Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ M ] / Muddy

Muddy перевод на турецкий

639 параллельный перевод
Muddy Waters.
Çamurlu sular.
I don't want you to get your shoes all muddy.
Ayakkabılarının çamur olmasını istemiyorum.
Though a man will fight his rival To fish the muddy depths In the end they'll dine together
İnsan rakibiyle savaşsa da çamurlu havuzda balıklar için beraber otururlar masaya lokmasını yemek için fakirlerin.
But whilst this muddy vesture of decay doth grossly close it in, we cannot hear it. "
Ama bu çamurlu çürümüş giysisi yavaş yavaş yaklaşırken onu duyamıyoruz. "
Ya ain't losing'much time gettin'up the Big Muddy.
Big Muddy'ye binmek için fazla zaman kaybetmemişsin.
Your boots are muddy.
Botların çamur içinde.
Well, I suppose it was a pretty muddy ride from the station in all that rain.
Bu yağmurda istasyondan buraya çamurlu bir yolculuk olmuştur sanırsam.
When the water went back, it was muddy and horrible.
Su geri gittiğinde, her yer çamur içinde ve korkunçtu.
It's lucky you didn't have a muddy field, or you'd still be there.
Pist çamurlu olmadığı için şanslısın, yoksa halâ orada olurdun.
I don't like the look of it Holmes, muddy waters huh?
Hiç aklım almıyor, Holmes, bulanık sular, öyle değil mi?
Too muddy as if someone were constantly stirring them up.
Çok bulanık adeta biri sürekli karıştırıp duruyor.
It's just as bad. Forepaw's muddy, no mud on hind.
Ön pençeler çamurlu, arkalar değil.
Bringing your muddy feet through my nice clean kitchen.
Çamurlu ayaklarınla tertemiz mutfağımı kirleteceksin.
But long it could not be till that her garments, heavy with their drink, pulled the poor wretch from her melodious lay to muddy death.
Ama ne kadar sürebilir ki bu, sudan ağırlaşınca etekleri. Kesip zavallıcığın güzelim tatlı sesini, ölüm çamurlarına batırmış Ophelia'yı.
Weather raining, and it's muddy and the track is very slow
Yağmur yağıyordu ve kamyon çok yavaş gidiyordu
Muddy shoes.
Kirli ayakkabılar Kirli paçalar.
It's all muddy inside!
İçim büsbütün bataklık!
If it's muddy or wet Take the size of your bet
Çamurlu veya ıslaksa Bahis tutarını al
Watch your muddy boots!
Çamurlu çizmelerini sil!
If we don't do it now, they'll send us back to the muddy banks of the Danube!
Bunu hemen yapmazsak bizi Danube'nin çamurlu bayırlarına geri gönderirler.
Why are you all muddy?
- Nerelerdeydin? - Sadece bir şeyler arıyordum!
- A muddy life!
- Çamurdan bir hayat!
As I speak to you now, the icy water of the ponds and ruins fills the hollows of the mass graves, a frigid and muddy water, as murky as our memory.
Şimdi burada sizlerle konuşurken, bu soğuk ortamda harabeler arasında, buradaki kitle mezarların boşlukları, soğuk ve çamurlu sular doldururken, bu utanç verici olaylar anılarımıza kazınıyor.
Dathan, you can see only mud, so pick up her muddy clothes and go.
Dathan, sen sadece çamur görüyorsun, çamurlu giysilerini al ve git.
Maybe it's better that way than to wind up dead on a muddy road.
Belki çamurlu bir yolda ölüp gitmektense böylesi daha iyi.
You're all wet and muddy again.
Yine ıslanmış ve çamura bulanmışsın.
He was way down deep under where there was this cave and it was real dark and muddy.
Suyun altında bu mağaranın olduğu yere kadar gittim ve orası gerçekten karanlık ve çamurluydu.
They're all muddy and torn.
Hepsi çamurlu ve yırtık.
It may be muddy, but you'll be able to move out.
Çamurlu olabilir ama çıkışınız mümkün.
I don't want to muddy your curiosity your joy of life, your childish faith.
Çocuksu inancına, yaşam sevincine olan merakını bulandırmak istemem.
You know, Julie, I can just picture us together out in the Big Muddy.
Biliyor musun, Julie, bizi birlikte Büyük Çamur'da hayal ediyorum.
If we was to join your Big Muddy with our place, - The Terrills'd dry up like jimson weed.
Kendi yerimizle Büyük Çamur'u birleştirseydik Terrill'lar şeytan elması gibi kururdu.
You can't be starting on Big Muddy so soon!
Hemen Büyük Çamur'dan bahsetmeye başlayamazsın!
Julie, I promise, not another word about Big Muddy...
Julie, söz veriyorum bir daha Büyük Çamur'dan bahsetmeyeceğim.
And I'm not here complaining'because I know you're tryin'to buy the Big Muddy, to keep my cows from water.
Çünkü Büyük Çamur'u almaya çalıştığını biliyorum. Sığırlarımı sudan uzak tutmak için.
Don't forget, she owns Big Muddy.
Unutma, Büyük Çamur ona ait.
During the dry season the Hannasseys, and sometimes even the Terrills, depend on Big Muddy for water.
Kurak mevsimde Hannassey'ler, hatta bazen Terrill'lar, su için Büyük Çamur'a bağımlıdır.
If either one of them were to get control of Big Muddy, I'm afraid to think of what would happen.
İkisinden biri Büyük Çamur'un denetimini alırsa, olacakları düşünmekten korkuyorum.
- Jim, I can't sell Big Muddy to you.
- Jim, Büyük Çamur'u sana satamam.
Will you sell Big Muddy to me, Miss Maragon?
Büyük Çamur'u bana satar mısınız, Bayan Maragon?
You just run on back home and tell your daddy he's watered his last steer in the Big Muddy.
Hemen evine dön ve babana öküzlerini Büyük Çamur'da son kez suladığını söyle.
We got to figure a way to get them Terrill men away from the Big Muddy right now!
Terrill'ın adamlarını Büyük Çamur'dan uzaklaştırmanın bir yolunu hemen bulmak zorundayız!
Buying Big Muddy for you as a wedding present!
Düğün hediyesi olarak Büyük Çamur'u satın alıyordu!
I wanted to talk to you about the Big Muddy.
Büyük Çamur hakkında konuşmak istedim.
He has such plans for the Big Muddy.
Büyük Çamur için bir sürü planı var.
I didn't buy the Big Muddy to make the major proud of me.
Büyük Çamur'u Başkan benimle gurur duysun diye almadım.
But you let Henry Terrill run my cows off of the Big Muddy and 24 of'em died of thirst before I could take a breath.
Ama sen Henry Terrill'ın sığırlarımı Büyük Çamur'dan sürmesine izin verdiğin için 24 tanesi susuzluktan öldü.
And then we could have the Big Muddy all in the family, huh?
Ve Büyük Çamur'a ailecek sahip olabiliriz, hah?
It's a bill of sale of the Big Muddy at a fair price.
Bu Büyük Çamur'un adil bir fiyattan satışının evrakı.
Big Muddy isn't mine to sell, Mr Hannassey.
Büyük Çamur artık benim değil, Bay Hannassey.
- Muddy bottom down there, ain't it?
- Suyun dibi bulanık, öyle değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]