Land перевод на турецкий
31,230 параллельный перевод
Oh, you try to give direction to a bunch of land apes who aren't worth the ping-pong balls stuck to their untalented asses!
Yeteneksiz kıçlarına sıkışan pin-pon toplarını haketmeyen arazi maymunlarına dikkat çekmeye çalışıyorsun!
I did not land a Chinook helicopter.
Bir Chinook indirmedim.
Turns out that tortoises just live on the land, and turtles live in the water and on the land.
Kara kaplumbağaları karada diğerleri hem karada hem suda yaşarmış.
So, statistically, in the land of the free, you have the least amount of free people.
İstatistiksel olarak, özgürlükler ülkesinde en az sayıda özgür insana sahipsiniz.
How dare Holland not be called the land of the free?
Nasıl oluyor da Hollanda'ya özgürlükler ülkesi denmiyor?
If anyone deserves a beer... in the land of the free, the home of the brave... it's the girl with ten loads of come on her face.
Bira içmeyi hak eden biri varsa özgür ve cesur insanlar ülkesinde bunu hak eden biri varsa yüzünde 10 kişinin atmığı olan o kızdır.
He was able to land a job at the aiello construction company, which was a legitimate construction company, and was an accountant there.
Meşru bir şirketi olan Aiello İnşaat Şirketinde..... muhasebeci olarak iş bulmayı başardı.
This isn't some lush frontier land.
Burası verimli bir sınır arazisi değil.
He and his fellow rocket scientists actually welcomed by the Americans.
O ve roket bilimci arkadaşları Amerikalılar tarafından hoş karşılandı.
We could land a man on Mars in a little over 10 years if we really wanted to do it.
Gerçekten yapmak istersek 10 yıldan biraz uzun bir süre sonra Mars'a ayak basabiliriz.
He wants to be able to fire a rocket into orbit, launch a payload into space, and then fire retro rockets and bring that rocket down to land vertically, and reuse it.
Yörüngeye bir roket fırlatıp uzaya bir kargo göndermeyi sonra da retro roketleri ateşleyerek o roketi dikey olarak indirecek şekilde geri getirebilmeyi ve tekrar kullanabilmeyi istiyor.
The first stage is returning to land as the second stage powers the OrbComm satellites to low Earth orbit.
Birinci kısım iniş için geri dönerken ikinci kısım ORBCOMM uydularını alçak Dünya yörüngesine gönderiyor.
We were slaves to Pharaoh in the land of Egypt, and the Lord our God took us out from there with a strong hand and an outstretched arm.
Firavun'un kölelerindik. Mısır topraklarında, Ve Tanrımız bizim Bizi oradan çıkardı
How were you able to avoid my control after you were vaccinated?
Aşılandıktan sonra kontrolümden nasıl çıkabildin?
America is truly the land of the free and the home of the badass.
Amerika gerçekten de özgürlükler ülkesi ve belalıların evi oldu
One out of four? { One out of four human beings with their hands } on bars, shackled, in the world are locked up here, in the land of the free.
Elleri parmaklılarda, zincirlenmiş her dört insandan biri özgürlükler ülkesinde hapsedilmiş durumda.
We didn't just land in Oakland, in LA, in Compton, in Harlem, in Brownsville in 2015.
2015'te kendiliğinden Oakland, LA, Compton, Harlem ve Brownsville'e gelmedik.
It's in the constitution, it's the supreme law of the land.
Ayrıcalıklı. Anayasanın içinde. Ülkenin başlıca kanunu.
♪ Sweet land of liberty Incarcerated country ♪
Tatlı özgürlük ülkesi Hapsedilmiş memleket
We're filling up these offices with subletters to make it look like we're still alive, but if we don't land a new client and show the world that we're back, then we may as well let them have the space for good.
Hala ayakta gibi gözükebilmek için ofisleri kiracılarla dolduruyoruz. Ama yeni bir müşteri alıp, millete döndüğümüzü göstermezsek ofisleri sonsuza kadar versek de olur.
Then let me land someone else.
- O zaman başka birini almama izin ver.
We didn't land on Plymouth Rock. "
"Aslında biz Plymouth Rock'a çıkmadık."
shall enter the land of the dead. "
ölüler diyarına girer. "
will be spilled in the Land Of The Dead. "
Ölüler Diyarı'na dökülecektir. "
is spilled in the land of the living shall this be reversed, otherwise the portal will open and the Land Of The Dead shall corrupt the Land Of The Living
yaşayanların dünyasında dökülürse bu tersine döner. Aksi takdirde portal açılacak ve Ölülerin Diyarı Yaşayanların Dünyası'nı kirletecektir.
Uh, an unsuspecting soul will enter the Land Of The Dead.
Masum bir ruh Ölüler Diyarı'na girecek.
Stan sheds blood in the Land Of The Dead.
Stan, Ölüler Diyarı'nda kan dökecek.
How am I supposed to shed it in the Land Of The Living at the same time?
Aynı anda Yaşanlar Dünyası'nda neyi nasıl dökmem gerekiyor?
And the blood of the living shall be shed in the Land Of The Dead.
Yaşayanların kanı Ölüler Diyarı'nda dökülür.
It's the Land of Untold Stories.
Anlatılmamış Masallar Ülkesi.
It makes any door lead to the Land of Untold Stories.
Bütün kapıları Anlatılmamış Masallar Ülkesi'ne açıyor.
To the Land of Untold Stories.
Anlatılmamış Masallar Ülkesi'ne.
- What if we tip over when we land?
- Ya biz indiğimizde ipucu atarsak?
Might land him in jail.
Hatta hapse girmesine bile neden olabilir.
The land will weep with blood and their souls offered as sacrifice.
Toprak kan ağlayacak ve ruhlar kurban olarak sunulacak.
This is our land.
- Burası bizim toprağımız.
For these sins, thy blood shall sanctify the land thy body to enrich the soil and thy soul to serve me for eternity and a day.
Bu günahlarınız için, kanlarınız kutsal toprağa akacak bedenleriniz toprağı güçlendirecek ve ruhlarınız sonsuza kadar bana hizmet edecek.
They're bound to the land, for whatever reason, I don't pretend to understand I-I know what I know.
Sebep ne olursa olsun topraklarına bağlılar, anladığımı iddia etmiyorum. Böyle olduğunu biliyorum.
Your house, this land is the site of the true lost colony of Roanoke.
Eviniz, bu bölge Roanoke'un Kayıp Kolonisi'nin gerçek yeri.
This is our land.
Burası bizim bölgemiz.
It's time for the land to be reclaimed and consecrated with fresh blood!
Zaman bölgeyi yeniden kazanıp taze kanla kutsama zamanı!
He found a plot of land deep in the North Carolina woods on Roanoke River's edge and bought it from the state.
Kuzey Carolina ormanlarının derinliklerinde, Roanoke nehrinin kıyısında bir arazi parçası buldu ve orayı satın aldı.
! This is my land!
Burası benim arazim!
This land is mine.
Bu arazi benim.
This land will always be mine, and I shall consecrate my holy right to it with thy blood!
Bu arazi her zaman benim olacak ve kutsal hakkımı senin kanını dökerek takdis edeceğim.
We must honor our covenant with the ancient gods and consecrate this land once again.
Antik tanrılarla olan anlaşmamızı onurlandırıp bu toprakları tekrar kutsamamız gerek.
So long as she can consecrate the land with fresh blood every year, she'll leave us alone.
Her yıl toprağı taze kanla kutsadığı sürece bizi rahat bırakacak.
You come onto my land.
Toprağıma geliyorsun.
This land belongs to the colony, and the colony to the land.
Bu bölge koloniye ait, koloni de bu bölgeye.
This is my land!
Burası benim toprağım!
They cheated me of my land.
Onlar benim arazimle beni aldattı.