Limits перевод на турецкий
3,419 параллельный перевод
We'll minimize drag and push the limits of technology.
Direnci en aza indirip teknolojinin sınırlarını zorlayacağız.
She was a great artist and his pride and contempt for the upcoming were without limits.
O büyük bir sanatçıydı gururu ve küçümsemesinin sınırı yoktu.
But it is only the ability to embrace the different reality, that makes science expand beyond the limits of what we know..
Ancak bu farklı gerçek anlama yeteneğimizin sınırlarını aşıyor. Bu da bildiğimiz bilimin ötesini gösteriyor.
We're at 50 millisieverts per hour- within acceptable limits.
Saatte 50 millisievert. Kabul edilebilir sınırlar içinde. Ben gidip, yukarıdan onu görebilecek miyim bir bakayım.
Well, at the last minute, I suddenly realized that the marriage license was invalid outside the Hartford city limits.
Ama... son anda fark ettim ki... evlilik cüzdanı Hartford dışında geçerli değilmiş.
While they might have certain abilities telekinesis, superior strength there are limits.
Bu yaratiklarin bazi yetenekleri olabilir telepati, dogaustu gucler ama sinirlarida var.
Backyard is off limits, guys.
Arka bahçe yasak.
But this area is off limits.
Ama buraya giremezsiniz.
He thought speed limits are for cowards.
Hız sınırlarının korkaklar için olduğunu düşünürdü.
You know these are the limits of your life, man.
Bilirsin, bunlar hayatının sınırları adamım.
You know, these are the limits of your life, man.
Bilirsin, bunlar hayatın limitleridir, dostum.
If you do not do them within the time limits, they are dead.
Eğer belirli bir sürede bunları yapmazsan, onlar ölür.
Strictly off limits.
Tam anlamıyla yasak bölge.
Flexible approaches to variable speed limits during peak hours...
Kalabalık saatlerde farklı hızlara göre hesaplar yapıyorum.
She does, but there's limits.
Öyle, ama bunun da bir limiti var.
But Josh and Nora are off-limits.
Ama Josh ve Nora'dan kan alınmayacak.
He's off limits. So is his girlfriend.
- Ona ve kız arkadaşına dokunamayız.
I put the word out that you and Nora were off-limits.
Ben erken davrandım. Nora ve senden kan alınmayacağını söyledim.
But Josh and Nora are off limits.
Ama Josh ve Nora'dan kan alamazsınız.
Josh and Nora are off limits.
Josh ve Nora'dan kan alınmayacak.
There is much lies beyond those limits, Inspector.
Bunların arkasında daha fazlası yatıyor, Müfettiş.
Balram Singh has crossed all limits.
Balram Singh sınırını aştı.
... insofar as I'm a man, everything I glimpse is frustrated by the limits of male sexuality.
Erkek olmanın getirisiyle kime bakış attıysam cinselliğimin sınırları karşısında yelkenleri suya indirdi.
They put me to the test, push my limits.
Sınırlarımı görmek için beni bir sınava tabi tuttular.
To test the limits and break through No right, no wrong
Sınırları, gelişmeyi Doğru yok, yanlış yok
Family, off limits, of course.
Aile, dokunulmaz, tabii.
They don't feel comfortable within the city limits.
Şehir sınırları içinde rahat hissetmiyorlar.
'I'm not that bothered about appearance'so long as you're clean and you know the limits.
Dış görünüşe özen göstermem o yüzden temiz olduğunuz ve sınırınızı bildiğiniz sürece sorun yok.
People talk about lack of empathy, but we all have limits to our empathy.
İnsanlar empati eksiliğinden bahseder ama empatimizi sonuna kadar kullanırız.
Funny... when you talked to the press about my project you didn't mention any limits.
Ne kadar garip ki projem hakkında basınla konuştuğunda sınırlardan hiç bahsetmedin.
You're off-limits.
- Seninle konuşamam.
Listen, you're still off-limits.
- Yine de seninle konuşamam.
She's out of bounds, off limits.
O senin için yasak bölge.
As an educator, I must set limits on our children.
Bir eğitimci olarak çocuklarımıza sınır koymalıyım.
My generosity has no limits.
Cömertliğin sınırı yok.
- This area's off-limits.
- Bu bölgeye giremezsiniz.
Irene... sometimes it's difficult to see where the limits of our intervention lie.
Irene... Bazı zamanlar müdahale sınırlarımızın nerelere uzandığını görmek çok güç oluyor.
Contemporary stupidity knows no limits.
- Çağımızın aptallığının sınırı yok.
... to lecture you on your discipline and limits
Sınırlarını öğreten bir öğretmenin değilim.
And, one of them would be.. .. that, girls and rockets can take you any limits.
'Ve, bunlardan birini isteriz...''... kızlar ve roketler...
"if you try to cross your limits." "I'll beat you to a pulp."
Eğer bir daha yoluma çıkmaya çalışırsan ayakkabımı kafana geçiririm.
Rebecca, she's off-limits.
Rebecca. Onla görüşmeyeceksin.
And there were other secrets that Maggie had which made Sebastian off-limits to me.
Meggie'nin bana Sebastian'ı yasak bölge ilan ettiren başka sırları da vardı.
This place is always pushing the limits.
- Burası hep sınırları zorlar.
It's good to test your limits.
Sınırlarını zorlamak iyidir.
♪ Call it Nutbush City Limits
* Nutbush kasaba sınırı derler oraya *
♪ Call it Nutbush City Limits ♪ Nutbush City Limits ♪
* Nutbush kasaba sınırı derler oraya *
♪ Nutbush City Limits ♪ City Limits ♪
* Nutbush kasaba sınırı derler oraya *
♪ Nutbush City Limits
* Nutbush kasaba sınırı derler oraya *
Unh! I see it has its limits.
Anlaşılan sınırları varmış.
This is clearly off-limits to guests.
Herhalde misafirler buraya giremiyordur.