Loitering перевод на турецкий
281 параллельный перевод
And did you notice anyone following you at any stage or anyone loitering outside the office?
Herhangi bir zamanda ya da ofis dışında sizi hiç izleyen biri oldu mu?
Loitering around that new bridge for no reason at all.
Şu yeni köprünün oralarda dolaşarak vakit öldürüyor, hem de hiçbir amacı olmadan.
State of emergency loitering forbidden, close doors and windows.
Sıkıyönetim sokağa çıkmayı yasakladı, kapı ve pencerelerinizi kapatın.
No loitering.
Sokağa çıkmak yasak.
Go on home before I pinch you for loitering!
Sizi aylak aylak dolaşmaktan içeri atmadan önce evlerinize dönün!
I've never seen her backstage, but with so many people loitering about...
Onu kuliste hiç görmedim, ama o kadar gelip geçen olunca.
Loitering, public nuisance, anything you like.
- Suçlama ne? - Aylak aylak dolaşma, halka rahatsızlık verme, ne istersen.
No loitering around the schoolyard... and no shouting till you get past the side road.
Okul bahçesinde oyalanmak yok ve yandaki yolu geçene kadar bağırmak yok.
- Tell the lady no loitering's allowed.
- Hanıma söyle, dolaşmak yasak.
In Paris, for instance a police regulation of August 25th 1958 forbids loitering with intent at certain hours, in the Bois de Boulogne and around the Champs Elysees
Örneğin Paris'te, 25 Ağustos 1958'de hayata geçirilen bir polis düzenlemesi, belli saatler arasında, Bois de Boulogne ve... Şanzelize civarında, malûm maksatla vakit geçirmeyi yasaklar.
Miss Marple, you do realize if I didn't know you so well I would at this moment be detaining you for loitering with intent.
Bayan Marple, eğer sizi iyi tanımıyor olsaydım, suça teşebbüsten sizi gözaltına alırdım, biliyor musunuz?
Loitering with intent to what, conceivably, inspector?
Hangi suça teşebbüsten acaba sayın Komiserim?
Eight days of loitering
Sekiz gün izin var.
Avagabond Samurai whom we caught loitering
Yolda aylaklık ederken yakaladığımız, avare bir samuray.
Why are you loitering in my hallway?
Ne işin var kapımın önünde?
Arrest all persons loitering near tracks as per special instructions.
Özel yönerge uyarınca, rayların etrafında dolaşan herkesi tutuklayın.
Why is it here? - No loitering.
- Satıcı giremez.
I just saw the strange woman that had been loitering around the Tachibana area.
Az önce Tachibana'nın bölgesinde dolanan tuhaf bir kadın gördüm.
Loitering woman?
Dolanan bir kadın mı?
She sounds like somebody's mother-in-law, loitering.
Kaynanalar gibi konuşuyor.
Well, now, could it be loitering?
Aylaklık olabilir mi?
There's no loitering in this lot.
Park yerinde sürtmek yasak.
I can just take you in for loitering.
Onunla biraz dolaşacağız.
I didn't file loitering charges.
Sürtüklük suçlarınızı yazmıyorum.
Why do I pay you $ 40 a week when I should have you arrested for loitering?
Seni aylaklıktan içeri attıracağıma neden haftada 40 dolar veriyorum ki?
I assume you're loitering around here to learn what efficiency rating I plan to give your cadets.
- Kursiyerlerine ne not vereceğimi öğrenmek için buralarda dolaşacağını tahmin etmiştim.
Yeah. Now, if I catch you loitering around my precinct again... I'm gonna shoot me an ilk.
Sizi bölgemde bir daha serserilik yaparken yakalarsam vururum, haberiniz olsun.
The last three weeks, I've been loitering around the beach trying to pass for an amiable minor league junkie.
Son zamanlarda aylakça sahilde dolaşıp... Keşler Küçükler Ligine terfi etmeye çalışıyordum.
What about trespassing and loitering?
Peki ya mülke tecavüz ve aylaklık yapmak?
I am neither loitering nor trespassing.
Ben ne aylaklık yapıyorum ne de mülke tecavüz ediyorum.
I want to arrest the gang members for loitering, spitting in the gutter, anything.
Çete üyelerini yere tükürmekten, çöp atmaktan içeri alın.
No loitering!
Salınıp durmayın!
I wasn't loitering. Were you, Crystal?
Ben salınmıyorum, ya sen Crystal?
I was loitering. Here or there...
Orada burada aylak aylak dolaşıyordum.
I guess you didn't see that sign over there that says "No loitering".
Sanırım şuradaki "oyalanarak yürümeyin" uyarısını görmedin.
Well, loitering is lingering without a purpose.
Oyalanmak, amaçsızca takılıp kalmaktır.
Do you work here, or are you just loitering?
Burda mı çalışıyorsun, yoksa sadece oyalanıyor musun?
They were loitering near the Selay delegation's quarters.
Selay delegelerinin kaldığı yerin yakınlarında amaçsızca geziniyorlarmış.
No loitering around here.
Burada gezinmek yasak.
Caught loitering in a toilet.
Tuvalette edepsizlik yaparken yakalandın.
Alright. What are you loitering'around for?
Pekâlâ, sen niye ortalıkta dolanıyorsun?
You still keep loitering with your good-for-nothing friends.
Onurlu olan biri bu yüzden uyuyamazdı.
You ought to rest. Why are you loitering around?
Zaten eve gidiyordum.
- Loitering too.
- Ve aylaklık.
You're loitering too.
Aylaklık da ediyorsun.
No loitering.
Sallanmayın.
The man is loitering.
Bu adam ayak sürüyor.
All right, we picked up some guys... that were loitering in the neighborhood. They've been kind enough to volunteer for a lineup.
Mahallede aylaklık yapan bir kaç kişi bulduk ve merkeze gelip yüzleştirmeye... katılmayı kabul edecek kadar kibar insanlardı.
Not as exciting as me almost getting arrested for loitering in front of the ladies'room.
Kadınların tuvaleti önünde dolandığım için neredeyse tutuklanıyor olmamdan daha heyecanlı olamaz.
A cop came in, gave you a ticket for loitering?
Bir polis geldi ve sana aylak aylak dolaştığın için ceza verdi.
What, and have him loitering here always?
Onun burada başı boş dolaşmasına izin mi vereceğiz?