Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Lilacs

Lilacs перевод на турецкий

112 параллельный перевод
Well, he told us to tell you all about the - the birds and the - the lilacs - you know, flowers - and the-the blue skies... and, uh, the love what comes but once -
Bize sana şeyi söylememizi kuşları, leylakları bilirsin işte, çiçekler ve mavi gökyüzü ve aşkı...
If there were a local florist, I would offer you an arm full of white lilacs.
Buralarda bir çiçekçi olsaydı sana kucak dolusu leylak verebilirdim.
A letter scribbled on her office stationary you carry in your pocket... because it smells like all the lilacs in Ohio.
Ofis kağıtlarından birinin üzerine yazılan ve Ohio'daki leylaklar gibi koktuğu için cebinde taşıyabileceğin bir mektup gibi.
- How are them lilacs in Ohio?
- Ohio'daki leylaklar da nasıllar?
Deep red ones and lilacs.
Koyu kırmızı olanları ve leylakları.
She liked lilacs, too, Mr Mark's mother.
Bay Mark'ın annesi de leylakları severdi.
Funny... why do I keep on thinking about red carnations... and lilacs?
Çok tuhaf... Neden sürekli kırmızı karanfilleri ve leylakları düşünüyorum?
The gardener said he had the lilacs dug out.
Bahçıvan leylakları çıkarttığını söylüyor.
Yes, lilacs have something to do with it.
Evet, leylakların bununla bir bağlantısı var.
My mother loved lilacs.
Annem leylakları severdi.
I snatched the lilacs and strangled them, crushed them, killed them!
Leylakları sıkıca kavradım, sıktım, onları ezdim ve parçaladım.
"Midsummer days, oh, delightful season of lilacs."
"Yaz günleri, ah o leylakların büyülü mevsimi."
And it's lilacs and peonies, not Viola.
Leylak ve karanfiller olacak, Viola değil.
"Oh, season of lilacs... the white ones above all, that whisper and smell as before of youth, of hope and of love."
"Ah, leylakların büyülü mevsimi... Hele beyaz olanları yok mu, eskisi gibi umut kokan, gençlik kokan, aşk kokan."
To a big, ugly, pleasant house with the scent of lilacs around it.
Etrafında leylak kokuları olan büyük, çirkin, sevimli bir ev.
That lilacs bloom every year, and apples keep growing on apple trees.
Leylaklar her yıl açıyor, elmalar da ağaçlarda büyüyor.
This is where the lilacs must be.
Leylakların bulunduğu yer burası olmalı.
Well, come here, Lilacs.
Buraya gelin, Leylaklar.
Like all the lilacs in Lower Bavaria.
Tıpkı Aşağı Bavaria'daki tüm çiğdemler gibi.
And don't expect flowers either, because only white lilacs suit you.
Hiç çiçek almayı da bekleme. Çünkü sana yalnızca beyaz leylaklar yaraşır.
Eau de lilacs only ten cents more.
Yalnız on cent farkla leylak kolonyası.
You came to take me on your road, Through rain-soaked lilacs,
Yağmurlarla ıslanmış Leylakların arasından...
And just leaves as mementoes The lilacs smelling of meadow.
Ve yadigar olarak masada bırakır, Leylak kokusunu.
I'll send you flowers, red roses and white lilacs... next week when i collect the money.
Gelecek hafta parayı almaya geldiğimde size çiçek göndereceğim, kırmızı güller ve beyaz leylaklar...
I know, just a, it seems to me she smelled like lilacs.
Biliyorum, sadece... Bana öyle geliyor ki, zambak gibi kokuyor.
Maybe the smell of lilacs on a country road in childhood.
Belki de çocukluğumuzun mahallesindeki leylak kokulu yoldan kalma.
And now, without further ado, roses, hyacinths, lilacs and bluebells - make up our first fashion bouquet. - Ooh!
Ve şimdi, hemen güller, sümbüller, leylaklar ve çan çiçekleriyle ilk moda buketimizle karşınızdayız.
And if he likes the smell of lilacs and roses
- hangisi, ne? # ve o leylak ile güllerin kokusunu seviyorsa,
It was lilacs and wisteria and then the peonies would come out... daffodils.
Yılın bu zamanı leylaklar ve mor salkımlar olurdu. Sonra şakayıklar açardı ve sonra da nergisler.
" When lilacs last in the dooryard bloom'd and great star early droop'd in the western sky in the night
" Çiçek açmışken leylaklar bahçede Ve büyük yıldız batıdan gömülürken geceye
Aren't the lilacs beautiful?
Leylaklar ne güzel.
The last lilacs.
Son leylaklar.
- Get your head out of the lilacs.
Kafanı topla artık bence.
- The lilacs.
- Leylaklar vardı.
I can smell the lilacs and the hollyhocks under the soil.
Toprağın altından leylakların ve gülhatmilerin kokusunu alabiliyorum.
Bajoran lilacs.
Bajoran leylakları.
- l see you have lilacs.
Sehpandaki leylakları görüyorum.
She loved Bajoran lilacs.
Bajoran leylaklarını çok severdi.
By the lilacs. It'll take just a second.
Leylaklarin yanında, birkaç saniye.
Lilacs.
Leylaklar.
A truckload of lilacs when the broad comes.
O kadın geldiğinde bir kamyon dolusu leylak olacak.
- Bill, I found lilacs.
- Bill, leylakları buldum.
Get some lilacs to send to the broad.
Kadına yollamak için biraz leylak bulun.
The town's out of lilacs.
Bu kentte hiç leylak yok.
You go to her room, you take the lilacs from the water, dry them, get some cellophane, wrap them up, get a card from Marty.
Onun odasına gidiyorsun, leylakları sudan alıyorsun, kurutup şeffaf bir kağıtla sarıyorsun, ve Marty adına bir kart ekliyorsun içine.
It's called Lilacs in the Dooryard.
Oyunun adı Kapı Avlusundaki Leylaklar.
"When lilacs last in the dooryard bloomed."
"Kapı Avlusundaki son leylaklar açarken"
of the new play, When Lilacs Something Dooryard.
"Leylaklar, kapı avlusunda, bir şeyler" isimli oyunun, açılış ve kapanışını kutlamak.
"Lilacs in the Dooryard."
'Kapı Avlusundaki Leylaklar.'
Buddy : ... to celebrate the opening and the closing, sadly, of the new play Lilacs Something on your Dooryard.
Biz şu anda "Leylaklar, kapı avlusunda, bir şeyler" isimli oyunun, açılış ve kapanışını kutlamak için buradayız.
Your buttocks are as soft as lilacs.
Kalçalarınız bir heykelinkiler kadar güzel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]