Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Maybe we should

Maybe we should перевод на турецкий

7,861 параллельный перевод
Maybe we should discuss a plan "B."
Belki de bir B planı düşünmeliyiz.
Maybe we should just go back to the hotel and try arranging this through the proper channels.
Belki de otele dönüp, bunu uygun şekilde ayarlamaya çalışmalıyız.
Maybe we should call Walter Larson and share all of this with him? No.
Belki de Walter Larson'ı arayıp, bunları onunla paylaşmalıyız?
Look, I think maybe we should consider the possibility that it was a random situation.
Bence, rastgele olduğu ihtimalini dikkate almamız gerek.
Maybe we should get you to a doctor.
Belki de doktora gitmeliyiz.
Maybe we should get Thor a stripper.
Belki de Thor için striptizci getirtmeliyiz.
Maybe we should split up.
Ayrılalım.
Listen, maybe we should, you know, take a break.
Bak, belki de biraz ara versek iyi olur.
- Maybe we should check out Roanoke.
Bilmiyorum dostum, belki de Roanoke'a bir bakmalıyız.
Maybe we should.
Konuşsak iyi olabilir.
Maybe we should loosen his shackles.
Zincirlerini biraz gevşetebiliriz belki.
Maybe we should talk alternatives.
Belki alternatifleri konuşmalıyız.
Maybe we should take some time for ourselves, talk this through.
Belki biraz kendimize vakit ayırıp bu konuyu konuşmalıyız.
Maybe we should fatten you up, shall we?
Belki de seni biraz semirtmeliyiz, değil mi?
Like, maybe we should plug the show? - Yeah.
- Reklam yapabilir miyiz yani?
! Maybe we should break up.
- Belki de ayrılmalıyız.
Maybe we should talk to Drifty out in Jersey.
Belki, Jersey'de Drifty'le konuşmalıyız.
Yeah, maybe we should.
Belki de.
Maybe we should look.
Belki de gidip bir bakmalıyız.
Maybe we should not.
Belki de bakmamalıyız.
Well, since I made all this lasagna, maybe we should have Lindsay over.
- Madem bunca lazanya yaptım acaba Lindsay'i mi çağırsak?
You know what? Maybe we should look into that warrant.
Belki de arama izni çıkarttırmalıyız.
- Maybe we should wait.
- Belki de beklemek gerekir.
Maybe we should trade. No, no.
Yok, hayır.
Maybe we should talk about this between us before...
Belki de bunu önce kendi aramızda konuşmamız gerekirdi...
Yeah. Maybe we should stop here.
Burada durmalıyız belki de.
Maybe we should bring him on board.
Belki onu da bu işe katmalıyız.
Maybe we should call in some real back-up.
Belki de gerçek bir destek çağırmalıyız.
Well, maybe we should forget all this.
Belki de hepsini boşverip Meksika'ya gitmeliyiz.
We made sure of that. Hey, maybe we should think about getting away.
Belki biz de bir yerlere kaçsak fena olmaz.
Maybe we should just find some seats a little bit closer.
Daha yakında bir koltuk bulalım bari.
You know what, Will? Maybe we should just call it a day.
Bana kalırsa, Will, bugünlük paydos edelim.
Maybe we should just elope.
Belki de sadece kaçmalıyız.
Oh, no. Maybe we should just wait.
Belki de beklesek iyi olacak.
Maybe we should just have lunch another time, then.
Belki yemeği daha müsait bir zamanda yemeliydik.
Maybe we should stop trying to force this relationship.
Ve bu ilişkiyi zorlamaya bir son vermeliyiz.
You know, I was thinking that maybe we should wait.
Aslında ben belki de beklemeliyiz diye düşünüyordum.
Maybe we should take a break.
Belki de ara vermeliyiz.
On the other hand, maybe we should punish them a little bit for not being able to afford the good seats. ( chuckles )
Bir diğer yandan, belki de onları cezalandırmalıyız ön sıralardan bilet almaya paraları yetmediği için.
Maybe we should be looking for a meta-human. Yeah.
- Aradığımız kişi bir meta-insan belki de.
Maybe we should have another drink sometime.
Bir ara bir şeyler içelim bence.
- I think maybe we should meet.
- Buluşmalıyız.
Maybe we should let him get some rest.
Belki de biraz dinlenmesine izin vermeliyiz.
I know, but I think maybe we should just focus on catching this guy before... before he hurts anyone else.
Biliyorum da başka birilerine daha zarar vermeden şu adamı bulmaya odaklansak daha iyi olur.
All I'm saying is maybe we should be focusing on the courier, right?
Bence kuryeye odaklanmalıyız. Öyle değil mi?
Oh, I was just thinking... I don't know, maybe we should, uh, go out.
Düşünüyordum ki bilmem, belki birlikte dışarı çıkardık.
Maybe we should leave the guns here.
- Silahları burada bırakmalıyız belki de.
- Crickett, maybe we should just...
- Crickett, en iyisi...
Maybe you should speak with her before we consider this a crisis.
Bunu bir kriz olarak değerlendirmeden önce kendisiyle konuşun.
Well, then maybe those aren't the kind of people we should be working with.
- Belki o tarz insanlarla çalışmamamız gerekiyordur.
Maybe Tess and I should sneak into Thomas'office, see what we can find.
Belki Tess ile beraber ofisine gizlice girip araştırabiliriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]