Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Molasses

Molasses перевод на турецкий

218 параллельный перевод
What did you let him turn the molasses on for?
Ne diye pekmezi açmasına izin verdin?
What do you mean by running molasses all over the floor and ruining his shoes?
Pekmezi açıp, her yeri ve ayakkabılarını mahvettiğini söyleyerek ne demeye çalışıyorsunuz?
Not only lost her trade but lost all of our molasses.
Müşteriyi kaybetmekle kalmadık, bütün pekmezimizi de kaybettik.
It wasn't enough for you to pour molasses all over him.
Çocuğun üzerine pekmez dökmek yetmedi galiba.
My ma always give us pancakes and molasses before Sunday school.
Annem Pazar Okulu'na gitmeden önce bize her zaman gözleme ve pekmez verir. Biliyorum!
You're slow as molasses in January.
Ne kadar yavaşsın böyle!
You got your wish, and you're standing like your feet is glued in molasses.
Dileğin gerçekleşti ama sen yere çakıldın.
Keep calm. That molasses came near being flavoured with Tolliver.
O pekmez Tolliver unuyla karışmak üzereydi.
Terrible waste of molasses.
Pekmezin boşa gitmesi üzücü.
Give me a little more line. You happen to know some nice quiet nook where I can sleep without any molasses? Nook?
Pekmeze bulaşmadan uyuyabileceğim, güzel, sessiz bir köşe biliyor musun acaba?
Molasses, 2.18 pesos.
Pekmez 2.18 peso.
Alice, give me a stack of buckwheat cakes with plenty of molasses... and a steak, rare. A couple hunks of bacon if you got some... and a big pot of coffee.
Öncelikle bir yığın karabuğdaylı kek istiyorum, yanında da pekmez... ve bir biftek, az pişmiş olsun, varsa biraz da domuz pastırması... ve bir büyük kap da kahve.
Sour molasses?
Ekşi pekmez mi?
Andy and Sarah are slow as molasses.
Andy ve Sarah çok yavaşlar.
- He's partial to molasses candy.
- Melas şekeri sever.
We drink a spirit distilled from molasses which you probably do not know.
muhtemelen bilmiyorsun biz sadece üzümden damıtılan içkiden içeriz.
Katie and him are thicker than molasses.
Katie'den bir türlü ayrılamıyor.
I'll trade you for a new plow two tubs of lard, a barrel of molasses 25 pounds of chewing tobacco.
Karşılığında sizden yeni bir saban iki fıçı domuz yağı, Bir varil pekmez 12 kilo çiğneme tütünü alabilirim.
Here come Molasses with another bear, and it's a real old one.
İşte Molasses başka bir ayı getiriyor Üstelik yine yaşlı bir ayı.
Put the cat down and go and buy some molasses
Kediyi yere bırak.Git ve biraz pekmez al.
Hand me the yogurt, the black strap molasses and the brewer's yeast.
Bana yoğurdu, şeker kamışı şurubunu ve bira yamasını ver.
Now you get a tablespoon full of molasses - Black strap molasses.
Şimdi de bir kaşıp şurup alıyorsun... Şekerkamışı şurubu.
such apples, such apples! sweet like molasses!
Çık çık çık sen ortaya çık hiç saklanma orda burda sen ortaya çık!
"Molasses tomorrow will bring forth cognac."
"Yarın pekmez konyak olacak."
We gave him the molasses, now let's feed him the sulfur.
Onu önce memnun ettik, şimdi pişman edeceğiz.
- Molasses.
- Tortudan.
These days money for us is sweeter than molasses.
Para, bizim için bugünlerde pekmezden bile tatlı.
Eat molasses on my peas
" Bezelyemin üstündeki pekmezi ye...
If he doesn't have sugar, take molasses or honey.
Şeker yoksa, bal ya da şeker pekmezi de olur.
It looked like molasses.
Şeker pekmezi gibi görünüyordu.
I want Molasses!
Pekmez isterim!
We were running molasses from Havana when you were a baby.
Sen bebekken, Havana'dan şeker pancarı taşırdık.
During Prohibition we ran molasses into Canada.
İçki yasağı döneminde Kanada'ya şeker pancarı taşıdık.
What are you feeding these horses, molasses?
Bu atlara ne yediriyorsun, melas mı?
When I say move you move real slow like molasses in wintertime.
Kimilda dedigimde yavasça kimildayacaksin kistaki salyangoz gibi.
The wheat is from Kansas and the molasses comes from Missouri.
Bugday Kansas'tan geliyor, Melassa Missouri'den.
We'll do without molasses.
Melasi bos ver.
- Oh, he's in bed... with a glass of hot milk and molasses.
- Oh, bir bardak... pekmezli sıcak süt içip yattı.
It's black as molasses.
Aşağısı zifiri karanlık.
He had a voice that was just like runnin'molasses.
Çok etkileyici bir sesi vardı.
You got a dozen jugs of black molasses.
Bir düzine recel. .
This is molasses, but it may do.
Bu şeker tortusu ama işe yarayabilir.
Molasses!
Şeker tortusu!
Would you two like a molasses sandwich?
Siz ikiniz reçelli sandviç ister misiniz?
You're slower than molasses.
Kıçım bile senden hızlı.
Quick like the tongue of a snake... or slower than the molasses in January.
Bir yılanın dili gibi hızlı... ya da Ocak ayındaki pekmezden daha yavaş.
Molasses to you.
Şekerpekmezi elbette.
Get the molasses out of your ass!
Kaldır kıçını hadi!
Molasses to rum to slaves.
Kamıştan roma, oradan da köleliğe.
Come on, Mr Molasses, let's go.
Hadi Bay pekmez, gidelim.
NOW GET THE MOLASSES OUT AND CLEAN THIS STIFF UP.
Melasları çıkart da şu leşi temizle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]