Laid перевод на турецкий
8,505 параллельный перевод
You came here and made me drive 250 miles so that you could get laid by a barman!
Sen buraya barmenle sevişmek için geldin ve beni 250 mil yolculuğa zorladın!
I'm goddamned if I'll let my last memory of this business be getting laid off.
Bu işle ilgili olarak son hatıram kovulmak olacaksa vay bana.
Tito laid his shit out.
Tito hayalini anlattı.
So I laid her down. And... even though she was breathing, I... considered her already dead.
Onu yere yatırdım ve nefes alıyor dahi olsa çoktan ölmüş gibi düşündüm.
- Bo said Hank got laid off.
- Bo, Hank'in işten atıldığını söyledi.
If I wanted to kill you, brother, I would have laid out there and shot you by your fire.
Seni öldürmek isteseydim kardeşim bunu orada otururken, ateşin başında yapardım.
I don't know who you people are, but I sensed you were bad company the moment I laid eyes on you.
Kim olduğunuzu bilmiyorum ama kötü kimseler olduğunuzu gözünüze baktığımda anladım.
But the events laid out by CIA director Hunley also show a pattern of once and brinkmanship and a total disregard for protocol.
Ama CIA Müdürü Hunley'in dile getirdiği olaylar sonuç odaklı çalışıp tehlikeyi göze almayı ve protokollerin ihlal edilmesini gösteriyor.
All this, laid in a grave.
Bütün herkesi mezara sokmak.
Look how neat you left your room, with the little slippers laid out next to the bed and the blanket turned down all ready for sleepy time.
Odanı ne kadar da düzenli bırakmışsın. Küçük terlikler yatağın yanında, örtü katlanıp uykuya hazır hale getirilmiş.
I'm the guy who laid a giant shit on the Beatles'demo and mailed it back to them with little flags sticking out of it saying, 'Go fuck yourselves, you talentless Scouse bastards.'
Beatles'ın demosunu itin götüne sokup yanında yazılı bir notla geri dönderen herif olurum yazıda da "Siktirin gidip beceriksiz Liverpool'lu piçler" yazar.
From the first day I laid eyes on her... she was bawling'out this... half-drunk, big ol'burly blacksmith... down at Silver Canyon.
Onu ilk kez gördüğümde yaşlı, sarhoş bir demirciyi gördüğü için Gümüş Kanyon'un orta yerinde çığlığı basmıştı.
And it's just so easy to move, when all you really think about is getting drunk and getting high and getting laid and having fun, and you know what Kat?
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
Probably make him regret the day he laid eyes on me.
Muhtemelen beni gözüne kestirdiği güne onu pişman ederdim.
If it had been a train coming towards her I'd have laid down in front of it.
Üzerine bir tren geliyor olsaydı bile kendimi önüne atardım.
What else? We've been gigging for three years and I'm still not getting laid. All right.
Başka ne vardı?
Getting laid.
- Sevişmek. - Kısmen.
The south Africans were laid out at Camp 3.
Güney Afrikalılar Kamp 3'te kalmış.
You father laid many seeds, now you reap the benefits.
Baban çok tohum ekti, şimdi sen semeresini alıyorsun.
Bodies of dead villagers and soldiers laid everywhere.
Köylülerin ve askerlerin ölü bedenleri her yerdeymiş.
Now Hobbs is laid up, of all people.
Şimdi de Hobbs yatağa düştü.
The terms of your suspension are laid out in this document.
Uzaklaştırmanızın şartları bu dosyada yazmaktadır.
We all just need to go home, take a breather, get drunk, get laid, whatever you got to do.
Eve gidip biraz nefes almamız sarhoş olmamız, seks yapmamız, ne gerekiyorsa onu yapmamız gerek.
He laid it all out.
Bana doğruyu söyledi.
Jock laid out the state of our financial affairs.
Jock, bizim mali işlerimizi düzenliyor.
I HAVE LAID DOWN THE GAUNTLETS.
Eldivenleri aşağıya koydum.
When was the last time you got laid, pal?
En son ne zaman bir kızla yattınız, dostlar?
Something that these two have had since they first laid eyes on each other 40 years ago.
Bu iki kişinin 40 yıl önce birbirlerini ilk görüşünden bu yana yaşadığı gibi.
My lads, they get speeding tickets, they walk barefoot through the grass. And, boy, do they get laid!
Aşırı hız cezası aldılar, yürüyerek cimleri aşıp, hayatlarındaki ışığa devam ettiler.
Dig. And in doing that you're in a very dangerous place because you can get laid out.
Yakın olman lazım ve bunu yaparsan çok tehlikeli bir yere gidersin çünkü devrilebilirsin.
Every thread that Bob Gale laid down to be picked up later got picked up.
Bob Gale'in toparlanmak üzere ortaya attığı her konu, daha sonra toparlandı.
So I just laid down some cement, got the Astroturf, you know.
Ve beton döküp üstünü yapay çimle kapladım, bilirsiniz.
So I think the future is gonna be a little different than it was laid out in "Back to the Future,"
Yani bence gelecek, "Geleceğe Dönüş" te gösterildiğinden biraz daha farklı olacak.
I just wanted to get laid, that's all.
Ben sadece sevişmek istiyordum.
They can't just get laid.
Sevişmekle yetinemezler.
What I don't understand is, why you need a party to get laid.
Eğer neden ihtiyaç neyi ı anlamıyorum vardır. - Bir parti yatmak için.
Dear villagers, now, I invite you to take a moment of silence to honour the memory of our first teacher, Mustafa Kemal Ataturk, our men who gave their lives to defend our country and all theachers who have been laid to rest.
Sevgili köylüler, Şimdi, ben size sessizlik bir an almaya davet Bizim ilk öğretmen, Mustafa Kemal Atatürk'ün anısına, hayatlarını verdi bizim erkekler ülkemizi savunmak için Ve toprağa olan tüm ders yürütücüsü.
We've never... We haven't even laid down yet.
Hiç yatarak yapmadık.
So, I laid out the particulars of her case as I saw them...
Davasındaki ayrıntıları görür görmez şekillendirdim.
- Six months I've been laid off. Six months.
- 6 ay önce kovuldum. 6 ay.
I wanna get laid right now.
Şu an sevişmek istiyorum mesela.
She got laid off.
İşinden kovuldu.
The more I thought about it, and the more he, um, laid out the pros and cons, uh... uh... the more it all just seemed like cosmic and the right thing to do.
daha ben düşündüm ve daha o, um, artılarını ortaya koydu ve eksilerini, ah... ah... Daha fazla hepsi sadece kozmik gibi görünüyordu ve doğru olanı yapmak için.
Then about a week later, I laid down to go to sleep.
Bir hafta sonrasında, yatmaya gitmeye başlamıştım.
So I went, laid down, and set the alarm on my phone, checked, saw the time, and just kind of threw it on the nightstand next to me, and just laid down.
Neyse yattım işte telefon alarmını kurdum, kontrol ettim, saate de baktım ondan sonra yanımdaki komidin'e şöyle attım. Sonra uyudum.
So I just, like, picked up my phone, looked at the time, okay, laid back down and started going to sleep.
Telefonumu kaldırıp saate baktım. Tamam. Geri yattım ve uyumaya başladım.
- And so I laid there for a second.
Uyuyalı bir saniye olmuş.
there was no missed calls or no answered calls or nothing, and I looked at the time, and it had only been, like, two minutes since I initially laid down to go to sleep.
Cevapsız arama yoktu hiç. ... cevaplanan arama, hiç birşey yoktu. Başlangıçta uyumaya gittiğimden beri iki dakika geçmiş.
So we took our pebbles and laid them all down. And then we decided to be receptive,
Çakıllarımızı aldık ve yere serdik sonra açık olmaya karar verdik.
You just laid it out yourself.
Kendi ağzınla söyledin.
They sprang from the trees and laid waste to 40 of our most formidable men.
Ağaçların arasından fırladılar ve en heybetli 40 adamımızı haşat ettiler.