Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Made it

Made it перевод на турецкий

40,480 параллельный перевод
You're with your pals. You made it.
Arkadaşlarının yanındasın.
She's gonna be so glad that you made it.
Geldiğine çok sevinecek.
I can't imagine your ex really understood the agreement he made back when he made it.
Eski kocanın geçmişte yaptığı anlaşmayı gerçekten anladığını hiç sanmıyorum.
Mom, I've made it so this one looks utterly crazy.
Anne, bunu yaptım, bu yüzden bu delirmiş gibi görünüyor.
Something that would take effect if he never made it off that rooftop alive.
Çatıdan canlı çıkmadığı takdirde devreye girecek bir şey.
It was your 50th birthday, Mr Welsborough, of course you were disappointed that your son hadn't made it back from his gap year.
50. doğum gününüzdü Bay Welsbrough, elbette oğlunuzun tatilinden dönmemiş olması sizi hayal kırıklığına uğratmıştı.
I was the only one that made it out.
Bir tek ben canlı çıkabildim.
right, finally you made it congratulations!
Harika, nihayet başardım Tebrikler!
I made it let`s go, let`s move
Başardım Pekala Evettt
I tell you what. You're lucky he's out there, too, or you wouldn't have made it this far.
O da orada olduğu için şanslısınız yoksa buraya kadar gelemezdiniz.
And I made it to the last round of cuts.
Elemelerde de son tura kadar geldim.
You haven't made it up to me.
- Telafi etmedin.
It made it easier for thieving'.
Hırsızlık yapmayı kolaylaştırdı.
I just made it up!
Şimdi uydurdum!
Oh, something about the, uh, treatment from the Hand made it so if I die, I can come back.
Ölürsem geri geleyim diye, El'in uyguladığı tedavi yüzünden.
- You made it.
- Bunu sen yaptın.
Plus, you made it through a prison stint without throwing a single punch.
Ayrıca siz de tek bir yumruk sallamadan hapishaneden çıktınız.
- Maybe he made it out.
- Belki çıkmıştır.
We made it.
Başardık.
It'd be the first time I ever made money on a trade.
Bir ticarette şimdiye kadar para kazanmam ilk olurdu.
You made a mistake, you fix it.
Bir hata yaptın, düzelttin.
We made realistic rules so that it could never happen again.
Asla gerçekleşemeyecek gerçekçi kurallar yaptık.
It's made out of Adamantium.
Adamantiyumdan yapılma.
Who has made a start on it?
Kim başlamış buna?
This kid in Taiwan made a YouTube video about it.
Tayvan'daki bu çocuk hakkında bir YouTube videosu yaptı.
It made my purpose clear.
Amacımı daha belirgin hale getirdi.
And that I have to reach Celeste, even if it's only for the sacrifice they made for me.
Benim için yaptıkları fedakarlığın boşa gitmemesi için Celeste'ye ulaşmak zorundayım.
You were freaking out, it made me really anxious.
Çok korkutucuydun. Gerçekten gerildim.
It's a name I made up, pretty cool, right?
Bu benim uydurduğum bir isim, oldukça hoş, değil mi?
It's made of solid steel.
Çelik sağlam.
He see something in you that you don't even see in yourself you made me believe it now, you gotta believe it too you are a racer!
Sende senin bile kendinde görmediğin bir şeyler görüyor Beni buna inandırdın şimdi de, kendin inanmalısın Sen bir yarışçısın!
It's a shame you've made up your mind.
Aklından geçen bir utançtır.
That thing looks like it's made out of pure tetanus.
Bu şeyin her tarafından tetanos fışkırıyor gibi.
It was her choice, no-one made her do it.
Bu onun seçimiydi, kimse onu buna zorlamadı.
You didn't know because you didn't want to know because it made you rich.
Bilmiyordun çünkü bilmek istemiyordun, seni zengin ediyordu.
It's a special edition, custom-made, just for you.
Özel tasarım, özel imalat, tam sana göre.
"'The Bye Bye Man made me do it. "'
"... Bye Bye Man'in yaptırdığını söylemiş.
Albert, that sound you just made of your feet on the concrete, it's like a knife in my brain.
Albert, az önce ayağınla betonda çıkardığın o ses beynime saplanmış bir bıçak gibi.
It was our make-believe world, you know, where we made up stories.
Bizim hayali dünyamızdı orası. Masallar uydururduk birlikte.
This guy... whoever he is, he needs help, and we've made sure he's getting it.
Bu adamın, artık her kimse yardıma ihtiyacı var, biz de yardım ettik.
it... it just made me want the job more.
Ayrıca, işi daha çok istememe sebep oldu.
it made me what I am today.
Bugünkü hâlime böyle geldim.
Danny may have cost this company a few dollars, but he more than made up for it by improving the public's perception of Rand.
Danny şirkete biraz para kaybettirmiş olabilir ama Rand'in kamuoyundaki imajını iyileştirerek bunu fazlasıyla telafi etti.
We can see that we made a mistake in giving it to Harold.
Bu armağanı Harold'a vererek hata ettik.
My father made sure of it.
Babam bana bunu aşıladı.
It's the chaos of the web made elegant and simple.
Bu, zarif ve basit yapılmış internetin kaosudur.
He told me it wasn't her fault that... that something in this house made her do it!
Bana dediki onun suçu değilmiş. bu - - bu evdeki bir şey ona bunu yaptırmış!
Something that, that made her do it.
Bir şeyler ona bunları yaptırdı.
It made me see that beating i put on that asshole been living with me my whole life... long before he got there.
O şerefsizi dövmenin, hayatım boyunca içimde olduğunu görmemi sağladı. O, oraya gitmeden çok önce.
Ok, but if Dave made the minotaur, couldn't he just tell it to stop?
Tamam da minotoru Dave yaptıysa durmasını söyleyemez mi?
Because if I made one, then someone could destroy it.
Çünkü koysam biri yok edebilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]