Nilly перевод на турецкий
149 параллельный перевод
You've been spending money willy-nilly in the Costco, buying every flavor of drink that they had.
Çatır çatır para harcıyorsun Costco'da, onların sattığı her içeceği alarak.
Willy-nilly.
İster istemez...
I hate willy-nilly.
Mecbur olmaktan nefret ederim.
Detroit, I'm gonna roll ya, willy or nilly.
Detroit, istesen de istemesen de seninle oynayacağım.
Not even dreams can be to develop willy-nilly!
Rüyalar rastgele gelişse bile!
It's amazing how decisions are forced on you willy-nilly.
Kararların sana böylesine empoze edilmesi inanılmaz.
♪ Willy-nilly ♪
* İleri geri *
You should get out more, then, honey... and forget your silly nilly problems.
O zaman dışarı daha sık çıkmalısın tatlım... ve küçücük tefecik sorunlarını unutmalısın.
I don't willy-nilly hand out syringes.
Rastgele şırınga dağıtmıyorum.
I miss throwing things out willy-nilly.
Hesap kitap yapmadan bir şeyler atmayı özledim.
-... pell-mell or willy-nilly.
-... paldır küldür yada ister istemez birşey- -
They'll soil willy-nilly, won't they, Alan?
İster istemez kirletecekler, değil mi Alan?
Willy-nilly, Nigel.
İster istemez, Nigel.
Dharma, ifl were to let Edward just pursue his whims willy-nilly... hewould be living on barbecued potato chips and working at Supercuts in San Bruno.
Dharma, eğer Edward'ın küçük kız kaprislerine izin verseydim barbeküde patates kızartır ve San Bruno'da berber olarak çalışırdı.
Elaine, do you think I would go willy-nilly into a situation so obviously fraught with potential complications?
Elaine, sence ben kendimi böyle rastgele bir duruma sokup olası karmaşayı göremeyecek biri miyim?
If they don't bring in the cash, you just get rid of them, willy-nilly.
Paraları yoksa onları postalıyorsun. İster istemez.
It would drive you crazy if this were an army movie and they were all saluting backwards and invading all willy-nilly.
Savaş filmi seyrederken selamı yanlış verseler, düzgün bir taktik.. Kullanmadan bir yere saldırsalar çıIdırmaz mısın?
While you're in the maze, you go throught willy-nilly, Turning where you think you have to turn, Banging into the dead ends,
Labirentteyken dikkatsizce dolanıp yönünü şaşırırsın ve çıkmaz yollara saparsın.
what's happened is apparently, there are hundreds and hundreds of Sudanese native soldiers, entire regiments wandering around the desert, willy-nilly, without anything on their feet, which causes some hardship, I imagine.
Görünen o ki, yüzlerce belki binlerce Sudan askeri hatta bütün alay, çölde zorla, çıplak ayak dolaştırılıyor. Çok meşakkatli olduğunu tahmin ediyorum.
I will not have her tunnel bandied around this office willy nilly.
Onun tünelinin ikide bir Ağıza alınmasına izin vermeyeceğim.
Oh, silly Billy nilly,
Oh, aptal Billy nilly,
Billy... nilly.
Billy... nilly.
Willy-nilly... fight, when they come.
İstesekte istemesekte... buraya geldiklerinde onlarla dövüşeceğiz.
- Why is that, Taylor? Because in this day and age... when the kids are willy-nilly with their clothes, hair and morals... it is heartwarming to see a sensible girl like you still exists.
- Çünkü çocukların kıyafetlerine saçlarına ve ahlaklarına dikkat etmediği bir çağda, senin gibi aklı başında bir kızın var olduğunu görmek çok güzel.
But I guess I'll just leave them lying Willy-nilly on the dryer.
Ama onları kurutma makinesi üstünde dağınık bırakmak daha iyi galiba.
When you're working in a band and you're performing something, it... willy-nilly, it develops and changes...
Eğer bir grupta öylesine birşey çalıyorsanız o gelişir ve değişir.
I told you, I don't leave crossbows around all willy-nilly.
Sana söyledim, yaylarımı öyle ortalıkta bırakmıyorum.
When the phone rings at Uncle Charlie's house, we don't just willy-nilly pick up the receiver and answer it.
Charlie amcanın evinde telefon çaldığında hemen koşup ahizeyi kaldırmayacaksin.
If you enter all willy-nilly and ignorant... that little, flat belly of yours is going to explode like a pinata.
İş midenin esneme kapasitesinde. Bu yemek yarışmasına katılıp... şu küçük göbeğini görmezden gelirsen gider, balon gibi patlar.
Oh, no. Well, I guess we'll just have to live with whatever forks come in the mail willy-nilly. Well, actually, you're gonna have to shop for everything.
Oh, hayır. şey, sanırım ister istemez postadan nasıl bir çatal-kaşık çıkarsa razı olacağız şey, aslında, alışverişe senin gitmen gerekiyor - bekle, bekle. orda dur kime çatal - kaşık diyorsun?
You just run up to the big bad guy all willy-nilly now?
Şimdi kötü adamı pataklamaya mı çalışacaksın?
Go around. In my day, we didn't wander willy-nilly onto someone's property.
Etrafından dolaş. benim zamanımda birinin mülkünde izinsiz dolaşmazdık.
Unless somebody discloses indiscriminately, willy-nilly.
Birisi çıkıp da insanlara bilgisayar hatasından söz etmediği sürece herkes halinden memnun olacak.
What with Simon orbing in and out of here willy-nilly, and demons are trying to attack...
Belirip duran dırdırcı Simon ile ve iblislerin saldırmaya çalışmaları...
Look, I know that you wanna make your mark down here and, and that's really sweet, but, you can't just go messing around with the snibbits door room, willy-nilly.
Bak, burada kendine ait bir işaret bırakmak istiyorsun ve bu çok hoş birşey ama... Plansız programsız o odaya girip orayı karıştırmak istemezsin.
If you send them into that maze, willy-nilly, you will lose all cohesion.
Eğer onları rast gele karışıklığın içine yollarsan bütün uyumumuzu kaybederiz.
If we kick her out now she's gonna be blowing people willy-nilly.
Onu şimdi dışarı atarsak önüne gelene yapar bunu.
- Stealing willy-nilly.
- Kafanıza göre çalmak.
- Stealing willy-nilly?
- Kafamıza göre çalmak mı?
If I just gave away tickets willy nilly to anyone, there would be no more order, and you know what that means.
Şayet isteyen herkese bilet verseydim, bu kurulu düzen bozulurdu. Ve bu ne anlama gelir biliyor musun?
You can't just go around willy-nilly putting up posters, okay?
Etrafa rastgele ilan yapıştıramazsın tamam mı?
You can't just bring alien slave girls back to earth Willy-Nilly.
Bir uzaylı cariyeyi öylece dünyaya getiremezsin hoşuna gitsin yada gitmesin.
You can't just change plans willy nilly and expect these little magic party elves to do your bidding.
Ben makine değilim Jim. Emrivakiyle planları değiştirip bu küçük parti cücelerinin emirlerini yerine getirmelerini bekleyemezsin.
It's not like I walk around reviving childhood sweethearts willy-nilly.
Etrafta dolanıp ister istemez çocukluk aşklarımı diriltmiyorum.
Yeah, but you can't add members to our band willy-nilly.
Tamam, ama kafana estikçe gruba üye ekleyemezsin.
This Tuesday on The CW, it's Battle of the'80s Has-Beens featuring Tiffany battling reigning champion Debbie Gibson followed by a bout between Adam Ant and Billy Idol.
Bu salı CW'de 80lerde olanların savaşında Tiffany, dönen şampiyon Debbie Gibson'la savaşı Hemen ardından Adam Ant ve Nilly Idol arasındaki gövde gösterisi.
If this is that willy-nilly piece of evidence that you tried to get in, in pre-trial, I'll tell you one more time.
Bu, ön duruşmada vermeye çalıştığın zorlama bir kanıtsa, bir kez daha söyleyeyim.
If you've sent out invites willy-nilly, the major fashion houses could infiltrate us...
Eğer ayrım yapmaksızın davetiye yolladıysan, büyük moda evleri içimize sızabilir...
It's like willy-nilly getting the flu or joining the Peace Corps.
İster-istemez grip kapmak, ya da Barış Gönüllüleri'ne katılmak gibi.
What d'ya think there, Billy Nilly?
Buna ne diyorsun, Billy Nilly?
He got Liz Alderman as a partner, who's a total wild child, and she laid the plaster strips all willy-nilly and ended up pulling off half his eyebrows.
Neyse, Evan diye bir çocuk var. Eşi Liz Alderman'dı. O tam bir çılgın bir çocuktur.