Measures перевод на турецкий
1,928 параллельный перевод
Problems difficult require desperate measures
Baba, zor zamanlarda, zor yollara başvurulur. Mel...
All precautionary measures have been taken, you can no longer act.
Gereken tüm önlemler alındı artık eyleminizi yapamayacaksınız.
Attention, passengers. Increased security measures...
Dikkat, yolcuların artan güvenlik önlemlerine...
We're not out to alarm the American public, but it's important that we take precautionary measures.
Amerika halkını telaşlandırmaya niyetimiz yok ama ihtiyatlı tedbirleri almamız çok önemli.
Exceptional times call for exceptional measures.
Özel zamanlar, özel tedbirler gerektirir.
If I have to use extreme measures...
Eğer aşırı önlemler almam gerekirse...
With coercive measures off the table, it's our only option.
Masadaki tartışmalı konular ilgimiz dışında, bu bizim tek şansımız.
It's only a matter of time before the media picks up on the heightened security measures.
Basının bu aşırı güvenlik önlemleri anlaması an meselesidir.
Play down the actual likelihood of an attack, talk about the security measures as being due diligence, rather than...
Bir saldırıyı önemsemiyormuş gibi davranın, güvenlik tedbirlerinin sadece önlem olduğunu...
They'd demand drastic measures and we'd step in.
Esaslı önlemler talep edeceklerdi ve biz devreye girecektik.
They'd demand drastic measures, and we'd step in.
Sert önlemler isteyeceklerdi. Böylece biz devreye girecektik.
And then you'll be informed in the next day or so of the appropriate measures and steps of what to take next.
Ondan sonra da, size gerekli düzenlemelerle ve bundan sonra atacağınız adımlarla ilgili bilgi verilecek.
I think we should take some precautionary measures.
Önlem alsak iyi olur.
A man who measures life will never know his own measure.
Hayatı tartan insan kendi tartısını hiç bilmez.
Enact emergency evacuation measures.
Acil kaçış önlemlerini etkinleştir.
PF measures the severity of sphincter constriction in times of peril,
HF tehlike zamanındaki büzgen kasların sıkışıklığını ölçer.
So I had to resort to drastic measures.
Ben de önlemler almak zorunda kaldım.
Even though the media will label me a "mad killer", I consider myself a rational individual who has been pushed to take extreme measures only by the arrival of the Grim Reaper.
Medya beni "çılgın katil" diye etiketlemesine rağmen ben kendimi,'zalim ölüm meleğinin gelişiyle aşırı önlemler almaya itilen mantıklı bir birey'olarak görüyorum.
The social board in Biskopsgarden requests support for measures against domestic violence.
Biskopsgarden'daki yönetim aile içi şiddete karşı daha fazla destek talep etti.
All the appropriate measures are being taken.
Tüm gerekli önlemleri aldık.
I felt I should be on-site in case measures were called for.
Gerekli olması halinde bölgede olmam gerektiğini hissettim.
... used tear gas to disperse the crowd... in what a security forces spokesperson described as...'necessary measures to contain the violence'.
... kalabalığı dağıtmak için gözyaşartıcı gaz kullanıldı. ... bir güvenlik güçleri sözcüsünün anlattığına göre her türlü tedbir için gerekirse zor kullanılacaktır. "
First cup measures... 94.
İIk kupanın uzaklığı... 238.
Second cup measures...
İkinci kupanın uzaklığı...
We'll prepare the necessary measures now.
Henüz çok geç değil, gerekli önlemleri almalıyız.
Do not persist in this, sir, or I shall be obliged to inform my master and he shall take measures to secure his house.
Israr etmeyin, bayım Yoksa olanları efendime bildirmek zorunda kalırım Oda evini korumak için gerekli önlemleri alır
Desperate times call for desperate measures.
Ümitsiz zamanlar, ümitsiz çareler doğurur.
The computer then measures the depth of the impressions made by the heel, ball, and toes.
Sonra bilgisayar, topuk ve parmak kısmının bıraktığı izlerin derinliğini ölçüyor.
That measures magnetic fields.
Manyetik alanları ölçmeye yarar.
It measures risk versus reward.
Risk-ödül ölçümü yapar.
Your dead hacker, Robert Logan, created an administrator password allowing him to bypass security measures.
Ölen korsan, Robert Logan güvenlik önlemlerini aşmak için yönetici şifresi belirlemiş.
It's named after the father of computing science, Alan Turing, and it measures a machine's ability to demonstrate intelligence.
Bilgisayar biliminin babası Alan Turing adıyla. Bir makinenin zeka becerisini ölçüyor.
CONSTABLE SCARLATTI INITIATING ELECTRONIC COUNTER-MEASURES.
Memur Scarlatti elektronik karşı tedbiri başlatıyor.
But desperate times call for desperate measures.
Ama çaresiz zamanlar çaresiz tedbirler almayı gerektiriyor.
Measures about ten inches from the tip of the middle finger to the wrist, which is quite large for a guy and it's huge for a woman
Orta parmakla bilek arasını 25.4 cm olarak ölçtüm. Bu ölçü erkekler için biraz büyük, kadınlarda ise dev bir el demek.
It just feels like there's a lot of risk here, and I don't know if that measures out to...
Burada çok büyük risk alıyormuşum gibi hissediyorum, ve bu hareketler ne kadar...
And the United Nations will decide what measures to take against you, Mr Green.
Ve size karşı hangi tedbirlerin uygulanacağına Birleşmiş Milletler kara verecek, Bay Green.
One more shipmentand we will take measures. understand?
Son bir teslimat ve daha sonra tedbirimizi alacağız. Anlaşıldı mı?
You calm me down with specific measures and less words.
Alınacak tedbirlerle ve daha az konuşarak beni sakinleştir.
We'll let you and your parents know what measures the school will take in this matter.
Şimdi sizi bırakıyoruz ve okulun bu konuda ne gibi önlemler alacağını ailenize bildireceğiz. Çıkın dışarı.
Washington gave us the green light to take extreme measures against drug problems in this nation.
Washington, ülkedeki uyuşturucu problemlerine karşı ekstra önlemler almamız için bize yeşil ışık yaktı.
God knows we've been taking those measures but maybe we can take'em a bit farther.
Biz zaten o önlemleri alıyorduk ama biraz daha ileri gidebiliriz.
Even advanced security measures are useless when people leave their keys lying around.
En gelişmiş güvenlik önlemleri bile,... insanlar anahtarlarını ortalığa bırakıyorsa, geçersiz kalır.
As a scientist, I'm trained to recognize intelligence through objective measures - tool use, cognitive processes, and so on.
Bir bilimadamı olarak bana, zekânın tanımlanması için mutlak belirtilerin olması gerektiği öğretildi.
In accordance with the provisions for people from countries at war, you escape measures Extradition across the border.
Savaş halindeki ülkelerin insanlarına uygulanmakta olan yasa gereği size sınır dışı etme cezası veremiyoruz.
But know that here will be taken stricter measures, calling people like you return to their country of origin.
Ama bilmenizi isterim ki bizim burada sizin gibileri ülkelerine döndürecek katı yasalarımız vardır.
You know, none of this takes into account any new security measures That sterling might have added since nate made his little playdate.
Biliyor musunuz, bunların hiçbiri Nate oyun oynamak için gittikten sonra Sterling'in eklemiş olabileceği önlemleri hesaba katmıyor.
Desperate times call for desperate measures.
Al işte süpriz süpriz aynen arka odadaki gibi..
We'll have to take extreme measures to compensate.
uç noktalarda eylemler yapmak zorunda kalacağız.
With the current evidence that his son, Evan Drince, has been identified as being behind the massacre in downtown Tenderville today, it appears that radical measures to get your opinions out runs in the family.
Oğlunun neden olduğu son olaylar nedeniyle Evan Drince bugünkü Tenderville'deki katliamın arkasındaki isim olarak belirlendi. Öyle görünüyor ki olayların arkasında ailesinin rolü gözüküyor.
So it's time to take extreme measures.
Ekstra önlemler almanın zamanı geldi.