me, because we couldn't have done it without you.
Ben sadece bu çılgınca fikre inandığın için ve aşağıda deli gibi çalıştığın için teşekkür ediyorum. Sensiz yapamayacağımızı biliyorduk.
You just... concentrate on something, and... no, Jesus, don't do it to me.
Yalnızca... bir şeye konsantre olursun, ve... hayır, Tanrım, benim üzerimde deneme.
You yourself just informed me that this terrorist, with whom you apparently share a cellphone plan, detonated Agent Vasquez, threatened the life of everyone you say you care about, and tasked you into further tricking me to swap out the prescribed medication
Sen kendin anlattın, telefon talimatlarını yerine getirdiğin herkimse bu, Ajan Vasquez'i havaya uçurdu, sevdiklerinle seni tehdit ediyor, bizi kandırarak reçeteli bir ilacı değiştirip
just me 553
just messing with you 17
just me and him 17
me and you 346
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
just messing with you 17
just me and him 17
me and you 346
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and your father 132
and you're here 49
and your point is 28
and your friend 42
and yourself 86
and your brother 50
and you're wrong 34
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and your father 132
and you're here 49
and your point is 28
and your friend 42
and yourself 86
and your brother 50
and you're wrong 34