My boy перевод на турецкий
12,542 параллельный перевод
What have you done with my boy?
- Oğluma ne yaptın?
And Ventris. He was the one who slit my boy's throat.
Ve Ventris oğlumun boğazını kesen oymuş.
All I want to do is see my boy again and I'll do whatever you ask me just to spend some time with him.
Sadece oğlumu yeniden görmek istiyorum ve onunla... vakit geçirebilmek için benden istediklerinizi yapacağım.
That's my boy! That's my boy!
İşte benim adamım, işte benim oğlum.
And my boy, Deon... he in the pen.
Yıllardır koğuşta yatıyordu ve oğlum Deon kodesteydi.
I hadn't seen my boy for some years and then I come back and he's able to do all this stuff like, you know... make spoons move across the table and shit like that.
Adamımı yıllardır görmüyordum ve sonra geri döndüğümde bir baktım... masadaki kaşıkları oynatabiliyor ve bunun gibi şeyler yapıyor.
I just wanna see my boy.
Sadece oğlumu görmek istiyorum.
- My boy is white bread.
- Oğlum sıradan bir beyaz.
Dimitri, I need your help, my boy.
Dimitri, yardımınıza ihtiyacım var, oğlum.
Cash.. This is my boy Dale, the guy I was telling you about.
Bu benim size bahsettiğim adamım Dale.
Oh, my boy.
Oğlum.
No, no, my boy, no.
Hayır, evlat.
My boy, try to understand.
Lütfen anlamaya çalış.
You take care of my boy, dragon.
Oğluma dikkat et ejderha.
I see, you already got my boy bringing dinner for you.
Görüyorum da şimdiden oğluma sana kahvaltı getirmesini sağlatmışsın.
Oh, my dear, sweet God, Hunter. Oh, my boy.
Aman tanrım, Hunter.
From this day forward, you will be my boy.
Bugünden sonra benim oğlum olacaksın.
That's my boy.
- İşte babasının oğlu.
Winston was my boy.
Winston'u severdim.
Not the military, my boy.
- Ordu değil, oğlum.
You take it from me, my boy :
Tecrübelerime dayanarak söylüyorum, oğlum :
That's my boy.
Kendisi adamım olur.
One day, my boy.
Bir gün, çocuğum.
My lady, the boy there, seems he caught his mother's wrath as we rode in. Perhaps he knows of something.
Efendim, şuradaki çocuk annesinin hiddetine maruz kalmış gibi görünüyordu geldiğimizde.
And my mom wanted me to be her little pageant queen, and, boy, was I ever.
Annem de küçük güzellik kraliçesi olmamı isterdi. Ben de erkek gibiydim.
Call him Wrecking Ball, my sister's boy.
Lakabı Gülle. Kız kardeşimin oğlu.
And my grandmother says to me, "Boy, go and swim in the lake."
Büyükannem bana dedi ki "Evlat git biraz gölde yüz."
"My beautiful boy."
Benim güzel oğlum.
You know, my father used to say, "never send a boy to do a man's job,"
Babam hep "erkeğin işini yapmaya erkek çocuk gönderme" derdi.
Oh, my sweet boy.
Tatlı oğlum.
So don't try and give me your talking points like I'm some senior citizen drooling away in my la-z-boy watching cable news from sunup to sundown.
Yani bana kalkıp da sanki herhangi bir vatandaşmışım... ve tembel tembel oturup kablolu yayınımdan gün doğumundan gün batımına kadar haberleri seyrediyormuşum muamelesi yapma.
- I let you turn me into your errand boy, and now you try to steal my research?
Bana çırak muamelesi yapmanıza izin vermeme rağmen araştırmamı çalmaya mı çalışıyorsunuz?
When I was a boy, my mother had two cocker spaniels...
Ben çocukken,
Tell me, boy... when this kingdom is attacked by ogres, will you protect my daughter with your pen?
Söyle evlat, bu krallık devler tarafından işgal edildiğinde kızımı kaleminle mi koruyacaksın?
- Donna is not an eight-year-old boy, and I'm not cheating on my wife.
- Donna sekiz yaşında bir çocuk değil ve ben de karımı aldatmıyorum.
I'll have my people trail your boy.
Senin adamın izini takip edecek adamlarım var.
My boy.
Canım oğlum.
Ooh, boy, what- - Oh, my God, no!
Aman tanrım, hayır!
Oh, boy, oh, my!
Oo, dostum, oy dağlar!
That boy is my brother and his name is Ravi.
Çocuk kardeşim. İsmi de Ravi.
You work for me, and you will remember that your life is at all times, my dear boy, entirely in my hands.
Benim için çalışıyorsun ve şunu unutma ki, senin hayatın, sevgili oğlum,... tamamıyla benim ellerimde.
Oh, boy, a little got in my mouth there.
Tanrım, birazı ağzıma kaçtı.
It crossed my mind to tell him, I wouldn't trust that boy to feed my dog.
Aklımdan o çocuğa köpeğimi beslemesi için bile güvenmem demek geçti.
You are my little boy Lewis, and I want you to make me proud, not ashamed.
Sen benim oğlumsun Lewis beni utandırmanı değil gururlandırmanı isterim.
No, you're right, I'm being selfish. But I want an opportunity to get to know my son, and I think that a young boy deserves the opportunity to get to know his father.
Haklısın, şu an bencilce davranıyorum....... ama oğlumu tanımak için bir şans istiyorum ve bence küçük bir çocuğun da babasını tanımaya hakkı var.
Oh, my... my sweet boy... There's still time.
Ah benim canım oğlum hala zamanın var.
And I'm gonna have to live with that for the rest of my life. Live with the memories of your boy.
Bu acıyla hayatımın sonuna kadar yaşayacağım oğlunun anısıyla yaşayacağım.
- Uh... - In my mind, I still see that picture of you as a young boy.
Aklımın içinde hala senin şu çocukluk resmini görüyorum.
Scallion, if my brother falls in battle... The boy must fall.
Scallion kardeşim savaşta öldüğü takdirde oğlanın da ölmesi gerek.
He put a gun in my face when I was a boy.
Ben küçücük çocukken suratıma silah dayadı.
Did I ever tell you about my Turkish towel boy?
Sana hiç Türk havlucumdan bahsetmiş miydim?
my boys 104
my boyfriend 257
boyle 310
boys 7010
boyka 121
boyd 649
boyfriend 977
boyce 31
boyfriends 122
boyo 55
my boyfriend 257
boyle 310
boys 7010
boyka 121
boyd 649
boyfriend 977
boyce 31
boyfriends 122
boyo 55
boy or girl 87
boy meets girl 28
boychik 17
boys and girls 256
boys will be boys 42
boy wonder 27
boy scout 43
boykewich 37
boyd crowder 43
boycie 17
boy meets girl 28
boychik 17
boys and girls 256
boys will be boys 42
boy wonder 27
boy scout 43
boykewich 37
boyd crowder 43
boycie 17