Musician перевод на турецкий
1,692 параллельный перевод
He's a musician. He plays a lot of instruments.
Bir müzisyen...
He was a musician, an illegal.
Müzisyendi. Kaçak.
Musician.
Müzisyen.
Musician?
Müzisyen!
To me, a man should not be a lonely musician a product of warm hills and soft streams
Bana göre, bir erkek ılık tepelerin ve yumuşak akıntıların ürünü olan yalnız bir müzisyen olmamalı.
And this is fully Automatix, Unhygienix Geriatrix, and our resident musician Kakofonix.
Bu Tamotomatiks, bu Palamutiks, bu İhtiyariks ve de köyün çalgıcısı Kakofoniks.
Her father's a musician.
Babası müzisyen.
He told us he was a musician.
Bize müzisyen olduğunu söyledi.
Honey, he's a musician.
Tatlım o bir müzisyen.
I want to be a musician.
Müzisyen olmak istiyorum.
Actress, artist, musician, dancer, courtesan. Fantastic gardener.
Oyuncu, sanatçı, müzisyen, dansçı, fahişe, olağanüstü bahçıvan.
- You're a musician?
- Müzisyen misin?
Only the best musician in the world!
Dünyanın en iyi müzisyeni!
I have this friend, right? And she's a musician, and she's good.
Bir müzisyen arkadaşım var.
In fact, we're expecting an answer from one musician today.
Hatta bugün bir müzisyenden haber bekliyoruz.
They have a girl in the band and she's like a real musician who doesn't have to use her sex-appeal.
Grupta seks objesini kullanmak zorunda olmayan bayan bir üye var.
We totally respect her as a musician.
Tamamen bir müzisyen olarak saygı gösteriyoruz.
A musician with really big boobs.
Koca memeli müzisyen olarak.
But do you want to know something? Even the finest instrument is useless without a musician worthy to play it.
Ama şunu söylemeliyim ki en iyi enstruman bile onu hak ettiği şekilde çalacak bir müzisyen yoksa işe yaramaz.
He's a musician.
Ne? Adam müzisyen.
Your mother was a very talented musician.
Anneniz çok yetenekli bir müzisyendi.
I thought you were a musician. Well, yeah, I am.
- Müzisyen olduğunu sanıyordum.
As a musician.
- Müzisyen olarak.
Ever since I left home at 18 for Tokyo... to become a musician.
18 yaşında evden ayrılıp müzisyen olmak için Tokyo'ya gelmiştim.
My aunt Mary a sort of aspiring musician played in various groups in Aberdeen Bar and you?
Mary Halam, sanırım ona müzisyen olmaya can atan birisi derdiniz,
Help a starving musician, dudes?
Aç müzisyene yardım edin lütfen.
I remember watching a documentary about Fela Kuti, and he was talking about to be an artist or a musician, it's a blessing, and when you abuse that and feed the people nonsense or garbage, you-you know, you have a high price to pay.
Fela Kuti hakkında bi belgesel izlediğimi hatırlıyorum, ve bir sanatçı ya da müzisyen olmakla ilgili konuşuyordu, bunun nasıl bir lütuf olduğuyla, ve bunu suistimal edip.. .. saçma sapan insanları beslediğinizde, ödemeniz gereken yüksel bi bedel olduğuyla ilgili...
Favourite musician...
En sevdiğim şarkıcı...
You're the only musician that has one. I am.
Bunu kullanan tek müziyen senmişsin.
Your friend the musician.
Müzisyen arkadaşın.
You know, he's actually a really good musician.
O gerçekten çok iyi bir müzisyen.
A musician friend of mine loaned it to me and I thought well, maybe you could use it for your audition tomorrow morning.
Bir müzisyen arkadaşım bunu bana ödünç vermişti, ve ben düşündüm ki, yarın sabahki gösteriniz için bunu kullanabiliriz.
I'm a professional musician!
Ben profesyonel bir sanatciyim!
my father was a musician.
Benim babam da müzisyendi.
The musician?
Müzisyendi, değil mi?
If you can call playing at holiday inns along route 1 being a musician.
Tabii Route 1 yolundaki otellerin barında çalmaya müzisyenlik dersen.
Compared to a talented musician joining our band, her existence is alot more meaningful.
Grubumuza katılan yeteneklilerle karşılaştırdığımızda, onun valığı anlamdan daha çok şey ifade ediyor.
You don't graduate in computers to become a musician.
Müzisyen olmak için bilgisayar mezunu olacak olan sen değilsin.
They say he made a deal with the devil - standard blues musician rap sheet.
Şeytanla anlaşma yaptığı söyleniyor... standart blues müzisyeni geçmişi.
He becomes a musician.
Müzisyen olur.
Well, that's being a musician.
Müzisyen olmak böyle birşey.
Musician, yoga teacher, pastry chef.
Müzisyen, yoga öğretmeni, hamur işi şefi.
He's a musician.
Bir müzisyenmiş.
I know he's a musician.
Bir müzisyen olduğunu biliyorum.
You don't think I know he's a musician?
Onun bir müzisyen olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
I'm only a musician, and I can't be of any help to you.
Ben sadece bir müzisyenim, sana bir yardımım olamaz.
You didn't tell me she was a musician.
Onun bir müzisyen olduğundan söz etmemiştin.
She's naive enough to look at you and see this good-looking older guy instead of a failed musician, with two failed marriages and three kids he can't support.
Çünkü o kadar saf ki sana bakınca yürümeyen iki evlilik yapmış ve. bakamadığı üç çocuğu olan başarısız bir müzisyen yerine yakışıklı bir adam görüyor.
What kind of musician doesn't recognize The Beatles as the greatest rock band?
Ne tür bir müzisyen Beatles'ın tüm zamanların en büyük rock grubu olduğunu kabullenmez ki?
Oh, the musician.
Ha, şu müzisyen.
I'm a musician too.
Ben de müzisyenim.
musicians 70
musical 26
music 1237
music to my ears 26
music stops 177
music playing 317
music plays 42
music ends 17
music continues 98
music theme 17
musical 26
music 1237
music to my ears 26
music stops 177
music playing 317
music plays 42
music ends 17
music continues 98
music theme 17