Minerals перевод на турецкий
419 параллельный перевод
something called black smokers, or hydrothermal vents, were bringing up minerals from deep underground.
Siyah baca veya hidrotermal delik olarak bilinen bu şeyler, Yüzeyin derinliklerinden mineraller getiriyordu.
Those ocean depths could be home to some bizarre life forms - huge tubeworms feeding on the minerals coming from inside Europa's core.
Bu okyanusların derinlikleri bazı garip canlıların evi olabilir - Europa nın çekirdeğinden gelen minerallerle Beslenen devasa tüp solucanları.
And it would consist of three basic minerals : Quartz, feldspar and hornblende.
Ve bu bileşim, üç temel mineralden ; kuartz, feldspar ve hornblend içerirdi.
Here you can see those three minerals, I'll give you the hand lens.
İşte o üç minerali görebilirsiniz. Size büyüteci vereyim.
Here we see those three minerals.
İşte o üç minerali görüyoruz.
If you go to the Andes and look at the volcanic rocks of the Andes and indeed the plutonic deep rocks injected under the volcanoes in the deep crust, these are the three minerals that you will find.
Eğer Andlara gidip, oradaki volkanik taşları ve tabii ki kabuğun derinliklerinde volkanların altına zerk olmuş derin plütonik kayaçlara baksanız bulacağınız üç mineral bunlardır.
Hidden inside every rock were minerals containing elements such as uranium.
Her kayanın içinde, uranyum gibi elementler içeren mineraller saklıydı.
This inexorable process begins the moment a rock forms and new minerals crystallise within it.
Bu geri dönüşsüz süreç, kayanın oluştuğu anda başlar ve yeni mineraller kayanın içinde kristalize olurlar.
Rutherford suggested that by carefully measuring the chemistry of these minerals, scientists should be able to tell how long ago the rock had formed.
Rutherford, bu mineralleri dikkatle ölçerek bilim insanlarının her kayanın ne zaman oluştuğunu söyleyebileceklerini öne sürdü.
And it is really one of the major achievements, right, of the 20th century, that we now can date rocks and minerals and things of that kind with greater and greater accuracy and see how the whole history of the solar system and the Earth has unrolled.
Artık kayaları, mineralleri ve o tür şeyleri gitgide daha da kesinleşen biçimde tarihlendirebilmemiz ve güneş sistemiyle, Dünya'nın bütün tarihini öğrenebilmemiz gerçekten de 20. yüzyılın en büyük başarılarından biri.
Some months ago I had the idea that perhaps certain rocks and minerals might store applied energy from the sun that if I left the rocks and minerals in the sun long enough they might absorbed some of its rays and then later, give them out.
Bir kaç ay önce eğer belli kaya ve mineralleri yeterince güneş ışığında bırakırsam bu maddelerin, güneş ışınların bir kısmını absorbe edip daha sonra dışarı verebileceklerine dair... bir fikrim vardı.
You see these rocks they're all different kinds of minerals
Bu kayaları görüyorsunuz Tümü farklı minerallerden oluşuyor
You have oils, many minerals vital to our victory.
Zaferimiz için gerekli olan petrole ve önemli minerallere sahipsiniz.
South Africa has always wanted Madagascar and its wealth, its minerals, and other riches.
Güney Afrika da, daima Madagaskar'ı ve onun zenginliklerini, minerallerini ve diğer varlıklarını isteyegelmişti.
In point of fact, the land he is acquiring is extremely rich in certain minerals, minerals which are indispensable to the production of atomic energy.
Aslında... eline geçen toprak bazı mineraller bakımından olağanüstü zengin. Bunlar nükleer enerji üretiminde vazgeçilmez olan mineraller.
But above all, endless trains were passing by bursting with minerals, iron ore going from there to the rest of the world.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
Soil, minerals, animal life.
toprak, maden, hayvan yaşamı.
And return we must, for on Venus important minerals were discovered that would be of vast benefit to our civilization.
Fakat oraya dönmek zorundayız. Çünkü Venüs'te, uygarlığımıza... büyük fayda sağlayacak önemli mineraller keşfedildi.
- Vitamins and minerals.
- Vitaminler ve mineraller.
- Vitamins and minerals.
- Tabii ya, vitaminler ve mineraller.
Some of the world's finest pharmaceutical companies make bodybuilding minerals, vitamins, chemicals all based on chemistry, so I'd approach it from a chemistry standpoint.
Dünyanın en iyi eczacılık firmaları vücut geliştirici vitaminler ve kimyaya dayalı maddeler üretiyorlar. Ben de olaya kimya açısından yaklaşacağım.
Some vitamins and minerals I'd like you to take.
Almanızı istediğim vitamin ve mineraller.
So am I, blowing up my hills, crush them, heat them, separate minerals and receive gold.
Ben, aşağı doğru büyük derinlikte kazarım, ezerim, ve, kayaları ısıtırım, maden cevherini çıkarırım Ve sonunda altın görünür.
It's exceptionally high in minerals.
Mineral bakımından yoğundur.
- Minerals?
- Mineral mi?
- Minerals.
- Mineraller.
There's a theory that the minerals on the moon are not in a molten magma... but dotted about... in nuggets.
Ay'daki minerallerin erimiş magma değil de, etrafta tane tane bulunduklarına dair bir teori var.
We assumed they were just digging for minerals.
Sadece mineral aradıklarını sandık.
Minerals?
Mineraller mi?
Desolate, but rich in crystal and minerals.
Issız ama kristal ve mineral açısından zengin.
Bridges over rivers, roads crossing the desert, machines ripping out minerals from the earth!
Nehirler üzerinde köprüler, çölleri aşan yollar yerin altından madenleri çıkartacak araçlar!
Obviously, minerals are neither independent nor sensitive.
Sakın yanılgıya düşmeyin. Minerallerin ne bağımsızlıkları ne de duyarlılıkları vardır.
She and her children can do all the tunnelling they want, our people will remove the minerals, and each side will leave the other alone.
İstediği kadar tünel açabilir. İnsanlar mineral çıkaracak, her iki taraf da birbirini yalnız bırakacak.
You will expect me to accept a notion that Neanderthal man found a method of making music out of minerals?
Mağara adamının minerallerden müzik yaratma metodu bulduğu fikrini... kabul etmemi beklemiyorsunuz ya?
Japan did not have resources minerals, the unemployment was high, e the bad harvests they had brought the hunger to the agricultural zones.
Japonya her türlü yeraltı kaynağından yoksundu. İşssizlik had safhadaydı. Toprakların verimsizliği, kırsal bölgelerde büyük kıtlıklara yol açıyordu.
Now the alchemists introduced minerals into medicine.
Artık simyacılar mineralleri ilaçlara dönüştürüyordu.
You say that you need minerals.
Minerallere ihtiyacınız olduğunu söylemiştiniz.
I think you need some vitamins and minerals.
Biraz vitamin ve mineral gerektiğini düşünüyorum.
I have received a request for a program to extract ores and minerals from the ocean floor.
Benden okyanus tabanından mineral ve maden filizi çıkarma programı istediler.
The minerals under your father's land enrich the world.
Babanın toğrağının altındaki minerallar dünyayı zenginleştirecekti.
Your minerals have brought greed, disease, and filth.
senin minerallerin sadece açgözlülük, hastalık ve pislik getirdi.
Chinese tray with minerals.
# - İşlemeli Çin tepsisi.
When families could not afford to pay the rental fees on their loved ones'grave sites, the dead were exhumed, revealing that they had been mummified due to the rich minerals in the earth.
Aileler sevdiklerinin mezar kiralarını ödeyemeyince ölüler mezarlardan çıkarıldığında toprağın zengin minerallerinden dolayı ölülerin mumyalandığını gördüler.
Vitamins and minerals.
Vitamin ve mineraller.
Oil, gas, metals, minerals, gold, and so on.
Petrol, gaz, metaller, mineraller, altın ve diğerleri.
Oil, minerals, gold!
hepsi halka aittir!
Pure protein minerals, vitamins. A man's gotta look after himself.
Saf protein mineraller, vitaminler...
Protein, hemosiderin, minerals... Everything's in it.
Protein, demir, mineraller.
You're not even sheep, you're objects, minerals.
Bana bir kibrit ver.
I like alfalfa sprouts for two reasons... lots of minerals and...
Kabaya oyuncuları iki nedenle seviyorum :
It's got all your minerals, all your vitamins, all your requirements.
Tüm mineraller... vitaminler, tüm gerekenler var.