Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ K ] / Keeled

Keeled перевод на турецкий

81 параллельный перевод
- Twice I keeled over in a dead faint.
- İki kez düşüp bayıldım.
When she keeled over. the siren was screamin'.
Gemi sarsıldığında sirenler çalmaya başladı.
Well, he just keeled over while we was working.
Şey, çalışırken belini incitti.
He suddenly keeled over.
Aniden yere yıkıldı.
She was shopping at the Venetian, keeled over at Lacoste.
Venetian da alış veriş yapıyormuş, Lacoste mağazasında yığılıp kalmış.
Keeled over like a canary.
Bir kanarya gibi pat diye düştü.
He flailed around like a madman and then keeled over.
Çıldırmış gibi sağa sola savruldu ve daha sonra birden devrilip düştü.
So we went for him, and he just keeled over.
Sonra peşinden gittik, işini bitirdim.
Keeled over one of the snooker tables, had a stroke.
Bilardo masasına kapaklanmış. İnme inmiş.
He was screaming with pleasure, and at the highest moment of ecstasy, he just keeled over with that smile on his face.
Ve tam zevkin doruğuna ulaşırken..... yüzündeki o gülümsemeyle yere yuvarlandı ve öylece kalakaldı.
And he stood up, keeled over and died.
Sonra kalktı, yere yığıldı ve öldü.
Apparently, this 80-year-old grandmother was watching your Scrooge promo last night and she just... She just keeled over.
Bu 80 yaşındaki büyükanne senin "Cimri" reklamını izledi ve fenalaştı.
His wife said he was using the treadmill just before he keeled over.
Karısı yürüme bandında olduğunu söyledi. Ölmeden önce bırakmış.
She just keeled over.
Yıkıldı kaldı.
"He was playing backup for Aaron Neville... at Tipitina's in New Orleans," and he just k-keeled over.
" Aaron Neville ile birlikte oynuyormuş... New Orleans-tipitina, müzik mekanında ve yığılıp kalmış.
My nephew, lzzie, just keeled over one day, mid-mango.
Yeğenim, Izzie, bir gün devriliverdi, durup dururken.
He just... keeled over and died, just like that.
Birden... devrilip düştü ve öldü. Birdenbire.
- Keeled over while playing cards.
- İskambil oynarken yığılıvermiş.
He just keeled.
Birden düştü. Yığılıverdi.
Just keeled over.
Yığılıp kaldı.
Keeled over at her parents'house and they kept her there.
Ailesinin evinde bayıldı. Onu orada tuttular.
You'll play the concerned daughter-in-law, even-keeled.
İlgili gelini oyna. Bir şey belli etme.
The scales found on your suspect's jacket are keeled :
Zanlının ceketinde bulduğunuz pullar çıkıntılı.
Somewhere between the booking desk and a holding cell, Dirk mysteriously keeled over and died.
Sabıka masasıyla hapis arasında bir yerde Dirk esrarengiz bir şekilde birden yere çöküp ölmüş.
Strange you never keeled over when we was hungry on the fucking trail.
Ne garip, batıya yolculuk sırasında hepimiz açken hiç bayılmamıştın.
She keeled over, you hopped on the next flight, - Keefe changed plans, here we are.
O ölünce sen ilk uçağa atladın, Keefe planlarını değiştirdi ve işte buradayız.
So his heart stopped, he keeled over, hit his head on the pavement.
Yani adamın kalbi durdu, pat diye düştü, kafasını da yere vurdu.
So that Mike - - he seems pretty even-keeled.
Eee Mike- - ilişkiniz sağlam gibi duruyor.
Head of his class, even-keeled.
Sınıfının iyisi, hatta en iyisi.
"After a lengthy speech, he promptly keeled over and died."
Uzun bir konuşmadan sonra, devrildi ve öldü.
She keeled over... of a heart attack on the honeymoon in Spain.
İspanya'daki balayı sırasında kalpten ölmüş.
I'll write down that they stole your boat, there were too many, so they keeled over and drowned.
Botunu çaldıklarını aşağıya yazdım, Burada çok var, Pekala bu öldürüldü ve boğuldu.
It was not that long agothat she keeled over in her front yard.
Bahçesinde yığılmasının üzerinden fazla zaman geçmedi.
Oh, we found him keeled over.
Yere düşmüş şekilde bulduk.
He said my dad was in the hospital for a week and keeled over.
Babamın bir haftadır hastanede olduğunu ve öbür tarafa gittiğini söyledi.
He just keeled over.
Yere yıkılıverdi.
When I keeled over.
- Kendimden geçtiğimde.
They weren't exactly the most even-keeled people.
Gördüğüm en düzgün insanlar değillerdi.
Then he keeled over and died.
Sonra, birden düşüp, öldü.
Even-keeled.
Hep istikrarlısın.
I wanna be able to be even-keeled.
Bende ne olursa olsun istikrarlı olmak istiyorum.
Yeah, from a wooden - keeled, shallow-hulled speedboat.
Evet, odundan ve derin olmayan bir sürat teknesinin.
The guy who keeled, Curtis Green, died like 3 weeks ago.
Hareketsiz olan adam, Curtis Green 3 hafta önce ölmüş.
Yeah, from a wooden-keeled, shallow-hulled speedboat.
Evet, odundan ve derin olmayan bir sürat teknesinin.
Once even-keeled and hardworking, he was now fitful, irreverent and grossly profane.
Daha önce düzgün ve çalışkan iken, şimdi dengesiz, saygısız ve çok terbiyesiz oldu.
His old man keeled over ten minutes before I got there.
Babası ben oraya gitmeden 10 dk. önce ölmüştü.
You... you grabbed an old lady's breast and she keeled over and died.
Yaşlı bir kadınn memelerini tuttun ve pat diye düşüp öldü demek.
That's why she keeled over the other day.
O gün pat diye düşmesinin nedeni buymuş.
I've had five loving husbands. - But they all keeled over before our five-year anniversary.
- Fakat hepsi 5. yılımıza gelmeden öldü.
He was only 27 when he keeled over.
Daha 27 yaşındaydı.
I dunno, he just keeled over.
- Kim bu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]