Kadar перевод на турецкий
774,540 параллельный перевод
Well, how far could he have gone? Oh. That's not good.
Ne kadar uzağa gitmiş olabilir ki? Bu iyi değil.
The way I hear it, you've had it out for Jamie ever since she dumped you.
Benim duyduğum kadarıyla, Jamie seni terk ettiğinden... beri ona karşı kin besliyormuşsun.
All the flying hybrids followed the beacon right into the volcano, but we have to get to Abigail before she hurts anyone else.
İşe yaradı ; tüm uçan melezler... ışığı volkanın içine kadar takip etti, ama Abigail başkasına zarar vermeden... ona ulaşmamız gerekiyor.
I just need to know what makes you so special.
Sadece seni neyin... bu kadar özel yaptığını anlamam gerek.
I was doing a final sweep till my truck died.
Kamyonum ölene kadar ortalığı temizliyordum.
But until today, you didn't even know who she was.
Ama bugüne kadar kim olduğunu bile bilmiyordun.
Tell your parents how much fun you're having, Isaac.
Ailene ne kadar eğlendiğini söyle, Isaac.
And I'm afraid that's all the time we have, but you'll have plenty of time
- Kahvaltıda şeker mi? Ve korkarım tüm zamanımız bu kadar... ama gelecek hafta konuşabilecek...
Reiden knows they can hold onto the children for only so long.
Reidem çocukları ancak bu kadar... tutabileceğini biliyor.
Now, if you knew her as well as you thought you did, or if you were a better cop, you'd have figured that out for yourself.
Eer onu düşündüğün kadar iyi tanısaydın, veya daha iyi bir polis olsaydın... bunu kendin de anlayabilirdin.
Come on, you two played house for a couple of years until Jamie got bored.
Hadi ama, ikiniz Jamie sıkılana kadar Dr. House'çuluk oynadınız.
Well, how bad do you want the truth, Detective?
Gerçeği ne kadar istiyorsun, Dedektif?
How quickly can you test this?
Bunu ne kadar hızlı test edebilirsin?
That's all that we could find.
Bulabildiğimizin hepsi bu kadar.
How exciting, Peter.
Ne kadar heyecanlı, Peter!
I'm a total Taurus, stubborn as they come.
Tam bir boğa burcuyumdur ve onlar gelene kadar da inatçılık yapacam.
That's how you know I got Mon-ay.
Bu, ne kadar paralı olduğumu biliyorsun manasına gelir.
Now sit here until I say you can get up.
Şimdi kalkabilirsin diyene kadar şurada otur.
And you, you're done. Clean out your locker!
Ve sen bu kadar, git dolabını boşalt.
And he's been out in the blazing sun for two days.
İki gündür kavuran güneşin altında ve levhaya kadar soluğu yetmez.
How far is that?
Ne kadar uzaklıkta acaba?
The hit was amazing, but what made it even better was that my family was there to share the moment with me.
Çıkışım muhteşemdi. Fakat ailemin orda olup benimle bu duyguyu paylaşması kadar değil.
The casts kind of smell, so I won't let her sleep in the bedroom till they're off.
Alçıları kokuyordu onun için çıkartana kadar yatak odasında yatmasına müsade etmeyeceğim.
Tandy, I thought it was an obese acorn myself until I did this.
Tandy, sanırdım Kendim bir obez kavun Bunu yapana kadar.
And just know I'm not leaving till you come back!
Ve biliyorum sadece değilim Geri gelene kadar gidiyorum!
Don't look so down.
Bu kadar üzülme.
I've done absolutely everything that you've asked me to do up until right now.
Benden şu ana kadar istediğin her şeyi tamı tamına yaptım.
If I could help you with this, don't you think I would've already?
Bu konuda yardım edebilseydim şimdiye kadar etmez miydim sanıyorsun?
I had a whole mess of chicken fingers in here, two orders worth.
Burada bir sürü çıtır parmak tavuk var. İki kişiye yetecek kadar.
And I don't care how long it takes, you're gonna give me exactly what I need.
Schwentke'yi konuşacağız ve bunun ne kadar süreceği umurumda bile değil. Bana tam olarak ihtiyacım olan şeyi vereceksin.
If you want Schwinkie that bad, you can have him.
Schwentke'yi o kadar çok istiyorsan onu alabilirsin.
What took you so long to get to the door today, Raymond?
Kapıyı açman neden bu kadar uzun sürdü Raymond?
Up until now, I had every reason to believe you were that woman.
Şu ana kadar o kadın olduğuna inanmam için tüm gerekçelerim vardı.
Typically, a session only lasts eight hours. Not enough time to arouse suspicion.
Genellikle bir seans sadece sekiz saat sürüyor, şüphe uyandıracak kadar uzun bir zaman değil.
How long were you watching me?
Beni ne kadar süre izledin?
You can't leave until we sort this out.
Gidemezsin ta ki biz bunu çözene kadar.
This doesn't have to be such a chore.
Bu iş bu kadar angarya olmak zorunda değil.
My clients come to me to escape their everyday troubles and immerse themselves in a scenario, however unorthodox, that really helps them gain some solid perspective on life.
Müşterilerim bana günlük sıkıntılarından kaçmak için geliyorlar ve kendilerini bir senaryonun içine sokuyorlar, ne kadar alışılmışın dışında olsa da bu hayata dair sağlam bir bakış açısı kazanmalarına yardım ediyor.
Unfortunately, Ray, I'm not quite as creative as you are.
Maalesef Ray, ben senin kadar yaratıcı değilim.
If you want the cops to come out here, that's not gonna happen because the phone, they don't work this far out.
Bak, polisleri buraya çağırmak istiyorsan böyle bir şey olmayacak çünkü bu kadar uzakta telefonlar çalışmaz.
The gun is an odd touch of sentimentality for an otherwise logistical killer.
Silah bu kadar planlı bir katil için garip bir duygusal detay.
How busy?
- Ne kadar yoğun?
That's enough charity.
Bu kadar yardım yeter.
Yes. Not only that, we also need a paper trail.
O kadar da değil, belgeler de olmalı.
Sure, but why go to all the trouble?
- Tamam da niye o kadar uğraştı?
That's enough, counselor.
- Bu kadarı yeterli.
You know, the Russian family that you double-crossed to begin with, and my understanding is that they are... excited to see you.
Hani şu ihanet ettiğin Rus aileden ve anladığım kadarıyla heyecanla seni bekliyorlar.
I can't thank you enough for going out on a limb on this.
Böyle bir riski göze aldığınız için ne kadar teşekkür etsem az.
All right, we're in.
Girdik. Beşe kadar sayın.
Why does she have it out so bad for Reid?
Niye Reid'le bu kadar uğraşıyor?
How long is his break?
Molası ne kadar?