Kisser перевод на турецкий
677 параллельный перевод
I use... my kisser!
Artık ağzımı kullanacağım!
Your kisser, ladies and gentlemen!
Ağzınız, bayanlar ve baylar!
The last day of my year here, I'll spit it right in the warden's kisser.
Buradaki son günümde, bunu baş gardiyanın suratının tam ortasına tüküreceğim.
And I can't work up much of a sweat over that kisser of yours either.
Bende sizin o tatlı dilinizden pek hoşlandığımı söyleyemem.
Every time you opened your kisser, you gave her another story.
Ne zaman ağzını açsan ona başka bir haber sundun.
- I came back to take a look at your kisser.
Buraya yüzünü görmeye geldim.
You're smarter than to stick your kisser in this place.
Seni daha akıllı sanırdım.
Get a load of that kisser.
Şu karıya bak.
While the gravy's flowing, I'm gonna be there with my kisser under the faucet.
Bu para aktıkça, çeşmenin altında testimle bekliyor olacağım.
Get that yard of clothesline out of your kisser and try to pay some attention for a minute.
O ipi ağzından çıkar ve bir dakika bana ver dikkatini.
She smacked me in the kisser.
Suratıma bir tane aşketti.
I didn't have the right kisser.
Düzgün bir yüze sahip değilmişim.
I let him have it, right in the kisser!
Lafı tam ağzının ortasına tıktım.
I can't stand that oily kisser of yours too long without another drink.
İçki içmeden senin o çirkin yüzüne bakmaya tahammül edemiyorum.
Mm-hm. Two plugs right through the kisser.
Tam dudaklarından iki kurşun.
- It was an ugly kisser anyway.
- Berbat öpüşürdü zaten. - Doğru değil bu.
He said there were two plugs in your kisser.
Ağzında iki kurşun olduğunu söyledi.
A sock in the kisser is the only thing that'll bring her out of it.
Ancak yüzüne bir yumruk atılınca kendine gelebiliyor.
I never seen a college Joe yet take a belt on the kisser! ! without phoning his mother!
Ağzına yumruk yedikten sonra... annesine telefon etmeyen bir üniversite öğrencisi görmedim henüz.
A kisser like that, you see it, you remember it, huh?
Onun ki gibi bir ağız gördüğünde hiç unutmazsın değil mi?
Look at that kisser.
Şu surata bir bak.
Right in the kisser!
Ağzının tam ortasına!
I'm the one who got the whipped cream in the kisser.
Ağzına kremşantiyi yiyen bendim.
- That's a real pretty kisser.
- Dudakların çok güzel.
I'd walk out on deck and let the spray hit me in the kisser.
Güvertede dolaşır ve suyun dudağıma çarpmasını sağlardım.
- Hit him in the kisser!
- Ağzına patlat!
- Yes! Kisser!
Dudakları!
With this kisser of mine?
Bende bu sivri dil varken mi?
He's not a grandstander, a backslapper or a baby-kisser.
Tribünlere oynayan, yalaka ya da gösterişçi biri değil.
I figured that Riley would give the kid the scare of his life and just toss him out on his kisser.
Çocuğa hayatının korkusunu yaşatacağını ve onu sevenine göndereceğini düşündüm.
Come on, Baby John. Before that smooth little kisser of yours gets cut up for life.
Haydi, Bebek John, ufak yumuşak yüzüne faça yemeden önce...
That's Kramer's kisser two weeks from tonight.
İki hafta sonraki Kramerin suratı.
You have sadism... stamped all over your bloated British kisser.
Her yerinizden sadizm akıyor, İngiliz yalakaları.
- Right in the kisser. - Oh, I couldn't do that.
Tam suratına.
We'll pick up a landmark right in the kisser.
Kerteyi burnumuzun dibinde bulacağız.
We know that you're a good kisser.
İyi öpüşen biri olduğunu biliyoruz.
He's a good kisser.
Ne kadar güzel öpüşüyor.
Teach me to be a wonderful movie kisser.
Bana filmlerdeki gibi harika öpüşmeyi öğret.
You know, for a lawyer, you're some good kisser.
Biliyor musun, bir... Bir avukat için iyi öpüşüyorsun.
For a lawyer I'm some good kisser.
Bir avukat için iyi öpüşüyorum.
Oh, he's a great kisser, ma'am.
O çok güzel öpüşür bayan.
He's the best damn lady-kisser in the whole of Texas.
Bütün Teksas'ın en iyi öpüşen adamıdır.
I've always been a mother-kisser!
Ben her zaman bir anne öpücüsü olmuşumdur.
He was a lot better kisser.
- O çok daha iyi öpüşen biriydi.
Because he was a great kisser.
Çünkü çok iyi öpüşüyordu.
A great kisser?
Çok iyi mi öpüşüyordu?
You're a terrific kisser.
Müthiş bir öpücüsün.
He is - pardon the expression - a genuine ass-kisser.
Adam affedersin ama, tam bir yalaka.
Not with that kisser.
Kötü öpüşen birini istemezler.
- And her little kisser.
- Evet!
For a kisser, I'm some good lawyer.
- Bir öpüşen için iyi bir avukatım.