Negligée перевод на турецкий
94 параллельный перевод
In negligée an hour before the performance.
Gösteriye 1 saat kaldı, hala giyinmemişsiniz.
- How do you like my new negligée?
- Yeni geceliğimi nasıl buldun?
And careful with the negligée.
- Ve sabahlığıma dikkat et - Tamam
Well, you see, sir john, it was like this... only after the murder, when the knocking woke us up, i was over by the window slipping on my negligee, and i popped my head out of the window
Bakın Sir John, şöyle bir şeydi. Cinayetten hemen sonra, kapımız çalıp bizi uyandırdığı zaman geceliğimle birlikte pencere kenarındaydım.
It's the new negligee I bought. Is that it?
Sorun, aldığım yeni sabahlık, değil mi?
You know that negligee I bought in Paris?
Paris'ten aldığım o sabahlık var ya, Yardım et de onu giyeyim.
Well, that negligee is charming.
Geceliğin büyüleyici.
- Mark said he should be allowed... to wear a negligee. No telling what'll happen if he's not allowed to.
- Mark, bir gecelik giymesine izin vermemiz gerektiğini yoksa ne yapacağının hiç belli olmayacağını belirtmiş.
When you get up you wear a negligee, then you change into a morning frock.
Kalkınca sabahlık giyiyorsun, sonra günlük elbisenle değiştiriyorsun.
You go home, cold cream that lovely face slip into an exciting negligee...
Eve git, o güzel yüzüne krem sür güzel bir gecelik giy...
- Actually, it's a negligee.
- Bu abiyedir.
The doorbell rang... and Diane Redfern went to the door in your negligee.
Kapı zili çaldı ve Diane Redfern senin geceliklerinin içinde kapıya gitti.
I'd come in here with packages, and there she'd be, in her negligee.
Elimde paketlerle buraya gelirdim ve o, umursamaz tavırlarla karşımda dururdu.
I refer to the black silk negligee you put on to receive Mr. Attinger.
Bay Attinger'ı misafir ederken giydiğiniz siyah ipek gecelikten bahsediyorum.
Were you wearing a black silk, lace negligee?
Siyah, ipek dantelli bir gecelik giyiyor muydunuz?
She was standing on her balcony in a negligee.
Üzerinde bir gecelikle balkonda duruyordu.
Hand me a negligee from that cupboard over there, will you, Phyllis?
Phyllis bana dolaptan bir gecelik ver.
- That's a pretty negligee.
- Güzel bir gecelik.
People would wonder how I knew about that painting you did in Maine, and about the bedspread, and the pink negligee.
İnsanlar Maine'de yaptığım bu tabloyu, yatak örtüsünü, geceliğin. nereden bildiğimi merak edecektir.
If I'm asked, I'll just have to describe that bedspread and the negligee and all, just to prove my case.
Bana sorulursa, kendi iddiamı kanıtlamak için o yatak örtüsünü ve geceliği betimlemekten başka çarem kalmaz.
And Bergdorf's called about that negligee you wanted to send to Miss Kittredge.
Bergdorf da Bayan Kittredge'e göndermek istediğiniz sabahlık hakkında aradı.
We don't want to have a perfectly good negligee go to waste, do we?
Nefis bir sabahlığın ziyan olmasını istemeyiz, değil mi?
She made the mistake of trying on Billie's negligee right in front of Billie's door.
Billie'nin sabahlığını denemek ve kapıya çıkmak gibi bir hata yapmış.
What a heel. I spend $ 4 to get my hair marcelled, I buy me a brand-new negligee, I bake him a great big pizza pie.
Aşağılık adam. Saçımı yaptırmak için 4 dolar harcıyorum. Kendime yeni gecelik alıyorum.
That leaky boat you rented, and me in a black negligee and a life preserver.
Benim de üstümde siyah bir kabanlık ve can kurtaran yeleği vardı.
Wear a black-lace negligee to the supermarket?
Siyah dantelli gecelikle süpermarkete mi gideyim?
All right, if you insist. I'm making myself a black chiffon negligee.
Tamam, eğer ısrar ediyorsan kendime siyah şifon bir sabahlık yapıyorum.
You don't even need a negligee.
Hatta bir sabahlığa bile ihtiyacın yok.
Our top seller, as Mr Dufour calls it, is the negligee. That makes money.
Satıcı, Bay Dufour sabahlığın üzerimde çok güzel durduğunu söyledi.
I bought myself an expensive negligee.
Kendime pahalı bir sabahlık aldım.
A pink negligee with marabou feathers.
Pembe bir sabahlık, leylek tüylerinden yapılmış.
Where is the negligee?
- Sabahlık nerede?
Or at least a pink negligee with marabou feathers.
Ya da en azından leylek tüylü pembe bir sabahlık bulmalıyız.
Now tonight when you get home, she's gonna be waiting there at the door with your pipe and your slippers and that little negligee you told me about.
Bugün seni elinde pipo ve terlik ve iç camaşırlarla bekliyordur.
Somebody get a sweet negligee
Şık bir tuvalet getirin
And by now, she's only wearing a little black negligee... that has a little black ribbon right about here... which when you pull it, it unveils- - Al, Al.
Şu andan itibaren, kız sadece küçük siyah düğmeli... siyah bir gecelik giyecek ve sen onu tam şuradan açtıktan... sonra... - Al, Al!
And this is your negligee?
Evde bunları mı giyiyorsun?
If you leave your name and number I'll call you back as soon as I finish putting the negligee on my dog.
Ama adını ve numaranı bırakırsan köpeğime gecelik giydirme işim biter bitmez seni ararım.
I'll just go home, slip into a negligee and rip out my faucet.
Eve gidip geceliğimi giyecek ve musluğu bozacağım.
There is the goddess, standing next to Charlie, in her negligee.
İşte tanrıça, sabahlığıyla Charlie'nin yanında duruyor.
There's a geezer standing there in a see-through woman's negligee.
Kapıyı bir dallama açtı. Herif durmuş hatunun geceliğinin içini süzüyordu.
Oh, the woman in the pink negligee...
Oh, pembe gecelikli kadın...
I mean. a slinky negligee. a nice perfume. Speak to him in a Dutch accent like his childhood nanny.
Yani, dekolte giyip, parfüm sıkıp, dadısının Alman aksanıyla konuşmak gibi.
This woman in this flowing, white, exotic negligee...
Bembeyaz, egzotik bir sabahlık giymiş olan bu kadın...
She's wearing this little negligee.
Küçük bir sabahlık giyiyor.
If that were the case, you'd be in your negligee.
Amacın bu olsa, gecelik giymiş olurdun.
I'm telling you, we are so damn hot, last night, when I was home waiting for Turk, I put on this tiny negligee.
Olur mu, biz öyle ateşli bir çiftiz ki dün gece evde Turk'ü beklerken, üzerimde incecik bir gecelik vardı.
"So, profit margins will be thinner " than Louise Brooks'negligee. "
"Kâr marjınız Louise Brooks'un geceliğinin boyundan küçük olacak."
I can't decide between a pink negligee with swan's-down trim or duchess satin in classic eau du Nil.
Pembe sabahlıklardansa bir düşese yakışan saten ve desenli bir sabahlıkla...
I'm in the woods in my negligee, and my cell phone only has two bars left.
Ormandayım ve cebimin sadece iki çubuk şarjı kaldı.
I specifically call your attention to the movie "Negligee Fight."
Dikkatinizi özellikle "Sabahlık Kavgası" filmine çekmek istiyorum.