Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Monogamy

Monogamy перевод на турецкий

267 параллельный перевод
Order and submission, monogamy, happy marriage.
Düzen ve tevazu, - tek eşlilik, mutlu evlilik.
Of course, monogamy isn't a natural state for any animal.
Tabii, tek eşlilik hiçbir hayvan için doğal değil.
When the three elements, private property, monogamy and the state were combined in one society, it passed from barbarism to civilization and from a classless society to a class society
Şu üç öğe ; özel mülkiyet, tek eşlilik ve devlet bir toplumun potasında eritildiğinde barbarlıktan medeniyete ve sınıfsız toplumdan sosyal topluma geçiş yapılmış demektir.
" What's your view on serial monogamy, Sylvie...? Nathalie?
"Seri tek eşlilik konusundaki görüşün nedir Sylvie?"
You want monogamy,
Tekeşlilik istiyorsan,
Did it dawn on you I'm trying to work things out... recording adventures before a life of monogamy?
Tek eşli olmadan önceki maceralarımı kaydederek işleri halletmeye çalıştığımı ne zaman anlayacaksın?
I want monogamy.
Tek esli olmak istiyorum.
Most think monogamy is a kind of wood.
Pekçoğu monogamiyi bir çeşit ağaç sanıyor.
You know, monogamy can be a tricky concept.
Tek eşlilik yanıltıcı bir kavram olabilir.
Monogamy is really a very unnatural state that's been forced on us for centuries by screwed-up religious leaders who are completely out of touch with their own sexuality.
Tek eşlilik hiç de doğal olmayan bir şey. Yüzyıllardır kendi cinselliklerine yabancılaşmış dini liderler tarafından bize dayatılıyor.
You said that lifetime commitments were impossible to keep and that serial monogamy was the only way to go.
Ömür boyu bağlılık yeminini tutmanın imkansız olduğunu çarenin tek eşli birçok ilişki yaşamak olduğunu söyledin.
- I'm not talking about monogamy.
- Tekeşlilikten bahsetmiyorum.
Monogamy is too cruel a rule.
Tek eşlilik çok zalimane.
I mean they are single-handedly condemning the average red-blooded Englishman to a life of terminal monogamy
Yani tek başlarına mert İngiliz erkeklerini ölümcül bir tek eşliliğe mahkum ediyorlar.
That they prefer monogamy, unlike men, who'll procreate with anything. Exactly.
Yürüyen her şeyi döllemek isteyen erkeklerin aksine kadınlar tekeşli olmayı tercih eder.
Is the proposition of monogamy such a Jurassic notion?
Bu tek eslilige karsı ilkel bir hevesmi?
Is it that men have an innate aversion to monogamy... or is it more than that?
Bu, bir erkeğin doğuştan içinde olan, tekeşlilikten nefret etmesi mi yoksa daha fazlası da var mı?
In a city like New York with its infinite possibilities... has monogamy become too much to expect?
Sonsuz olasılıklarla dolu New York gibi bir şehirde tekeşlilik beklemek çok mu fazla?
Of course, my definition of monogamy includes sex with prostitutes.
Tabii ki, benim tekeşlilik tanımım fahişelerle seks yapmayı da kapsıyor.
The problem with monogamy, it's just so incredibly dull.
Tekeşliliğin sorunu inanılmaz ölçüde sıkıcı olması.
My lover and I have a kind of'90s monogamy.
Aşkım ve ben, 90'ların tekeşliliğine sahibiz.
Monogamy is fabulous.
Diğer kişiyle aranızda derin ve etkileyici bir bağlantı kurar ve bacaklarınızı çok fazla traş etmeniz gerekmez. Tekeşlilik müthiş birşey.
Samantha didn't believe in monogamy... especially when it came to real estate agents.
Samantha tekeşliliğe inanmazdı özellikle de gerçek bir emlak acentasına gittiğinde.
Monogamy is on the way out again.
Günümüzde tekeşlilik olağandışı birşey.
Charlotte was receiving her own declaration of monogamy.
Charlotte, kendi tekeşlilik bildirgesini kabul ediyordu.
In a room where everyone was gorgeous, cool and under 30... monogamy suddenly began to seem like a quaint notion.
Odadaki herkes havalı, güzel ve otuz yaşının altındaydı birden tekeşlilik çok acayip bir fikir gibi göründü.
I can't believe Vanessa... my bride... my one true love... the woman who taught me the beauty of monogamy... was a fembot all along.
İnanamıyorum, Vanessa... karım... bir tanecik gerçek aşkım... tek eşliliğin güzelliğini bana öğreten kadın... bir robotmuş.
I worry that, as much as you believe in monogamy you won't be able to stay monogamous.
Tek eşliliğe inanan bir insan olmana rağmen tek eşli olamayacağından endişeleniyorum.
You have monogamy trouble, as shown as you sucked my natural lips.
Tek eşlilikle sorunu olan sensin. Kanıtı da, dün gece benim doğal dudaklarımı emmen.
Monogamy is fabulous. It gives you a deep and profound connection... to another human being and you don't have to shave your legs as much.
Diğer kişiyle aranızda derin ve etkileyici bir bağlantı kurar ve bacaklarınızı çok fazla traş etmeniz gerekmez.
In Too Deep is the most moving pop song of the 1980s, about monogamy and commitment.
"In too Deep" in ise tek eşlilik ve sadakat konusunda 80'lerde yazılmış en duygusal parçadır.
And there in front of everyone is an iced swan, which obviously represents monogamy, okay?
Ve orda herkesin önünde buzlu kuğu, apaçık tekeşliliği temsil edecek, tamam?
I don't have a lot of hang-ups, but monogamy is one of them.
Fazla saplantım yoktur ama tek eşlilik bunlardan biri.
We practice monogamy
Biz tek eşliliği yürürlüğe koyduk.
Andrew wasn't into monogamy.
Andrew tek eşliliği sevmezdi.
Not even serial monogamy.
Kısa ilişkilerde bile.
You know, I'm not looking for a quick answer in the monogamy thing.
İlişkimiz konusunda senden hemen bir cevap beklemiyorum.
Shake off your chains of monogamy? You're a free man.
Tekeşlilik zincirlerini kırdın mı?
- I was the monogamy poster boy.
- Tekeşlilik timsaliydim.
Avoiding places that tempt you to stray off the gilded path of monogamy.
Tekeşliliğin yaldızlı yolundan çıkmana... neden olacak yerlerden uzak duruyorsun.
What, monogamy?
Ne? Tek eşlilik mi?
For a chance to participate in the great patriarchal heterosexist fraud that is better known as monogamy?
Erkek egemen toplumunun tek eşlilik adını verdiği ucuz sahtekârlığın tuzağına düşmek için!
WE BELIEVE THAT MONOGAMY IS THE FOUNDATION OF A SOLID RELATIONSHIP.
Biz sağlam bir ilişkinin temelinin tek eşlilik olduğuna inanıyoruz.
By giving Richard what he wanted, Samantha finally got what she needed : monogamy.
Samantha, Richard'a istediğini vererek kendi ihtiyaç duyduğu şeye kavuşmuştu ; tek eşli bir ilişkiye.
No, that's allowed. Gay boyfriends are the loophole of monogamy.
Eşcinsel arkadaşlar, ilişkilerin serbest halkası.
I think I have monogamy.
Galiba tek eşlilik hastalığına yakalandım.
Every day, millions of people suffer from monogamy.
Her gün milyonlarca insan tek eşlilik hastalığına yakalanıyor.
It's so fucking puritanicaI... how we're conditioned to buy into the whole true-Iove-monogamy crap.
Gerçek aşk monogamdır palavrasına koşullanmamız... ne kadar püriten bir yaklaşım.
Monogamy just isn't for everyone.
Monogami herkese uymuyor.
I don't really believe monogamy is healthy for a long-term relationship.
Uzun vadeli ilişkilerde tek eşliliğin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.
The one thing you and I believe in is monogamy.
İkimizin de herkesten daha fazla inandığımız şey, tek eşlilik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]