Linens перевод на турецкий
253 параллельный перевод
Take a bath, change your linens, get on a fresh dress and brush your hair good.
Git banyo yap, çamaşırlarını değiştir. Temiz bir elbise giyip saçlarını da tara.
Miss, I need some water and linens.
Bayan, Bana biraz su ve bez lazım.
I need these linens... to cover their wounds, later.
Daha sonra yaralarını sarmak için... bu bezlere ihtiyacım var.
I'll pick out some linens for you.
Senin için birkaç nevresim seçeceğim.
Go count your linens.
Git çarşafların sayımını yap.
I mention it, because the bed doesn't seem like it's been slept in and I was wondering if I ought to change the linens.
Sordum, çünkü yatak bozulmamış gibiydi. Ben de çarşafları değiştireyim mi bilemedim.
And one of the places I get it most is from whorehouses and bowling alleys and parking lots and hotel linens and tenements.
Parayı en fazla kazandığım yerlerden biri de genelevler. Bir de bowling salonları, otoparklar otel çamaşırları ve emlak işleri.
I've paid for towels, the linens, and enema bags.
Havlular, çarşaflar ve lavman torbaları satın aldım.
I'll get you some linens and towels.
Sana çarşaf ve havlu ayarlayayım.
And linens. Bigger ashtrays.
Perdeler ve daha büyük kül tablaları.
- If you ain't a sharper in them linens!
- Bu keten kumaşın içindeki bir dolandırıcı mı yoksa?
We're out of bed linens.
Size tahsis edecek yatağımız yok.
And no linens until I soak these in cold water.
Ve nevresim de yok ben şunları soğuk suda biraz ıslatana kadar.
You pay for your own food, laundry, linens and phone bills.
Kendi yiyeceğinin, çamaşırının, çarşaflarının parasını kendin verirsin.
The linens are pressed.
Örtüler hazır.
By some unfortunate accident, the lamp fell on the bed igniting her nightgown, hair and bed linens.
Talihsiz bir kaza sonucu, lamba yatağın üzerine düşüp geceliğini, saçını ve yatağını tutuşturuyor.
I knew nothing about insurance, or sales tax, or the building code, or labor costs, or the power company, or purchasing, or linens.
Sigorta işlerinden, satış vergilerinden... işletmeden ya da işçi maliyetinden hiç anlamam. Şirket kazancı gibi... resmi şeylere kafam basmaz, o yüzden cebime giren ellerin haddi hesabı yok
- There are clean linens in the closet.
- Dolapta temiz çarşaflar var.
There were linens and towels, and can you believe the initials were HD?
Çarşaflar ve havlular. Baş harflerinin bile bizimki gibi H.D. olduğuna inanabiliyor musun?
Shelly, that catalogue came in, with all the bed linens in it.
Katalog geldi. Hani içinde nevresimler olan.
There's furnishings, some good linens...
Mobilyalar, bazı iyi kumaşlar...
She had to have the south wind blowin through her linens.
Çamaşırlarını ille güney rüzgarı kurutsun isterdi.
I'll want to go over the linens for the daybeds in the study and the sun room.
Çalışma odasındaki ve oturma odasındaki çekyatların örtüleri de değiştirilecek.
Linens are provided for you.
Size çarşaf sağlanmıştır.
These table linens.
Bu masa örtüleri.
if you wanna call it that. Closets. Clean towels, fresh linens every other day.
Oturma odası, bar, mutfak, ona mutfak demek isterseniz tabii dolaplar, temiz havlular.
So, can I tell Louise to put new linens on the bed?
Yani, Louise'e çarşafları değiştirmesini söyleyeyim mi?
Look at the mess you've made of my linens.
Bak çarşaflarımı nasıl berbat ettin.
Cos you just bought yourself a set of linens. 380-thread count.
Çünkü kendine bir sürü keten olanlarından aldın. 380 ilmiklisinden hem de.
You want linens?
Kirli çamaşırlarımı mı istiyorsun?
I brought Robert's towels and linens because I wanted to, you know, spruce the place up since he's been so depressed.
Robert'a havlu ve örtü getirdim,.. ... çünkü ortalığa çekidüzen vermek.. ... istiyordum.
I'm gonna wash my linens so hard, the...
Çarşaflarımı o kadar fazla yıkayacağım ki...
When will the linens arrive?
İhsan abi, ketenler ne zaman geliyor?
MADELEINE : Your linens, please.
Çarşaflarınız lütfen.
Your linens, please.
Çarşaflarınız lütfen.
Fresh linens.
Temiz çarşaf.
MADELEINE : Your linens, please.
Çarşaflar lütfen.
Your linens.
Çarşaflar lütfen.
Then you can ravish me again on linens for which he so dearly paid.
Sonra da bol bol para döktüğü çarşaflar üzerinde sevişelim.
- You can almost smell the linens!
- Neredeyse çamaşırlarını koklayabilirdin!
"Linens, linings, loans, locks."
"Bezler, astarlar, borçlar, kilitler."
Chinese silks and Egyptian linens.
Çin ipekleri ve Mısır keten bezleri bulunurdu.
And this one, down and goose feathers and the finest linens.
Ve bu, yumuşacık ve kuş tüyü ve en iyi çarşaflar.
Open it up, move the linens, move'em to the side... push on the back door, and it'll open up.
Onu aç, bezleri çek, bir kenara çek... arkadaki kapıyı ittir, açılacak.
Open it up, move the linens, move'em to the side, push on the back door.
Onu aç, bezleri bir kenara çek ve arkadaki kapıyı ittir.
We'll probably never have the fine linens and gourmet food that you're used to.
Alışık olduğunuz güzel çarşaflar ve gurme yemekleri muhtemelen asla olmayacak
For vodka and bed linens.
kalkıştığın şeye bak.
You'll find fresh linens already on the bed and fresh coffee on the desk in your office.
Yatağınızda temiz çarşaf ve ofisinizde masanızın üzerinde kahvenizi bulabilirsiniz.
Why do you think I selected china and table linens?
Neden çini ve masa örtüsü seçtiğimi düşünüyorsun?
Everything nice and tidy - linens, papers, everything.
# Çarşaflar.
The entire senior staff was invited. Full dress uniform? Fine table linens?
Askeri tören üniforması, kaliteli masa örtüleri, her tabak için ayrı çatal...