Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ K ] / Known fact

Known fact перевод на турецкий

349 параллельный перевод
It's a very well-known fact that murderers like this rarely leave a clue behind.
İyi bilinen bir gerçektir ki.. tür katiller arkalarında çok ender delil bırakırlar.
It's a well-known fact.
Bu bilinen bir gerçek.
Well of course. It's a well-known fact.
Elbette, bu herkesçe bilinen bir gerçek.
And when some righteous committee unearthed this well-known fact it was always the coach who took it on the chin.
Ve adil bir komite gelip iyi bilinen bir gerçeği açığa çıkardık ki her zaman yumruğu yemesi gereken koç olmalıdır.
I must remind you of the well-known fact that many capable people have been ruined by that passion.
İyi bilinen bir gerçeği size hatırlatmam gerekir, birçok yetenekli insan tutkuları yüzünden kayboldu.
It is a well-known fact that everywhere except for the British Empire and the USA the income tax can be easily avoided by anyone with income. I pay none
Ingiliz imparatorluğu ve ABD hariç dünyanın her yerinde geliri olan birinin, gelir vergisi ödmemesinin ne kadar kolay olduğunu herkes bilir.
Now, Moses is very fine illustration of little-known fact that men of faith and men of science, by contradicting each other, always manage to arrive at same conclusion.
Evet Musa, az bilinen şu gerçeğe iyi bir örnektir ki din adamları ve bilim adamları birbirleriyle ters düşerek her zaman aynı sonuca ulaşmayı başarmıştır.
Gentlemen, it's a well-known fact that I am not only a brilliant safe-cracker, but a liar and a thief.
Beyler, herkes bilir ki ben hem iyi bir kasa hırsızı, hem bir yalancıyım.
A small confirmation of a known fact.
Zaten bilinen bir gerçek teyit edilmiş olacak.
That's a widely known fact, and you know it yourself.
Bu bilinen bir gerçek ve kendin de biliyorsun.
No, that's a little-known fact, but it's the truth.
Az bilinir ama gerçek böyle.
A woman lives on caresses, that's a well-known fact.
Kadınlar sevgi ister, bu bilindik bir gerçektir.
It's very little known fact, but... did you know that there is a certain species of turtle... that- -
Cok nadir bulunan, ancak... Yani duydunuz mu acaba ender bulunan bir kaplumbaga... bu tur...
- It's a well-known fact.
- Bu bilindik bir şey.
It's a well-known fact... one hundred miles an hour.
Yüz mil saatte çıkması, bilindik bir bilgi.
There's a town there... and this is a well-known fact... but do you know the ratio of women to men?
Orada bir kasaba var ve çokta bilindik fakat kadınların ve erkeklerin nüfusunu biliyor musun?
He's a drug addict. lt is a well known fact.
Uyuşturucu müptelâsının tekidir. Herkes de bunun farkındadır.
It's a known fact that they've never met
Ayrıca birbirlerini tanımıyorlar
But it's a known fact he was on the federal payroll for four years.
Ama gerçek şu ki, yemini dört yıldır federaller veriyor.
Oh, it's a well-known fact the Irish have more hemorrhoids than other people. Otherwise...
İrlandalılarda, diğer insanlara göre daha çok hemoroit görüldüğü bilinen bir gerçektir.
Speaking of sweat, here's a little-known fact.
Terden bahsetmişken, buyrun size az bilinen bir gerçek.
Alright, here's a little-known fact.
Pekâlâ, işte size az bilinen bir gerçek. Dünyanın en zeki hayvanı...
It is a known fact that prolonged exposure to just such a psychopathic environment... will eventually warp even the most normal and decent among us.
Bilinen bir gerçektir ki ; böyle psikopat bir çevreye uzun süre maruz kalmak en normal ve düzgün olanımızı bile er geç yoldan çıkaracaktır.
It's a known fact that 80 decibels of rushing water is one of the most pleasing sounds known to mankind.
80 desibellik dalga sesinin insanlara hoş gelen seslerden biri olduğu bilinen bir gerçek.
It's a known fact that 90 % of all the people murdered Are murdered by somebody they know
Öldürülen insanların % 90'ının tanıdıkları tarafından öldürüldükleri bir gerçek
- IT'S A WELL-KNOWN FACT... THAT IF YOU STRUGGLE YOU SINK FASTER.
- Aslında çırpınırsan daha hızlı batarsın.
It's a well-known fact.
- Bu gayet bilinen bir gerçek.
As a matter of fact, Maude, I'm becoming very attracted to this young woman... - more so than anyone I've known the same length of time. - Aha.
İşin doğrusu, bu kadar kıra süreli tanıdığım kadınlar içinde en çok ondan etkilendim.
As a matter of fact, the antique dealer was... a well-known crook and dealer in stolen goods.
Doğruyu söylemek gerekirse, antika satıcısı... ünlü bir sahtekarmış ve hırsızlık ürünü değerli eşyaları satıyormuş.
It's a well known medical fact that some men are born two drinks below par
Şu tıbbi bir gerçektir ki, bazı erkekler normalin 2 kadeh altı için doğar.
Rather a well-known one, as a matter of fact.
Aslında bayağı ünlü bir yazarım.
Senator, is it not a fact that you have a date tomorrow night for what is known as "Madison Avenue coaching" from Lonesome Rhodes in General Haynesworth's private projection room?
Senatör, yarın gece bir randevunuz olduğu doğru değil mi? General Haynesworth'un özel gösterim odasında'Yalnız'Rhodes ile'Madison Bulvarı İstişaresi'olarak bilinen bir toplantı?
" a fact that I have known since first I met him five years ago
" Bu gerçeği beş yıl önce onunla karşılaştığımda öğrendim.
In fact, I'm known in my own country as El Bravo.
Aslında ülkemde bana "Cesur Adam" derler.
In fact, if I had known you had a system, I would have sent a car for you.
Aslında, bir sisteminiz olduğunu bilseydim, sizin için bir araba gönderirdim.
In fact, Mr. Aldridge, not to put too fine a point on it would you be prepared to say that you are what is generally known as, in a manner of speaking, dead?
Aslında, Bay Aldridge, kesin bir çizgi çekmeden acaba söyleyebilir misiniz bir bakıma siz ölü müsünüz?
In it you'll find a report attesting to the fact that he is a carrier of a bacillus strain known as Synthococcus novae.
Bu raporda, onun Synthococcus novae adlı bakterinin bir taşıyıcısı olduğu belirtiliyor.
Anyway, in the area where I'm known, people in fact know me extremely well.
Her neyse, tanındığım alanda aslında insanlar beni çok iyi tanır.
One : the public should be informed that the apes, after their arduous space voyage and the fatigue arising from its publicity, are to be afforded rest in a location whose identity will not be divulged to the public. Two : since, however, there is justifiable cause for suspecting that they have withheld vital information from us, the ape-onauts will in fact be escorted by Dr Lewis Dixon to the installation known as Camp 1 1, held there in his care for interrogation by the ClA under the guidance and supervision of Dr Otto Hasslein.
Hakkımızda hayati bilgiler bulundurduklarından şüphelenildiğinden maymungiller, Dr Lewis Dixon tarafından eşlik edilerek Kamp 11 adı verilen üsse götürülüp orada onun kontrolünde olacaklar ve Dr Otto Hasslein'ın gözetim ve yönetiminde CIA tarafından sorgulanacaklardır.
[Laughing] That is what is known as bribery after the fact.
- Bunu sakın yapma, rüşvet olarak anlaşılır
The anti-nazistas conservatives if they tranquilizaram with the fact of that its old leader of the war, Hindenburg, still state head, to be known by to disdain the mediocre handle.
Muhafazakar anti Naziler ise, kudretli mareşal Hindenburg'un hala devlet başkanı olmasından güç buluyor ; ... ve bu ayaktakımından onbaşıya haddini bildireceğini düşünüyorlardı.
And you couldn't afford to have that fact known.
Ve olayın öğrenilmesini göze alamazdın.
Embedded in the crystals before you is the total accumulation of all literature and scientific fact from dozens of other worlds spanning the 28 known galaxies.
Bu kristalin içinde... 28 galaksiye yayılmış düzinelerce başka dünyanın... edebiyat ve... bilimsel ürünlerinin toplamı var.
You know, apart from your charming personality and the fact that you're the finest planner I've ever known. What I've always admired about you, Rafer, is your idealism.
Bilirsin, parlak kişiliğin ve mükemmel planlamacılığın bir yana senin, en çok idealizmini takdir etmişimdir.
Here's a little-known fact.
İşte size az bilinen bir gerçek.
As a matter of fact an eyewitness is now claiming to have been attacked by the legendary beast known as Bigfoot.
Hatta görgü tanıklarından biri Koca-Ayak olarak bilinen efsanevi yaratık tarafından saldırıya uğradığını iddia ediyordu.
He lied in order to hide the fact... that in the latter months of 1944 and the early months of 1945... he served as a member of an SS-organized Hungarian death squad... known as Arrow Cross.
Kendisi yalan söylemiştir, çünkü 1944'ün son ayları ile, 1945'in ilk ayları arasında Arrow Cross diye bilinen ve bir SS organizasyonu olan Macar ölüm mangasının üyesi olduğunu gizliyordu.
Come on, now, it is a known fact that a woman do carry an evening bag at dinnertime.
LÜKS AKŞAM KIYAFETLERİ Bunu inkâr edemezsiniz.
Here's a little-known biblical fact :
Eski ahit'te az bilinen bir hikaye vardır :
Was it a man or was it, in fact, the legendary missing link known as Bigfoot?
Bir insan mıydı, ya da gerçekte.. efsanevi kayıp Kocaayak mı?
In fact, it's well known that the dark-haired ladies... like to sit
Bu yüzden, koyu renk saçlı kadınlar her zaman...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]