Keynote перевод на турецкий
187 параллельный перевод
- Keynote to the European situation today.
- Avrupa'nın şu anki durumunun dayanağı.
You see, you must remember that the keynote to your attitude is... defiance toward your mother.
Şunu unutmamalısın ki, tavrının esas nedeni... annene karşı koyman.
The keynote of all our advertising is dignity.
Reklamdaki temel düşüncemiz bu olmalı.
The boys depend on me for my keynote address.
Çocuklar benim konuşmama hep güvenirler.
The keynote is flexibility...
Püf noktası esneklik...
Ed, we're so glad you could come at the last minute and fill in as our keynote speaker.
Ed, son dakikada ana konuşmacı olarak gelebildiğin için sana minnettarız.
Your boss, Mr. Vandergelder, called, and of all the employees at your bank, he wants you to accompany him when he makes his keynote speech at the Women in Banking Convention.
Patronun Bay Vandergelder aradı. Banka Sektöründeki Kadınlar Kongresi'nde yapacağı önemli konuşma için bankanızdaki onca çalışan arasından kendisine eşlik etmek uzere seni seçmiş.
The promise of the future is the keynote set by GM President, Harlow Curtis.
Geleceğimiz, GM başkanı Harlow Curtis'in fikirleriyle yoğrularak şekilleniyor.
I look forward to giving tomorrow's keynote address with great anticipation.
Yarınki açılış konuşmasını yapmayı... büyük bir heyecanla bekliyorum.
"Keynote speaker, Charles Nichols."
Önemli not : Konuşmacı, Charles Nichols.
It is a joy and a privilege... to introduce tonight's keynote speaker.
Bu gecenin önemli konuşmacısını şerefle sunuyorumç
Love, that's the keynote.
Sevgi, her şeyi çözer.
- Well, it's just the keynote address to the lnternational Theologians'Conference in Chicago.
Chicago'daki Uluslararası İlahiyatçılar Konferansı için açılış konuşması.
We'll go to Miami have them on their knees, begging me to make the keynote speech.
Miami'ye gidip diz çöktürüp, esas konuşmayı yapmam için onları yalvartacağız.
I was conflicted about being the keynote speaker at his funeral and...
Ve onun cenazesinde açılış konuşmacısı olduğum gerçeği, bende çelişik duygular uyandırdı.
Try delivering that keynote speech you gave at the Psychiatric Association last spring.
Geçen bahar Psikiyatrlar Derneğinde yaptığın konuşmayı yap.
I'm delivering the keynote address in five minutes.
Beş dakika sonra yapacağım bir konuşma var.
Linus Torvalds delivered the keynote address at LinuxWorld.
Linus Torvalds, Linux dünyası adresinde Ana İlke'yi taşıdı.
Please welcome our keynote speaker.
Lütfen konuşmacımızı alkışlayalım.
I was a keynote speaker.
Temel konuşmacılardan biriydim.
He asked me to deliver the keynote address at this year's convention in Vegas.
- İyi. Vegas'da düzenlenecek kongrenin açılış konuşmasını yapmamı istiyor.
Recite your keynote address. Take a cold shower.
Açılış konuşmana çalış!
- Be here? - L'm the keynote speaker.
- Açılış konuşmasını yapacağım.
As our first order of business, it is a privilege to call to the podium our keynote speaker.
Gündemimizin başında, kürsüye açılış konuşmacımızı çağırıyoruz.
Talking to the keynote speaker.
Konuşmayı yapacak kişiyle.
I can't wait for your keynote speech.
Konuşmanızı dört gözle bekliyorum.
I have to give the keynote speech tomorrow.
Yarın açılış konuşması yapmam gerekiyor.
You know what happens to the keynote speaker.
Açılış konuşmacısına ne yapılır bilirsin.
You know what happens to the keynote speaker.
Konferansın son günü. Acılıs konusmacısına ne yapılır bilirsin.
Guess who's up for keynote speaker at the National Paleontology Conference?
Ulusal Paleontoloji Konferansı'nda açılış konuşmasına kim aday, bilin bakalım?
So you're up for keynote speaker?
- Açılış konuşmasına sen mi adaysın?
I'm meeting with Professor Sherman about my being the keynote speaker.
Açılış konuşmacısı olmam konusunda Profesör Sherman'la toplantıdayım.
Oh, my God, you really want me to be the keynote speaker?
Tanrım, açılış konuşmasını gerçekten benim mi yapmamı istiyorsunuz?
And he wants us to be the keynote speakers.
Bizim de açılış konuşmasını yapmamızı istiyor.
Might provide a couple of good anecdotes for my keynote address.
Açılış konuşmam için bir kaç anektot hazırlayabilirim.
I was counting on this intervention to provide me with some material... for my keynote address tomorrow.
Bu görüşmenin bana bazı bilgiler verecegini umuyordum... Yarınki açılış konuşmam için.
Which reminds me of a keynote address, which I deliver recently, of which I think Mrs Parker would have approved.
Bu da bana yakın zamanda yaptığım bir açılış konuşmasını hatırlattı. Sanırım Bayan Parker da uygun görürdü.
We would ask that all delegates check in at the orientation... located at the east atrium before... for the keynote speaker address.
Bütün delegelerin ana konuşmacı konuşmasına başlamadan önce... doğu taraftaki avludaki... tanıtıma katılmalarını rica ederiz.
I would very much like you to be a keynote speaker.
Sizin ana fikir konuşmacısı olmanızı çok isterim.
This year coming, the keynote is violence and the slogan is attack!
Gelen yılla birlikte,... Esas ilke "şiddet" ; slogan ise "saldır" dır!
The keynote speaker was Colombian judicial attaché Dolores Ramos. Did she survive?
Asıl konuşmacı Kolombiyalı Hukuk Ataşesi Dolores Ramos.
Before Moe reads his keynote poem, I would like to stake my claim to any unfinished garlic mashed potatoes.
Moe, şiirini okumadan önce, bitmemiş tüm sarımsaklı püreleri talep ettiğimi belirtmek isterim.
Says patty hewes is giving the keynote speech.
Açılış konuşmasını Patty Hewes'un yapacağını söylüyor.
We promised you a keynote speaker.
Size ana konuşmacı sözü verdik.
I was keynote speaker for the US government, training every agency.
Her ajanslara çalışarak hükümetin tüm birimlerine konuşma yaptım.
You stomped all over my keynote speech.
Bütün repliğimin içine ettin.
This is supposed to be my stupid keynote speech!
Bu benim lanet olası repliğimdi!
Gentlemen, it is my distinct honor to introduce our keynote speaker, Inspector Thomas Brackenreid.
Beyler, açılış konuşmasını yapmak üzere Müfettiş Thomas Brackenreid'i takdim etmekten onur duyarım.
Comp tickets to my keynote address at the forensics conference.
Adli Tıp konferansındaki açılış konuşmam için bedava bilet.
You're bribing people to come to your keynote address?
Açılış konuşmana gelmeleri için insanlara rüşvet mi veriyorsun?
Yeah, I was the keynote speaker.
Evet. Açilis konusmacisiydim ve sahneye geç kalmistim.